Araplar adetten önceki 10 yılı saymaz diyen andavallar olmuş. Biliyoruzki muhammet ayşe ile 6 yaşındayken nişanlanmış 9 yaşında iken evlenmiştir. Andaval hesabına göre ise 16 nişan 19 evlilik oluyor. Sanmıyorum bir arabın 16lık bir kız ile evlenmek için 19u bekleyeceğini. Yemezler. pedofiliyi savunmayın...
tamamen uydurma ve iftiradır. sağlam kaynaklar hz. aişenin evlendiğinde 18-19 yaşında olduğunu doğrulamaktadır.
konuyu ile ilgili bir araştırma alıntı aşağıya yapıştırılmıştır.
hz. âişe peygamberimizle kaç yaşında evlendi?
islam tarihinde kadın haklarının ilk ve en fedakâr savunucusu olarak gördüğümüz hz. âişe’nin maruz kaldığı iftiraların ilki olan ve kur’an’da geniş bir biçimde anlatılan ‘ifk’ hadisesini biz, ‘islam’da büyük günahlar’ adlı eserimizin ‘iftira’ bölümünde inceledik.
burada ele alacağımız konu, müminlerin annesi hz. âişe’ye atılan ikinci iftira, yani onun yaşı ile ilgili iftira olacaktır.
arap-emevî dinciliğinin, islam düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddia ettiğinin aksine, hz. âişe, peygamberimizle evlendiği zaman, 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı.
bu mesele, islam araştırmalarının büyük ismi müfessir düşünür ömer rıza doğrul (mehmet akif ersoy’un damadıdır) tarafından yıllar önce gündem yapılmış ve batılı oryantalistlerce ha bire öne sürülen ‘9 yaş’ iddiasının, geleneksel emevî dinciliğinin asırlarca yaşatılan bir yalanı olduğu ispatlanmıştır.
ne var ki, dinci taife, hz. peygamber’e iftira ve hakaret için kullanılan bu yalanları, hayret verici bir biçimde ve oryantalistlerin belirlediği şekilde yaşatmayı sürdürmüştür.
sebep, bugün daha açık görülüyor:
dinci taife, kendi düşüklük ve rezilliklerini savunmada peygamberimizi kullanabilmek için bu iftiraya karşı çıkmamış, bir islam bilgininin bu konudaki ispatlarını gündeme taşımamıştır.
gerçek şu ki, allah ile aldatmayı hayat ve siyaset tarzı olarak benimsemiş dincilik ekipleri, şehvet tutkularının yarattığı sıkıntıları aşmak için dinin kredilerini kullanma ihtiyacı duydukları zamanlarda, “ne var bunda, peygamberimiz de 9 yaşında bir hanımla evlenmemiş miydi?” deme hayasızlığına dayanak olacak bir yalanı ellerinin altında kullanıma hazır tutmayı yeğlemişlerdir.
yani islam ve mukaddesatın haysiyetini koruma yerine nefislerinin sefilliklerini savunabilmeyi esas almışlardır.
dinci hayasizliğin oyunu
dincilik mümessilleri, bir yandan bu haysiyetsizlikleri sergilerken, öte yandan, oryantalistlerin iftiralarını deşifre edip yere çalan bizleri, “islam’da reform yaparak dini bozuyor, dini sosyetenin keyfine uyduruyor” şeklinde onursuz iftiralarla karalayarak halkı ifsat etme alçaklığını sürdürmüşlerdir.
tarihin ve tanrı’nın onları bugün getirdiği yer ise, okyanusun öte yanından islam’a müdahale ederek dinin adını değiştirip kur’an’ı incilleştiren, camiyi kiliseye çevirmeye kalkan evangelistlere uşaklık ve yardakçılık zilletidir.
kendi deyimleriyle, ‘bu coğrafyada, bop projesi’ne eşbaşkanlık görevi yapmak’ düşüklük, dalalet ve hıyanetidir.
allah âdildir ve riyakârların hayasız yüzlerini işte böyle teşhir etmektedir.
meselenin bizi ilgilendiren yanına gelelim:
hz. peygamber konusunda, gerçeklerden çok duyguları öne çıkaran geleneksel anlayış –ki emevîlerin saltanat dinciliği hesaplarına uyarlanmış bir anlayıştır-hz. âişe’nin, peygamberimiz tarafından eş olarak istendiği zaman 6 yaşında olduğunu söylemektedir.
bu açık bir saptırmadır, tarihsel gerçeklere ve belgelere aykırıdır. bunun böyle olduğunu, biz, ‘asrısaadet’in büyük kadınları’ adlı eserimizin ‘hz. âişe’ bahsinde (sayfa: 29-65), rahmetli ömer rıza doğrul (ölm. 1952) üstadın çalışmalarını da değerlendirerek ispatlamış bulunuyoruz.
şimdi, anılan eserimizdeki verilerden hareketle, meseleyi iki nokta halinde bir kez daha açıklığa kavuşturalım:
1. geleneksel iddianın söylediklerinin aksine, hz. âişe’nin doğumu, nübüvvetten (hz. muhammed’e peygamberliğinin bildirilişinden) 4 yıl sonra değil, nübüvvetten 6 yıl öncedir.
anlaşılan o ki, geleneksel emevî tezgâhı, hz. âişe’nin yaşında, daha baştan on yıllık bir küçültme yapmaktadır.
kesin olarak bilmekteyiz ki, hz. âişe, peygamberimizin kendisiyle evlenme iradesini ortaya koyduğu tarih, peygamberliğin gelişinden tam on yıl sonradır. peygamberimiz bu isteğini, âişe’nin babası ve peygamberimizin yakın dostu hz. ebu bekir’e açtığı zaman, ebu bekir ona şunu söylemiştir:
“ben, âişe’yi akrabamdan mut’ım’in oğlu cübeyr’e söz verdim. eğer onlar bu isteklerinden vazgeçerlerse, âişe’nin sizinle evlenmesini ancak o zaman düşünebilirim.”
kaynakların bu konu ile ilgili kayıtlarını izlemeye devam edelim:
mut’ım ailesi, müslüman olmamış bir aileydi. hz. peygamber’e ve islam’a karşı idiler. islam öncesi dönemde kızını istedikleri ebu bekir, islam’ın gelişi üzerine bu dine girmiş, hz. muhammed’in yakın dostları arasında yer almıştı.
putperest kalmayı sürdüren mut’ım ailesi’nin hanımı, oğullarının müslüman bir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, şöyle diyordu:
“bu müslüman kız evime girerse oğlumu dininde eder. buna izin veremem.”
hz. ebu bekir’in, putperest akrabasına kızını gelin olarak vermeyi kabulünün, ömer rıza’nın da belirttiği gibi, onun islam’a girişinden sonra olabileceğini kabul mümkün değildir. ebu bekir gibi bir peygamber dostunun, kızını bir putperest aileye gelin göndermesini düşünemeyiz.
o halde, âişe ile ilgili verilen evlilik sözü, ebu bekir’in müslümanlığı kabulünden öncedir ve bu da gösterir ki, âişe, daha babası müslümanlığa girmeden, birileri tarafından gelin olarak istenecek bir yaştadır.
ebu bekir ailesi, putperest akrabalarına islam öncesi devirde verdikleri sözün geçersiz kılınması için, akrabası mut’ım’ın bir adım atmasını beklemiştir.
ve o adım, mut’ım ailesinin hanımı tarafından atılmış, âişe’nin serbest kalması bu sayede gerçekleşmiştir.
kısacası, tarihsel belgeler gösteriyor ki, hz. âişe, peygamberimiz tarafından eş olarak istendiğinde, en az 14, 15 yaşındadır.
2. hz. âişe’nin peygamberimizle nikâhlanması, peygamberimiz tarafından istenmesinden üç yıl sonradır.
bu noktada ittifak var.
o halde, âişe’nin, peygamber evine eş olarak girdiği sırada 18-19 yaşlarında olması gerekiyor.
gerçek budur.
bunun aksi iddia ise arap-emevî kodamanlarıyla islam düşmanı batılı oryantalistlerin yalanlarıdır.
emevî-oryantalist ortak yalanları, hesapları her elverdiğinde batılı kodamanlarla işbirliğine giren dinci takımının işine yaradığı için, islam’ın ve dindarların aleyhine olmasına rağmen, yaşatılmaktadır.
bunda şaşılacak bir yan göremiyoruz.
dinci taife, bugün islam’ın ve müslümanların aleyhine olduğunda kuşku bulunmayan birçok meselede hıristiyan batı emperyalizmi ile işbirliği yapmıyor mu?
bugünkü siyaset dinciliği tarafından sadakatle yürütülen ilımlı islam ve bop ile ilgili işbirliği, dinler arası diyalog beraberliği bunun çarpıcı örneklerinden bazıları değil midir?
peygamber birçok şeyi,değiştirmeyi başarmış, ancak kız çocuklarının tam anlamıyla adamdan sayılmasını başaramamıştı.
halen daha bazı araplar, sudan da mesela kız çocuklarını, eşşek kadar kadındır, sana tutar 7 yaşında o, der...
almanya´ya mülteciler gelmeye başladığında bundan dolayı, çok komik şeyler olmuştu, basına yansımıştı bu. mesela 10 yaşında bir kız 2 çocuk annesi görünüyodu. o "kızı" buldular, kız dedikleri bayaa 22-23 yaşlarında bir hanımdı, kendisi kendi gerçek yaşını bilmiyordu, okuma yazması yoktu, kendisine yaşı sorulduğunda "10" diyordu !! diş testi falan yaptılar kadına da tahminen gerçek yaşının 23 olduğu kanısına vardılar.
yani ayşe- tabii bütün kadınlar 10 yaşında adet görmezler, 13-14 yaşında adet görenleri de az diildir- bu hesaba göre, en az 17 yaşında falan olmalıdır.
unutulmasın ki, bu pis arap gelenekleri öyle bi bu toplumların içine işlemişti ki, 19.yyılın sonunda bile osmanlı da nüfus sayımı yapılırken, kadınları saymazlardı. yani bu da daha dünkü mesele, sevgili sözlük yazarları.
bugün doğuda doğan kız çocuklarını halen daha nüfusa, kız doğduktan yıllarca sonra yazdırırlar. bilindiği üzre özal zamanında "kimliği" olmayan, devletin varlığından haberdar olmadığı binlerce kadın vardı, güneydoğu anadoluda.
kadın eşşek kadar olmuş, aganın biri "kuma"adında metres tutmuş, kucağına 3 çocuk vermiş, devletin memuru geliyo, görüyo kadını,bu kim, diyolar, ağa, benim karı, diyo, onlar da diyolar ki, iyi de biz bu kadını bilmiyoruz kardeşim, diyolar.
böyle şeyler, sadece o zamanın arabistan´ında diil, bugün bile, türkiye´ de almanya´da falan hala oluyo...
sonuçta hz. ayşe, bence de 6 yaşında diildir, çok daha yaşlıdır...sonra "yaş" olayı "yıl"olayıyla birlikte olan bir konudur. o zamanın araplarının "yaş" olayını nası hesapladıkları da, ayrıca bir entry konusudur.
bildiğiniz gibi, saat, gün, yıl mevhumları türk toplumuna bile atatürk devrimleriyle gelmiş bir konudur.
25 yaşındaki Muhammed, ilk eşi hatice evlendiğinde hatun 40 yaşındaydı.
40+12 (hatice’nin ortalama ergen olma yaşı)= 52
Yani 25 yaşındaki muhammed, 52 yaşındaki hatice ile evlendi ve kadın o yaştan sonra 3 çocuk doğurdu!?
Şimdi işinize gelmediği için hatice’yi düz, ayşe’yi ergenlik yaşı katkılı sayarsanız. Çünkü siz bile peygamber bellediğiniz 52 yaşındaki adamın 9 yaşındaki çocukla cinsel ilişkiye girmesinden rahatsızsınız.
yalnız araplarda yaş ergenliğe girdikten sonra sayılırdı. Yani bu yaş 6 değil çok daha fazladır. ayrıca hz muhammed (sav) çoğu evliliğini toprak genişletmek için veya kabileleri müslüman yapmak için yapmıştır zaten bu olay çoğu devletlerde de vardır. yani yaptığı evlilikleri dini yaymak için yapmıştır. Böyle salak saçma konuları savunarak basitliğinizi belli etmeseniz? ayrıca derdi cinsellik olsa arabistanda en güzel kadınlarla evlenmek varken neden çocukla evlensin aptal mısınız?
islamcıların suspus olduğu gerçek. tuvalet tasını doldurmanın sünnet olduğunu söyleyenler bu konuya gelince hadis vs. ne varsa inkar ediyor. ne komik adamlarsınız ya zevkle izliyoruz çevierdiğiniz tiyatroları.
Muhammed Emin Yıldırım adlı bir yazar/hocanın yazısını paylaşayım. Malum, bendenize göre tek elde özet olacak şekilde en güzel toplanmış yazılardan biridir bu konu hakkında.
Bu konuya değinmemizin amacı ne Hz. Aişe’nin yaşını bahane ederek Efendimiz’e saldıran bahtsızlara, ne de kendi sınır tanımaz şehvetlerine buradan bir kılıf bulmaya çalışanlara cevap vermektir. Tek amacımız bu konuda kaynaklarımız arasında var olan gerçekleri tespit edip, bunu sizlerle paylaşmaktır.
Bir ilim ve irfan abidesi olan Hz. Aişe validemiz söz konusu olduğunda genel kanı onun Efendimiz’le 6–7 yaşlarında nişanlandığı ve 9–10 yaşlarında ise evlendiği yönündedir. Bu kadar küçük yaşta evlenmesine yapılan itirazlara ise savunmacı bir üslup ile bölgeye has iklim şartlarının kız çocuklarının erken yaşta buluğa ermesi olarak gösterilir. Gerçekte böylemidir? Sahi, Hz. Aişe validemiz, Hücre-i Saadet’e gelin olarak geldiğinde 9–10 yaşlarında mıydı? Savunmaya ve gizlemeye ihtiyaç duymadan kaynaklarımıza müracaat ettiğimizde, Aişe validemizin gerçek yaşını bulmamız açısından elimizin altında onlarca delil olduğunu görürüz. Gelin, yerimiz nispetinde bunlardan hiç değilse bir kaçına değinmeye çalışalım.
Hz. Aişe validemiz Efendimiz ile nişanlanmadan önce, Allah Resulü’nü Taif dönüşü himayesine alan Mekke’nin sayılı tüccarlarından biri olan Mut’im ibn Adiyy’in oğlu Cübeyr ibn Mut’im ile nişanlıydı. Eğer Hz. Aişe’nin 9 yaşında Efendimiz ile evlendiğini kabul edersek, 6-7 yaşında Efendimiz ile nişanlanmış olduğunu ve bu olaydan birkaç sene önce de Cübeyr ile nişanı bozduğunu söylemiş oluruz. Böyle bir iddia ise Hz. Aişe’nin Cübeyr ile nişanlandığında 5–6 yaşlarında olduğunu kabul etmek anlamına gelir ki, bununda açıklanacak hiçbir tarafı olmaz. Ama biz biliyoruz ki, islam’ı davetin yankıları Mekke’de yayılmaya başladığında Mut’im: “Ben Muhammed’e inanan bir adamın kızını evime gelin olarak almam” diyerek nişanı geri atmış ve bu olaydan birkaç sene sonra da Efendimiz, Hz. Aişe ile nişanlanmıştır.
Diri diri kız çocuklarını toprağa gömen cahiliye Arapları genel itibari ile kız çocuklarının yaşlarını tutmazlardı. Toplumun tüm kınamasına rağmen kızlarını gömmeyip onları büyütenler, çocukları buluğa erdiklerinde Daru’n-Nedve’de bir tören düzenler ve kızlarının artık büyüdüğünü halka ilan ederlerdi. Eğer bu uygulamayı esas alırsak, Hz. Aişe’nin 9 yaşında evlendiği iddiasını, “9 yıldır ay hali görüyordu” şeklinde anlamak gerekecektir. 9 yıldır ay hali görmesi ve bir 9 yılda çocukluk dönemini dikkate alınca, Hz. Aişe validemiz evlendiğinde 18 yaşlarında bir genç kız olduğu anlaşılacaktır.
Hz. Aişe validemiz yıllar sonra Mekke’nin ilk dönemlerinde inen bir sûre olan, Kıyamet Sûresinin iniş zamanı sorulduğu zaman: “ Ben Mekke’de sokaklarda oynayan bir çocuk iken Kıyamet Sûresinden şu ayetler nazil oldu” diye cevap vermesi, onun yaşını tespit etmemiz açısından önemli bir işarettir. Bu sûrenin Nübüvvetin 3. yada 4. yılında nazil olduğunu hatırlarsak, Aişe validemizin de oyun oynayacak ve dile getirilen sûreyi aklında tutacak bir yaşta olması gerektiğini de dikkate alırsak; o günlerde en az 6–7 yaşlarında olması icap edecektir. Hz. Aişe’nin Efendimiz ile evliliğinin Nübüvvetin 13. yılında gerçekleştiğini hatırlarsak, demek ki; bu evlilik Kıyamet Sûresinin nazil olmasından yaklaşık 10 yıl sonra olduğunu kabul etmek zorunda kalacağız. Böyle olunca da Aişe validemizin evlendiği zaman yaşının en az 17 yada 18 olduğu anlaşılacaktır.
Birçok tarihi kaynak Aişe validemiz ile ablası Esma arasındaki yaş farkının 10 olduğunu söylerler. Hicretin 73. yılında 100 yaşında vefat etmiş olan büyük islam kadını Hz. Esma hicret sırasında 27-28 yaşlarında idi. Eğer o bu yaşlarda idiyse ve Aişe validemizden de 10 yaş büyük idiyse, demek ki Hz. Aişe’de hicret sırasında 18 yaşlarında idi.
Bugün hadis kitaplarımızda yer alan ve Hz. Aişe Validemiz’in Mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı rivayetler, onun yaşını tespit edebilmemize yardımcı olacak niteliktedir. Bunlardan birkaçına değinirsek, mesela; Risâletten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir ölçü olarak kabul gören Fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi Mekke’de dilenirken gördüğünü söylemesi; Mekke’nin en sıkıntılı günlerinde Allah Resûlü’nün sabah-akşam kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası Hz. Ebû Bekir’in de Nübüvvetin 5. veya 6. yılında Habeşistan’a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması; ilk defa namazın ikişer rekat farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekata çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekat olarak bırakıldığını ifade etmesi gibi rivayetler onun yaşı konusunda bize ip uçları verecek niteliktedir.
Hz. Aişe validemizin doğum tarihindeki ihtilafların bir benzeri vefat tarihinde de görülmektedir. Ama biz bazı detayları ve rivayetler arasındaki ilişkileri dikkate alırsak, onun Hicri 58. yılda, 74 yaşlarında vefat ettiğini kabul edebiliriz. Eğer o 74 yaşında vefat etti ise, Efendimiz’den sonra 48 yıl dul olarak yaşadı ise, Allah Resulü ile evliliği de 9 yıl sürdü ise; demek ki, Aişe validemiz, Efendimiz Daru’l-Beka’ya hicret ettiğinde 26, evlendiğinde ise 17–18 yaşlarında idi.
işte burada ancak birkaçına yer verebildiğimiz delilerden anlaşılacağı gibi, bilinenin aksine Hz. Aişe validemizin evlilik yaşı 9 veya 10 değil, 18’dir.