Sordum: aşk'ın sırrı nedir?
Dedi: yarda yok olmaktir.
Sordum: yarin isteği nedir?
Dedi: samimi olmaktir.
Sordum: samimiyet nedir?
Dedi: hep yare bakmaktir.
Sordum: bu nasil olacak?
Dedi: nefsi birakmaktır.
hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz...
bir otelde özel bir oda, alabildiğine insancıl geliyor kulağa, değil mi? ama amaçları kesinlikle insancıl değil, tersine kurnaz bir yöntem uygulanmakta, bana inanabilirsiniz.. bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.. insan yüzü görmeden, insan sesi duymadan, göz kulak, bütün duygular sabahtan geceye, geceden sabaha en ufak besi alamıyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle, dört beş dilsiz nesneyle çaresizlik içinde tek başına kalıyordu, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu, o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan dalgıç gibi. yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan, zamandan yoksun boşlukta.. bekleyip durur insan. hiçbir şey olmaz. insan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayıncaya dek düşünür, düşünür, düşünür. hiçbir şey olmaz.. insan yalnız kalır.. yalnız.. yalnız..
aslında yokluk değildir. yokluk varlığın karşılığıdır. hiçlik ise kendinden başka tanıma ihtiyaç duymaya şeydir.
yani dualiter mantığı burada kırmak gerekir.
mesela sıcağın karşılığı soğuk, büyüğün karşılığı küçük gibi mantık bizim bir şeyleri anlamada kullandığımız mantıktır ve biz olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurarak onu anlarız.
hiçlik ise bu mantıktan mahrum, kendinden başka tanımlayanı olmayan bir alan. dolayısıyla hiç ne vardır ne de yoktur. o sadece hiçtir.
einstein ın termodinamik kanunları diye izah ettiği bir mesele var fizikçiler bilir. Kainatın bir sona doğru gittiğini, sonsuz olmadığını açıklayan. Burdan yola çıkarsak;
öyleyse evrenin sonu varsa mutlaka başlangıcı da olmalıdır.
oysa ki evrimciler ne iddia ediyorlardı: madde varken yok, yokken var olamaz.
Big bang bile başlı başına bir hadise iken maddeden yola çıkanların --şayet gerçeklerin üzerini kasti örtmezler ise-- bir gün mutlaka manaya ulaşmaları kaçınılmazdır.
düşününce ulan hiç bir şey yokken bigbang'i oluşturan atomlar birden ortaya çıkıp bu kadar geniş bir evren nasıl oluşturur diyorum ve tanrı kavramının bir gereklilik olduğuna inanıyorum.
An itibariyle national geographic de, yıldızlarla buluşma programının konuğunun kurduğu cümlede geçen kelime, neden hiçlik yok da varlık var? Kendisi rahipmiş.
Bazen benim de kafamı kurcalar, bigbang öncesi hiçlikten nasıl varlık doğdu? Enteresan.
Öyle bir şeydir ki hissizlik. Hizsizleşirsin işte tüm toplumdan kendini soyutlarsın hiçbir şeye karşı bir şey hissetmezsin. Yalnızsındır. Ne anlayanın vardır ne de dostun , ailenle dahi yabancılaşırsın. Geceler en iyi sırdaşın olur hayattan zevk almaz kendini intihara kadar sürüklersin..