Çünkü insanlar mutsuzluklarını yazar mutluluklarını yaşar.
insan mutluyum dediği anda aslında mutluluğu yaşanmış, geçip gitmiştir artık.
Mutluyum dediğimiz an; Birbirine Çok karıştırılan Tatmin hissi düzeyinde bir olguya veya şeylere bağlı bir duygu ise şayet, başka bir arzu nesnesi bulana kadar geçen süre zarfındaki boşluk içinde, -doyma noktasındaki nesnesizliğe bağlı- kişi paradoksal bir şekilde yine mutsuzdur aslında.
Çünkü boşluk rahatsız edicidir. Bize eksik ve tamamlanmamış olduğumuzu hatırlattığından zihnimiz içgüdüsel olarak tüm boşlukları doldurmak ve tüm gedikleri kapatmak ile programlanmıştır.
Nesnesizlik durumu insanı şeylerin öznesi olma konumundan alıkoyar ki; bu tedirgin edici durum zihnin çevreyle alışageldiği yöntemlerin dışında, bilmediği bambaşka bir fonksiyonel ilişki gerektirir.
Bu bağlamda Mutluluk bir yanılsama, mutsuzluk bir alışkanlıktır fikrimce.
katılmadığım durum. mutlu insan, mutluluğunu burada da paylaşabilir. ama belki şu olabilir; mutsuz insan daha çok, mutlu insan daha az yazabilir. hani mutluluğu o kadar yaşıyor ki, buraya girmeye vakit bulamıyor hesabı.
mutluluk, anlık bir değerdir. sürdürülebilir değildir. sizin karıştırdığınız şey huzurdur. huzurun ise sürekliliği mümkündür. soruna gelirsek peki neden sözlükte yok böyle bir durum dersen kimse yaşadığı güzel şeyleri burada paylaşmıyor da ondan. ancak yalnız ve mahsun, kırgın, kötü olduğunda paylaşacak bir insan ararsın.