gerçekliğin oldukça manipüle edilerek sunulduğu bir yapıttır. Ancak asıl görüntüler akıllara zarardır. Ruanda devlet televizyonunun arşivinde bu görüntüler mevcuttur.
film esnasında ülkemiz ile kıyaslama yaparken ''acaba şimdiden mi kaçsam ne yapsam?'' telaşına girdim, film elbette güzel. ağlamayan insanlar kendilerini tutuyorlar tutuyorlar ve sonunda ekrana püskürerek ağlıyorlar.
dün geceden beri düşünüyorum bu filmle ilgili ne yazabilirim diye. bir sürü repliği alt yazı dosyasını açarak kopyalayıp yapıştırdım buraya sonra sildim, yazdım sildim... ne söylersem söyleyeyim tam olarak anlatamayacağım bir film, bir insanlık dramı, bir körlük göstergesi.
--spoiler--
filmde beni en çok etkileyen sahnelerin başında, avrupalıların gelip kendi vatandaşlarını götürmeleri ve oranın halkını ölüme terk etmeleri sırasında müdürün kendilerini ölüme terk ettikleri halde avrupalılara göstermiş olduğu beyefendilik dersidir. ayrıca tutsi ve hutu arasındaki fark anlatılırken ne kadarda günümüzdeki laik-muhafazakar, kürt-türk, alevi-sünni, bizden-sizden ayrımına benzediğini fark etmek zor olmasa gerek.
--spoiler--
Bendeki yeri çok ayrı olan bir film.* insanların nasıl birbirine düşürüldüğünü, umudu, savaşı, mücadeleyi, insanlığı ve insaniyetten nasip alamamayı çok güzel sergileyen bir film. izlenilesi.
1994 ruanda soykırımını anlatan belgesel tadında bir film. filmin anlatmak istediği her ne kadar paul rusesabaginanın yaptıkları olsa da eminim ki o insanlık ayıbının yanında o kişinin yaptıkları o kadar etkilememiştir kimseyi. izlerken kanımın akmadığını hissettim. insanlıktan utandım o pislik herifler yerine. kabuslarım oldu film, düşünmeden duramaz oldum. o beğendiğiniz özendiğiniz avrupa devletlerini, o amerikanın ne mal olduğunu bir daha gösteren ve şu ana kadar yaşadığım hayatı düşünmeme sebep olan film. okullarda ders olarak gösterilmesi gerekmekte, şu filmde duygulanmayanlar ise okullardan atılmalıdır. faşist insan yetiştirmeyin.
--spoiler--
tutsi bir çocuğun kafasına dayanan silah karşısındaki son sözü:
"Lütfen beni öldürmelerine izin vermeyin. Söz veriyorum bir daha Tutsi olmayacağım."
--spoiler--
en çarpıcı yanı insanların kimliklerinde hangi kabileden olduğunun yazması ve insanları öldürmeleri olmuştur. üzücü demememin sebebi bu oyunun bugünde oynanıyor olması. insanları ırk köken veya mezhep olarak fişlemeye çalışanların bugün de var olması. daha da kötüsü bundan ders almak yerine demokrasi getiriyoruz diyen sırtlanlara inanan andavalların hala doğru yolda olduklarına inanmalarıdır.
zeki kayahan coşkun bir gece matrax'ta tavsiye etmişti,hiç unutmuyorum. o gün not almıştım izlemek için. ancak şimdi izleyebildim. ve şunu diyebilirim ki,ağlamamak için zor tuttum kendimi. nefretin ne derecelere ulaşabileceğini çok iyi anlatan bir film. izlenesi izlettirilesidir.
şu mükemmel diyaloğun olduğu mükemmel film.
dehşet savaş görüntülerini ajanslara ulaştırmaya çalışan gazeteciye
- bu görüntüleri iyi ki çektiniz dünya haberdar olacak.ve müdahale edecek.
-gazeteci: birşey olmayacak ne korkunç görüntüler deyip hayatlarına,yemek yemeye devam edecekler.
ruanda'da yaklasik 800.000 kisinin katledilmesini edilmesini konu edinir. filmin basrol oyuncusu don cheadle'dir. ayrica bu aksam saat 22.00'de trt 1'de yayinlanacak olan filmdir.
ilk sahnesinden son sahnesine kadar kalbinizi mengenede sıkıyorlar hissi uyandıran bir başyapıt. Beni böylesine vicdan muhasebesine sürükleyen başka bir film olmadı. beyaz adamın kara kıtada kendi refahı için açtığı, bütün insanların canını ve vicdanını acıtması gereken yaranın filmidir bu film aynı zamanda.