acıların hanımı, evinin yufka yürekli kadınıdır. hep mikrodalga fırına özenmiştir, arkadaşları 'baaak biz 15. dakika da hazırlıyoruz nabeeer?' derken o davul fırınıyla saatlerce yemeğinin pişmesini bekler. bir alarmı da yoktur fırının bitince haber verecek, o yüzden 10 dakika da bir de bakar yanmasın diye yemeğine. yazık yahu, bunların kocaları gırtlağına yemekten bir mikrodalgayı çok görüyor bu güzel kadınlara, çok üzücü çok.
her nedense davul fırınla, kuzine sobayla ilişkilendirilen hanımdır. ulan hayatınızda hiç mi mutfağa girmediniz ya da yemek yediğiniz tek yer öğrenci evi midir bilemiyorum ama mikrodalga fırın dediğiniz şey o kadar da teknolojik bir zımbırtı falan değildir. hatta abd'de bizim kuzine sobada patates pişirdiğimiz yıllarda ortaya çıkmış, türkiye'ye de nerden baksan 20 sene önce gelmiş bir üründür. artık zaman ayarlı, alttan üstten sağdan soldan pişiren, piştiğini haber veren normal fırınlar kullanılıyor bacım...
üstelik mikrodalga fırınla öyle yemek, pasta, hamurişi falan yapılmaz. ya hazır dondurulmuş gıdayı pişirirsin ya da balık, biftek vs. gibi tek parça et ürünlerini pişirip yersin. ha ev hanımı olup tüm gün evde zaman geçiren, bir de üstüne mikrodalgada hazır yemek pişiren ev hanımı varsa ortalıkta, eşine çoluğuna çocuğuna akıl sağlığı diliyorum...
"ah ah bi alsamda neler yapıcam evdekilere." deyipte kocasına duygu sömürüsü yapıp aldırdıktan sonra yılda iki kez kullanan sahışlardır. turşusunu kurup kenara koyar.