Davud Aleyhisselam, her işini düzenli bir şekilde tanzim ettiği gibi, zamanını da tanzim ederek, gördüğü işlere göre dörde ayırırdı. ibadet etmek ve zikir yapmak maksadıyla bir gününü buna ayırır ve çok zaruri bir durum olmadığı sürece başka işlerle meşgul olmazdı. Bilindiği gibi, insanlar arasında Cenabı Hakka en fazla ibadetedenlerin başında peygamberler gelir. Davud Aleyhisselam da bu ulvi vazifesini asla ihmal etmezdi. Bir gününü, insanlararasında cereyan eden hukuki meseleleri görüşüp neticelendirmeye ayırırdı. Hem davacı hem de davalıları dinleyerek hüküm verir ve taraflar memnun edilmiş bir şekilde ayrılırlardı. Bir gününü, peygamberliğin de icabı olan vaaz venasihatlere, ilahi emir ve yasakları bildirmeye ayırırdı. Bir günü de kendi özel işlerine ayırırdı.
kudüs kentinin kurucusudur. israil kralı peygamber. yazdığı kitap zebur, mezmurlar adıyla tevrat'ın içindedir. demiri işlemiş ve zırh yapmıştır. sesi çok güzelmiş.
ibrânîce’de “en çok sevilen kişi, göz bebeği” anlamına gelen bu ismin Kitâb-ı Mukaddes’te Dâvid veya Dâvîd şeklinde geçtiği ve sadece Hz. Dâvûd’a ad olarak verildiği görülmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de, Câlût’u öldürmesinden sonra Dâvûd’a hem hükümdarlık hem de hikmet (nübüvvet) verildiği bildirilir (el-Bakara 2/251). isrâiloğulları’nın tarihinde peygamberlikle hükümdarlık ilk defa Hz. Dâvûd’un şahsında bir araya gelmiştir (ibn Kesîr, Ḳıṣaṣü’l-enbiyâʾ, s. 248). Hz. Dâvûd’un Kur’an’da belirtilen özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür: Demiri işleyip zırh yapması. Allah, isrâiloğulları’nı savaşın şiddetinden korumak için Hz. Dâvûd’a zırh yapmayı öğretmiş, demiri yumuşatmak suretiyle ustaca işlenmiş geniş zırhlar yapmasını bildirmiştir (el-Enbiyâ 21/80; Sebe’ 34/10-11). islâmî kaynaklarda, Hz. Dâvûd’un hükümdar olduktan sonra tebdilikıyafet ederek halkın arasına karıştığı, hükümdarın ve devletin icraatı hakkında onların düşüncelerini öğrendiği nakledilir. Bir defasında insan suretine girmiş bir melek, Dâvûd’un hem kendisi hem de ümmeti için hayırlı bir insan olduğunu, ancak kendisinin ve ev halkının geçimini devlet hazinesinden karşıladığını söyleyince Dâvûd Allah’a yalvararak geçimini temin edecek bir kazanç yolu ihsan etmesini dilemiş, bunun üzerine kendisine zırh yapma sanatı öğretilmiştir. Rivayete göre zırh yapıp giyen ilk kişi odur. Hz. Peygamber bir hadisinde, “insanın yediğinin en güzeli kendi kazandığıdır. Allah’ın nebîsi Dâvûd kendi elinin emeğinden başkasını yemezdi” demiştir (Buhârî, “Büyûʿ”, 15).
sesinin güzelliği ile ünlü israil kralı, oğlu süleyman kadar olmasa da döneminin güçlü hükümdarlarındandır. davudi ezan, davudi ses nitelendirmelerinin kaynağı.
Davud aleyhisselam şöyle dua ederdi:
ilahi, seni ananların topluluğunu geçip, gafiller topluluğuna gitmeye başlayınca, daha oraya varmadan ayağımı kır! Zira böylesi bana bir lütuf ve nimettir.
Michelangelo'nun dudak ısırtan heykelinden ötürü kafamda hep karizma bir tip olarak canlanan ve mavi kalkanını israil bayrağının rengine vermiş efsanevi yahudi kralı, semavi dinlerin peygamberi.
komutanının karısını elinden alan ve komutanının ölmesi için onu zor savaşlara gönderip ölümüne neden olan israil kralı ve peygamber.
o kadından da süleyman doğmuştur.
Hz musa şeriatını uygulayan, yani tevrattaki emir ve yasakları kendisi ve ümmetine de ölçü ve esas olarak verilen hz davud (a.s.) ile ilgili Bu iftira muharref tevratta geçer ki, bu tevratın aslı olan 10 emre tenakuzdur. Yani cenabı allah hem peygamberine ve onun ümmetine (hz musa ve hz davud her ikisi) zina etmeyeceksin diyecek hem de bir peygamber zina edecek öyle mi? Adam öldürecek ve katil olacak öyle mi? Hahamların işine öyle geldiği için değiştirip önümüze koydukları bu bozuk tevratı da delil olarak sunacaklar? Kuyruklu yalan. Peygamberler masumdur zina etmez kasten adam öldürmez. Fuhşiyattan münkerattan ve her türlü Çirkin işlerden muhafaza olunur korunurlar. Peygamberler cenabı hakkın emanındadır.
Ancak hz davudun bu meselede görmüş ve güzelliği ilgisini çekmiş olduğu bu kadının komutan olan kocasını savaşa gönderdiği ve o adamın o savaşta öldüğü ve sonra o kadınla evlendiği rivayetleri islami kaynaklarda yer alır. Lakin cenabı allahın bu duruma razı gelmediği, o komutanla mana aleminde hz davud ile helalleştiklerinden bahsedilir. Hatta allahın emrini yerine getiren hz davud peygamber ilkinde adama gelir ve bana hakkını helal et der. Adam meseleyi bilmediğinden helal eder. Allah razı gelmez. Tekrar gönderir adama peygamberini. Açık açık olanı biteni anlatarak helallik almasını ister. Bu sefer adam razı gelmez. Hakkını helal etmez. Hatta kızar sinirlenir v.s. sonra cenabı allah bizzat kendisi devreye girip o kuluna cenneti ve içindeki nimetleri gösterince adam razı gelir ve helallik verir. Fakat yetmez. Yüce allah peygamberini azarlar. Bunun üzerine Hz davud da tam 30 sene gece gündüz allaha tevbe eder bu nefsine uyması nedeniyle. Hatta her gece yarısından sonra dağlara çekilip vahşi hayvanlarla birlikte kanlı gözyaşlarıyla tevbe istiğfar zikir ibadet nedamet ve pişmanlıkla geçirir ömrünü. Zira yapılan günah olmasa da rızaya uygun bir iş değildir. Taa ki allah davudu makam ve mevkisini yükselttiği peygamberlere yaraşır hale getirsin..
Evet bu olaydan sonra hz davud tam 30 sene utancından semaya bile bakamaz. Peygamberler günahsızdır masumdur bizzat korunur fakat onlarda nefis sahibidir. Ayrıca cenabı allah yahudilerin bu kötü tutumuna mukabil kuranda hz davuttan övgüyle söz eder: “(Ey Muhammed!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah'a yönelirdi.” “Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi.” “Kuşları da toplu halde onun emri altına vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.“ “Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik”(Kur’an;38/Sad/17-20.)
Edit: dilimiz döndüğünce anlattık. Hata ettikse yanlış varsa rabbim affetsin. Selam olsun hz davuda (a.s.) ve cümle peygamberlere (a.s.) ve dahi hususen hz muhammed mustafaya (s.a.s).
Hoş sada betimi olan "davudi ses" öncüsü, demir döven, kralların babacığı olan peygamber. Komutan karısı hikayesi, lut peygamberin kızları ile olan ensest ilişki hikayesi gibi yahudilerin karaçalma stratejisidir. Peygamberler tam manasıyla yahudi milletiyle imtihan edildiler. Imtihandan geçenler olduğu gibi (uzeyr ve musa) geçemeyip öldürülenler (yeremya, yahya, zekeriyya ve mesih isa) ve iftiraya uğrayanlar oldu. Boylar arasındaki iktidar ve bölüşüm kavgasından bu millete giden elçiler de fazlasıyla pay aldı. işin ilginç yanı islami referans kaynakları da yahudi kaynağını temel almış, bu ve buna benzer hikayeyi külliyatına eklemiştir.
Davudi sesliler kral peygamber davut'un sesten mirasçılarıdır.
yine söylenene ( efsaneler, mitler ve bazı kutsal kitaplarda)
davud sapanıyla calutu yaralamış sonra yanına gidip başını, kollarını ve bacaklarını kesmiş.
filistinli dev savaşçının sonunu gören filistin halkı, çoğunluk olduklarına bakmayıp savaşı terkedip kaçmışlar.
birbirinden nefret eden 2 toplumun, 2 uzaktan akraba olan toplumların savaşıdır bu.
kimin dini hak kimin ki batıla bakılmadan, güçlüye zayıfa bakılmadan birbirlerine duydukları nefret ile savaşıyorlar.
biraz araştırıldığı takdirde iki tarafında nefretinde haklı olduğu görülür.
1000 yıllık nefrete ölüm pahasına dahil olmaya gerek var mı? bu nefret biter mi? savaşın sonu var mı? bu din veya hak üzere yapılmış bir savaş mı? filistinliler bu yardımı hak ediyor mu? filistinlilere sırtını dayamayı istiyor mu bu halk? kudüs filistinin olsa parayla tekrar satmayacağının garantisi var mı ?
