bugün

kendi yazdıgı 50 milyonluk kitaptan sorumlusunuz denmesi..
öss ye hazırlanan son sınıf öğrencilerine silah zoruyla soru çözdürmek.
espiri yapmak.
iki saatlik ve arada on dakikalık mola olması gereken dersi 'ara vermiyim erken bırakıyım' diyerek ikibuçuk saat ders işlemek.
tek ders sınavından bırakmak. Bu sana öncelikle sıkıntı dolu 6 ay, sonra ulen okul geç bitti şimdi ne b.k yiyicem ben dedirtir. Bunun adı işkence deil çin işkencesidir ki çekeceğin eziyete karşılık gelen kelime bunla ifade edilenden daha fazlasıdır.
--spoiler--
Hoca ile Kaynanaların ortak yanı:''Ben çektim onlar da çeksin'' mantığı .
--spoiler--
öyle bir finale girmişsinizdir ki dersi 3. kez alıyorsunuz ve geçmek için test olan sınavdan 66 almanız gerekir. 1 sorunun 4 puan olduğu sınavdan, içinize dogan olur, 64 alırsınız.
Şimdiye kadar onlarca kez sınırdan kalıp bir kere bile hocalarla görüşmeden ders tekrarı yapan biri olarak bu duruma alışkınsınızdır. Lakin Zor bir dersi geçmeye bu kadar yaklaşmış olmanın verdiği düşünceler içindeyken arkadaşların topluca baskıları sonucu iki gün sonra hocanın kapısında bulursunuz kendinizi. Hoca odasında yok diye koridorda yol almaya başlamışken arkanızdan seslenen masada uyumaktan kıpkırmızı olmuş hocanızdır. Ayaküstü durumdan bahsederken evet öyle birşey vardı, gel içerde konuşalım der kendisi. Siz hocayla içeri girerken dışarıdaki arkadaşlarınız oldu bu iş diye sevinmektedir. Siz durumu anlatırsınız, dersi seneye 4. Kez alacağınızı söylersiniz. Hocanın cevabı, malesef bu konuda bir şey yapamam, seneye daha sıkı çalışırsın olur. Siz de kendinize söversiniz benim burda ne işim var diyerekten.
Sene sonu sınıftan bir grupla geyik yaparken aynı hocaya rastgelinir. Ne var ne muhabbeti yapılır. Muhatap olmak istemediğinizden hocadan uzak durmaktasınızdır. Fakat bunun farkında olan hocanız, ee sen naptın bu sene, dersleri de takip ediyordun diye bir soru yöneltir. Siz de kendisinin malum dersinden 2 puan ile yine kaldığınızı belirtirsiniz. Ve aldığınız cevapla yıkılırsınız: "aa öyle mi? Niye gelmedin, keşke yanıma gelseydin. Senin gibi 2 - 3 puandan kalan 4 - 5 kişiyi geçirdim. Sorun olmazdı yani." o hocanın en çok çektirdiklerinden biri olarak başınızdan kaynar sular dökülür. Durumu herkes bildiğinden ortamda ölüm sessizliği hakim olur. Saniyeler içinde yüzlerce kez kafa göz dalmayı, suratına tükürmeyi düşünürsünüz. Ama gidilecek yolunuz vardır engel olsun istemezsiniz. Yapacaklarınızı ertelersiniz.

Hocaya not: nefretimsin hoca! yaptıklarım kesmedi, gün gelecek soğuk ve büyük bir intikam alacağım!
derste ayakkabısını çıkaması hiç abartmıyorum, halen yapıyor.
ekonomi hocasının marjinal faydayı anlatırken baklava dilimini örnek vermesi. ve bu baklava dilimi örneğine dayanarak antep gezisi ve imam çağdaşta yediği baklavaları anlatması.
hiç ders anlatmayıp, yazılıdan 1 gün öncesinde 60 sayfa fotokopi getirip, sapık sırıtışyla birlikte "iyi çalışın len" demesi. Yazılıda kopya çekmeme rağmen 100'lük kağıdımın 50 alması, bir kızın 6 soru yapıp, "75 aldım" diyerek gülmesi. sözlülerde kızların en düşük notunun 90, erkeklerin en yüksek notunun 70 olması. ardından liselerde şiddetin arttığına dair haberler.
Tahtayı karalayıp cezalı öğrenciye tahtayı burnuyla sildirmek. Öğrencinin ağzı burnu tebeşir içinde kalırdı.
40 dakika boyunca nefes almadan konuşmak.
yaptığı iğrenç esprilere gülmek zorunda olmak.

(bkz: gülhane parkındayım herşeyin farkındayım)
nöbetçi öğrenciye 15 kuruş verip git 2 tane ekmek al demek. hayır vakti zamanında halk ekmekte 10 kr luk ekmek vardı ama 5 kuruşu nerden bulmalı
arkadaki kız öğrenciler neye gülüyorsunuz söyleyin hep beraber gülelim.
dekolte, mini vs giyip derse gelmek öğrenciler için sonu wc de biten bir işkence.
ilkokulda: saçları uzun öğrencinin favorileri sıkıca tutup öğrenciyi ''havaya kaldırmak''

lisede: son sınıf öğrencilerine test çözdürmek yerine hiç işimize yaramayacak konular işlemek

üniversitede: öğrenciyi dördüncü, beşinci kere bırakmak.