Evin komutanı (hatun) izliyor.
Kulaklığı takıp da notebook veya tablet de film izlemek, sözlüğe takılmak gibi durumlar olsa da gözümüz istemeden kayıyor.
ister istemez burada (bu vb yarışmalarda olan) insanların haline bakıp acıyorum ve kızıyorum.
Tabi ki en çok hatuna kızıyorum.
Diğer odaya bir TV alıp sinema ses sistemini oraya taşımaya kalktım başımın etini yedi.
Ben senin seyrettiklerine bir şey diyor muyum diyor.
Tamam, ben bunu seyretmek istemiyorum diyorum, ama ben seyrediyorum diyor.
Madde 1. Hatun haklı.
Madde 2. Hatun haksız olunca 1. Madde uygulanır.
Buna evlilik denir.
Hiç izlemedim ama uzun zaman önce değişik bi karakter ilgimi çekmişti, o kişinin survivor yarışmacısı olduğunu öğrenince YouTube’da eski videolarını izledim.
Sadece o adama özel bi kaç saatimi ayırdım yani, değişik, incelenmesi gereken bi kişi o.
Arada bakıyoruz ev halkının isteğiyle. Bakmayisim elit olduğum için değildir. Baktigim zaman ise ne güzel deniz , şu ağaçlarım altında ne güzel piknik yapılır demekten kendimi alamıyorum. Köylülük bu olsa gerek.
izlemiyorum;
iq seviyem yerinde duruyor,
izlemediğim için hiçbir şey kaybetmedim.
Bir de şu panorama yok mu;
Hani bir akşam önce milletin izlediği şeyi ertesi gün sanki anlamamışlar gibi tekrar millete anlatan yorumculara sahip olan..
Güzel vakit geçirmek için onca yol varken sayılı vakti bu programlarlarla öldürmek de ne bileyim..
Hayret edilesi..
Lan her sene aynı şey.
Olaylar, oyunlar, tepkiler aynı.
Tek değişen isimler..
Vay efendim yüz yıldır futbol da aynıymış.
Kavga edecek kadar futbol holiganı da mal diyorum.
Futbolda en azından takımların kurumsal bir kimliği ve taraftarla aidiyet bağı vardır diyorum.
Hebele hübele diyorlar.
Gönüllü takımının yılmaz takipçisi bir yıkık mısın, yoksa ünlülerin takipçisi bir cahil aristokrat mısın?