ben bunu yaptım.
ve ben bunu
hiç kimseye tavsiye etmiyorum!
ben bunu hiç kimseye tavsiye etmiyorum
çünkü...
öğretmenin sorduğu soruyu dışından tekrar ederek zaman kazandığını zanneden öğrenci gibi programına hoş geldiniz.
çünkü...
ben böyle bir vicdan azabı
bilmedim ya rabbi.
süresi
zamanı
yılı
hiç önemi yok
yoğunluk aynı.
ruhsuz isen
eritir gidersin
cehenneminin çukurunda
sonra aynı çukurda sen de yanacaksın ama...
benim çukuruma sığmadı arkadaş
dışarıda yanıyor
içerimde yanıyor
her yanımda yanıyor.
her an yanmıyor ama
ara ara bir yanıyor ki
anamı belliyor sözlük anla!!
ben ....
ben....
ben
neden hiçbir şey söylemeden gittiğimi
yani asıl nedeni...
bu hareketimin kaynağı olan duygumu düşüncemi
hatırlayamıyorum...
sanırım her şey çok karışıktı.
ama kaçış vardı
ondan eminim.
kötü bir yerden kaçmak değil
kendinden kaçmak vardı.
asla kaçamayacağım bir şeyden
kaçmaya çalıştığım zamanlar.
ben bunu yaptım.
onu anılarımızdan bir harabe içinde bıraktım ve gittim...
nasıl çıktı...
nasıl çıktı???
o harabeden nasıl çıktı.
tek başına.
ben ona ne yaptım. ben onu nerede bıraktım.
neden?
ufacık bir şey söyleseydim
bu bile ona rehber olurdu o harabede.
çıkışı bilerek aranırdı...
bu azap.
kötü.
fani olmasına rağmen acıtıyor.
ruhumu acıtıyor.
sadece ahir hisler ruha yansır.
bu azap
oradaki azabın ufacık bir tanesi değil mi?
ne kalmayı, ne gitmeyi becerebilen birinin karşısında yapılabilecek tek eylem. siz konuştukça gelmek ister, beceremez. siz konuştukça gitmek ister, onu da beceremez. tek yapabildiği bu süreçte canınızı yakmaktır. siz de susarsınız. onun koyamadığı noktayı siz koyarsınız, hikayeniz biter.
olsun diye yapılması gerekenden daha fazlasını yaptığına inanıyorsan, değer verdiysen, ödün verdiysen, dönüp arkana baktığında herşey başladığın noktadaysa ve bir arpa boyu yok kat edemediğinin farkında vardıysan hiç bir şey söylemeden gitmek senin için bir şereftir arkadaş. seni seninleyken anlamayan birisine ben gidiyorum niye diyesin ki?
bunun alasını bugün yaşadım ben. bir sabah kalkıp "ya ben artık bununla yapamam" diye düşünerek, 8 aydır birlikte yaşadığı sevgilisinin evinden çocuk uyurken çıkıp, numarasını değiştirip yanıma gelen; kamerasını ve abisinin telefonunu, tüm eşyalarını bıraktığı için dert yanan bir arkadaşım var. ben almam da diyor buna ek olarak.
gitti. biliyorum gitti... son bir iki konuşmamız da benim çabalarım sonunda olmuştu zaten. zorla ağzından çıkan bir iki cümle..
yoğun olduğunu söylüyordu en başta. salak salak inanıyordum. ve biliyor musun ben herşeye rağmen kabul etmiştim onu.. hani razıydım ne gelirse ondan. saatler geçiyordu, ben bekliyordum.. saatler geçiyordu, o gelmiyordu.. kabul etmek istemediğım gerçek karşımdaydı işte. sorgular başladı kendi kendime. yine acele etmiştim. bu kadar çabuk başlamasıydı belki de sonunu bu kadar çabul getiren. giderken susamazdım ben. illa ki son bi sözü hak ettiğini düşünürdüm her ilişkinin. bi ben mi hak etmiyorum o zaman amk iki çift güzel sözle bir vedayı?
böyle bitti işte. anlamadan, aldatıldım mı diye paranoya yaparak..