bugün

2007 model taze bir ingiliz komedisi. shaun of the dead i izledikten sonra, imdbdeki yüksek puanına da aldanıp, sabırlı katırımızın * çalışmaları neticesinde indirip izlediğimiz film.

başarılı bir polisin taşraya tayininden sonra başına gelen olaylar anlatılıyor. ilk kısmında mizahi öğeler daha ağırlıkta iken, ikinci kısmı bayağı bir gerilim ve hatta korku filmine dönüşüyor. birçok filme göndermeler falan...

yardımcı roldeki tombalak yine döktürmüş, esas oğlandan ziyade eğlendiiyor insanı.

shaun of the dead sanki daha güzeldi. imdb deki puanı uzun sürmez düşer. hele guy ritchie nin ikizlerinin * *yanında esamesi okunmaz.

ha, kola ve mısır eşliğinde iyi gider, vakit öldürülmüş olur, tabi eğer o vaktin ölmesi gerekiyorsa...
gerçekten, ''filme gideyim de eğleneyim'' diye düşünenler için bu hafta gösterime girecek olan, başrolünde simon pegg'in oynadığı, ''hah ben bunun bööle olduğunu biliodum zaten, bak çok zekiyim'' diyenleri de şaşırtabilen senaryosu, kimi zaman gerilime kaçan komedi soslu gidişatı ve de göndermeleri ile tam seyirlik olan film.
Sıkı aynasızlar
oynayanlar: simon pegg(nicholas angel), martin freeman(met sergant), bill nighy(kenneth)

yönetmen: edgar wright
izleyeileceğiniz en berbat ingiliz komedisi. hayatımda böyle saçmalık görmedim dedirten film.*ulan o kadar dedeler, nineler var filmde, bir tanesi bile, "biz yanlış mı yapıyoruz acaba" diye düşünmüyor ?* , hadi onuda geçtim diyelim, gerilim mi komedimi anlayamadım filmi? hangi kategoride yani ? sinemada izlenecek bir film değil, evde dvd de izleyin*.
sadece zaman kaybi. bunun yerine seyredilebilecek cok daha guzel filmler var.
senaryonun işlenişi bakımından nedense feci derecede The Stepford Wives'a benzeyen bir iki iyi espri dışında komik öğeler içermeyen soğuk ingiliz filmi.
soğuk ingiliz mizahından haz etmeyen, shaun of the dead i hiç duymamış ve mr.bean izlerken gülmekten yere yatan sinemaseverlerin sevmeyeceği film. ufaktan ufaktan korku-gerilim filmleriyle ve ingiliz kültürel yapısıyla dalga geçen,nerde olursa olsun izlenmesi gereken film.
shaun of dead gibi absürdlüğün zirvesine çıkamamış olsa da başroldeki bayımızın yaşlanmış, yardımcı roldeki beyimizin ise adeta gençleşmiş olduğunu görmek için izlenebilen bir film.
timothy dalton gördüm, cate blanchett ise filmin başında sadece gözlerini gösteriyor bize kısa bir an.
kendi türü içinde başarılı bir film, ben o kadar da beğenmedim. alışmışız guy ritchie tarzı daha bir enteresan komediye.
"absürt" kelimesini tamamıyla karşılayan film. "shaun of the dead" gibi ingiliz komedi filmlerine hasta olan şahsımı gayet eğlendirmiştir kendisi.
nerede shaun of the dead nerede hot fuzz. tam bir hayal kırıklığı.
kimi zaman ciddi anlamda zırvalasa da simon pegg - nick frost ikilisinin mükemmmel uyumlarının da etkisiyle zevk alınabilecek, güldürmeyi başarabilen film.
tamamen vakit ziyanı olan bırakın güldürmeyi yüzde ufak bir gülümseme bile yapmayan oldukça kötü bir film. imdb de 8 puan almış olması da ayrıca şaşırtıcı.
shaun of the dead filminde oynayan ikili hatrına izlediğim film. açıkçası çok başarılı bulmadım. yeni projelerde parlayabilecek potansiyele sahipler.

film kendini izlettiriyor ama eğlendirme puanı çok düşük.
gerzeklik abidesi olan bir film.
--spoiler--

sonlarındaki yüzüklerin efendisi göndermesi dikkatli izleyiciler tarafından* hemen farkedilmiştir.

--spoiler--
iğrenç bir senaryoya sahip lakin yönetmenin iyi iş çıkardığı film. böyle bir senaryo niye yazarsınki len!? bu ne?
shaun of the dead'den sonra bir hevesle izlenen, ancak tutmayan.
imdb'den aldığı puan dikkatimi çekti ve bir izleyeyim dedim. population 436da ki gibi hastalıklı bir kasaba mevcut mevcut olmasına da, ona 5.9 puan ortalama tutturanlar buna nasıl 8.0 ortalama tutturmuş anlamak elde değil. çoğu yerinde sıkıldım, ara veresim geldi. özetle; izleyeceğiniz başka filmler varsa son tercihiniz olsun.
böyle puşt kimin ibne kimin bir şey.
izliyorsun anlamıyorsun iyi mi kötü mü ama izleniyor.
--spoiler--
- Doğum Günün ne zaman ??
+ 22 Şubat
- Hangi yıl?!
+ Her yıl...
--spoiler--
Benim çok da beğenmediğim bir film oldu. 2 yer dışında hiç gülmedim. Filmin yarısından sonra ki kısımda biraz eğlendim diyebilirim. Konusu ilgi çekici fakat film olmamış bana göre. ingiliz taşralarında oturan gençlerin ne kadar gıcık olduğunu gösteren tiplemeler var.. Espriler tamamıyla ingilizvari, polisiye gelenekleri düşünüldüğünde bu gayet iyi birşey, ki filmden belli. Öte yandan dalga geçerken kullanacakları temel referans kaynaklarını iki kült filmden seçmişler: Bad Boys ve Break Point. Hele ki, bu türe ait çok fazla film izlemişseniz, seyir zevki iyice artıyor, çünkü kafanızda göndermeler uçuşmaya başlıyor. Öyle amerikanvari scream estetiğinde bir biçimsel gönderme ve dalga geçme durumu da değil söz konusu olan, resmen adamlar janrı ellerine alıp, bayağı derinliğine incelemişler ve kökeninden başlayarak herşeyin şaftını kaydırmışlar. Başrolde ki ikilinin çektiği Shaun of the Dead daha iyiydi...
--spoiler--

filmde romeo juliet'in sonunda lovefool'u söylüyorlar.

--spoiler--

biliyorsunuz bu şarkı buz luhrman'ın romeo juliet'inde çalıyordu.

bu güzel şarkıyı yeniden dinlemek güzel.
http://www.youtube.com/watch?v=I9zpnLBtwwg

not: birkaç sahne sonra dire straits'in romeo juliet'ini duyuyoruz.

bu film bir harika.
bir tür kalıbına sokamadığım film ancak kesinlikle süper bir kafası var. komik değil, macera belki ama kesinlikle mükemmel bir film.
başlarda güzel ve ilginç bir film. git gide daha iyi olacağını düşündüm ama olmadı. sondaki çatışma sahneleri falan çok baydı. bir ara shoot em all'ı izliyorum sandım. silahlar çatışmalar curcuna falan. çerezlik film kategorisine bile giremez. halbuki başladığı gibi enteresan bir çizgide gitse süperdi. yine de izlenebilir.