Sebepli veya sebepsiz yere huzur halinin gitmesi, huzur eksikliği.
Bu huzursuzluk kimilerinde boşluk kimilerinde de ağır gelecek derecede bir doluluk hissi oluşturur.
Kıvranmak da buna dahildir.
Bazen nedeni bilinmeksizin de ortaya çıkabilir.
Birkaç gündür sebebini bilmediğim şekilde mutsuz ciddi şekilde halsizdim, meğer grip habercisiymiş.
Bildiğim bir rahatsızlık halim olmadığı ve uykusuzluktan yorgun olduğum halde uyuyamıyordum, papatya çayları da fayda etmedi.
Uyku bölünmeleri yaşadım. Sabah uyanınca da geri uyuyamadım. Az uykudan iyice bitkin düşmüştüm.
Dün saçımı kurutmamam da tuzu biberi oldu, welcome you grip.
Zülfü livaneli çok sevdiğim bir kitap olan "huzursuzluğun kitabı" yazarı pessoa'ın bir sözüyle başlar:
Şu küçücük dünyada herkes incitilmiş, isimsiz, herkes yanlış yerde.
Kitap kendine hızlıca sarıyor fakat okunması şart değil. Yezidilerle ilgili bilgi sahibi oluyorsunuz, mültecilerle, can pazarıyla, yoksullukla.
"harese nedir bilir misin oğlum? arapça eski bir kelimedir. bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. harese şudur evladım: develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. bunun adı haresedir. demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. bütün ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur."
Gerçek gibi...
Vicdanlari susmuş, kendinden başka kimseleri düşünmeyen günümüz insanlarinin özellikle savaşlara kıvılcım tutan para babalarinin okumasi gereken nefis bir kitap.
Livaneli’nin bugün okuduğum kitabı. Kitabın son sayfalarını biri yırtmış kitap bitmedi sanki. Bir çok yerde diyaloglar eksik gibiydi. Livaneli’nin kaleminden çıkmış gibi değildi. Sevemedim. Devamı niteliğinde bir kitap çıkar onu okursam o zaman hikayenin etkilerini yazabilirim.