bugün

evrenin yaratılmadan önceki hali. hava yok, boşluk yok, zaman yok, uzay yok.
aslında yokluk değildir. yokluk varlığın karşılığıdır. hiçlik ise kendinden başka tanıma ihtiyaç duymaya şeydir.
yani dualiter mantığı burada kırmak gerekir.
mesela sıcağın karşılığı soğuk, büyüğün karşılığı küçük gibi mantık bizim bir şeyleri anlamada kullandığımız mantıktır ve biz olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurarak onu anlarız.
hiçlik ise bu mantıktan mahrum, kendinden başka tanımlayanı olmayan bir alan. dolayısıyla hiç ne vardır ne de yoktur. o sadece hiçtir.
hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz...

bir otelde özel bir oda, alabildiğine insancıl geliyor kulağa, değil mi? ama amaçları kesinlikle insancıl değil, tersine kurnaz bir yöntem uygulanmakta, bana inanabilirsiniz.. bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.. insan yüzü görmeden, insan sesi duymadan, göz kulak, bütün duygular sabahtan geceye, geceden sabaha en ufak besi alamıyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle, dört beş dilsiz nesneyle çaresizlik içinde tek başına kalıyordu, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu, o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan dalgıç gibi. yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan, zamandan yoksun boşlukta.. bekleyip durur insan. hiçbir şey olmaz. insan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayıncaya dek düşünür, düşünür, düşünür. hiçbir şey olmaz.. insan yalnız kalır.. yalnız.. yalnız..

s.zweig
Adım adım ilerlediğim.
Soyutluktan çıkıp somut bir hal almaya başladı bile.
(bkz: varlık ve hiçlik)
"Hiç olmak"

Sordum: aşk'ın sırrı nedir?
Dedi: yarda yok olmaktir.
Sordum: yarin isteği nedir?
Dedi: samimi olmaktir.
Sordum: samimiyet nedir?
Dedi: hep yare bakmaktir.
Sordum: bu nasil olacak?
Dedi: nefsi birakmaktır.

Mevlana.
Hiçlik yoklukmuş meğer,

Hiç olmuşum yokluğunda,

Aslında hiç yokmuşum. *
anlamsızlığın eş değeridir.
içlik giyen insanda hiçlik olmaz arkadaşlar, evet..
büyümek dediğin neydi ki..
dursa zaman ,
sussa anılar,
hatta kıyamet kopsa ,
bu dinginlik sürer miydi..

hani kaybolan anılar gibi,
yitirdiğini anladığın zamanlar,
daldıkça uzaklaştığın anılar..

hani gecenin köründe yapayalnız geçen vurgunlar..

koca koca anlamsızlıklar..
türkiye'de yaşamanın verdiği his.
Varlığın olduğu her yerde bulunan tek şey.
Makam mevki mertebe ve rütbelerin son durağı. Hiçlik.

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce,
sormuş Hoca: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf”ım demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” Demiş
“Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca..
ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım.
Tasavvuf mahallesinde makamı bulunan, yokluk tortusu. Makamda dervişler ve meczuplar divanda eğleşiyor, duru ve demli bir göl gibi olan ruhlarına zikirsel çakıl taşı atıyorlar.

Hiçliğin bu kadar eğleştiği bir başka camia yoktur. Parekende usulden çok toptan usule iman eden bu güruhun, kapital anlamda, sanayi devrimine bir civatalık katkıları yoktur.

Dervişlerin ve mezcupların kafası güzel de felsefeleri atıl.
hiçlik başlangıçtır, bitiştir, alfadır, omegadır.

hiçlik halini kabul ettikten sonra her şey başlar.
travmanın adlarından biri.
hiç dediğin nedir? bir saksı, bir çekiç, bir toprak, bir çiçek, bir damla, bir renk, bir ten, bir doku, bir boşluk, bir ses, bir koku, bir tat, bir gülüş, bir his, binlerce soru ve tek bir yanıt... içinde yoktan öte olan, var olanla aynı sandığın hep bir eksik; hiçlik.
Ateistler(stephen hawking gibi) big bangi(evrenin başlangıcını) anlatırken “hiçlik” durağan hale geldi sonra big bang oldu ve bu evren oluştu der.Yalnız burda yanlış anlaşılan şey şudur ki bir şeyin “hiç” olması o şeyin herhangi bir potansiyeli bile olmadığı anlamına gelir.Yani hiçlikten birşey kendiliğinden çıkamaz.
görsel
hiçlik yapmayın lütfen.
Cehennem yanında cennet kalır.
(bkz: adem)
(bkz: nihilizm)
(bkz: friedrich nietzche)
sonsuz evren içerisinde limit sonsuza varırken birey olarak hiçliğe gömülüp kayboluyoruz. sadece felsefi olarak değil maddesel olarak da "aslında ben yoğum" diyebilirsiniz.
risale-i nur buna ''adem'' diyordu galiba.
her şeyin başlarken ve sona ererken tecelli eden ebedi ve ezeli hakikate verdiğimiz isim.