umudu kaybetmemektir.
o umuda bel baglayip hayaller dunyasinda yasamaktir.
o hic gerceklesmeyecek gelis gununu dort gozle, delicesine beklemektir.
ya da gercekleri cok iyi biliyor olmaya ragmen, durumu kabullenememektir.
hatta hayati mahvetmektir.
hiç bir beklenti içinde olmadan, içindeki o özleme, bekleme acısını da, içselleştirmene, çalmayan her telefonda, aramayan o olacaktır bunu bilmene rağmen can sıkıcı ama yine insana dair insanca bir duygu.
"ve kaybetmek daha zor hiç bulamamaktan." demiş cemal süreyya. *
her sabah fonda "bu sabah bir umut var icimde belki geri gelirsin diye... "sarkiyla uyanmak telefon her çaldiğinda "heh ariyo cok şükür"diye düşünmek,"gelen kutunuzda bir yeni ileti"yi gördüğünüzde umutlanmak... yani hep bi bekleyiş hep bi umut...
sonra farketmek beklerken hayati iskaladiğinizi,ve anlamak"umut kötülerin en kötüsüdür
çünkü işkenceyi uzatir"sözünün anlamini. gelmeyecektir,gelemeyecektir... ve malesef ola ki birgün geldiğinde artik hersey için çok geç olmuş olacaktir.*
kabul edilmiş mazoşistliktir... acının doruklarına ulaşıp sessiz çiğlık atmaktır... kimse farketmesin diye beklediğinizi başkaları ile sevişmektir...
elbet gelecek diye "o" gittiği yöne ağlayan gözlerle bakmaktır... ve belki görmez geçip gider diye gözyaşını silmemektir, kırpmamaktır kirpikleri...
boş bir hayal olsada büyütmektir içinizde gelişini, gidişinin acısını hafifletmektir...
kandırmaktır bir nevi kendi kendinizi...
"o" gelmeyecek olsada bir gün çıkıp gelecekmiş gibi sizi bırakıp gittiği yerde ömür bitirmektir...
"o" gelmeyecek, siz "o"nu beklerken sizi bekleyenlerin umutlarını yok edeceksiniz... ve ne siz ne de sizi bekleyenler mutlu olacak "o"nun yüzünden ama siz bunu bildiğiniz halde ne kendinizi ne de "o"nu suçlayabileceksiniz...
siz "o"nu bekledikçe tüm duygularınızı yitirip "o"ndan sonrakilere içi boş bir kukla bırakacaksınız...
umudu kaybetmemek ya da hayata tutunmak adına insana katkıları olduğu sürece sorun olmayan eylemdir. hedefsiz kalmaktan daha iyidir belki de imkansız bir hedef koymak.
(#2586349) ardından;
istemem artık gelmeni
yokluğunda buldum seni
bırak vehmimde gölgeni
gelme artık neye yarar. *
bi halta yaramaz zaten. bi vakit gelir kafaya dank eder. böylelikle ikinci kıta yazılmış olur.
hayat yolunda vitesi boşa atip gitmektir bence hiç gelmeyecek birisini beklemek. tamam imamla giden geri dönmez bunu elbette biliyoruz ama bazi vakitler kişiler imamla gitmeden de gidiyor hayatta. bir yerlerde yasiyor haberimiz olmadan ve belki gelir diye ümit bagliyoruz - sacma da olsa- kostantin simonov'un stalingrad cephesinde yazdiği mektup bile yazilmiyor.
sacma da olsa bekliyoruz ama niçin?
sözlerin tutulmadiği ve dünya dönüyor dostlar ben sözümden dönmüşüm cok mu egemenliği ile gecirilen ve hayat düsturu oldugu bir cagdayiz.
sabalak sabalak özlemek bence aptalliktir. cünkü maziyi özleyen kişi - ki her insan özler onu- onun geri gelmeyeceğini bilir.
bir salincaktir bu ulasilmamasi gereken hayaldir.
niye kendimizi gereginden fazla üzeriz?
belki de aci cekmeyi sevdiğimiz ve mazosist oldugumuzdan dolayi.
ammavelakin disarda bilinmezlikler ve esrarla dolu bir dünya var hala.
oturup hiç gelemeyecek ve gelmesi imkan dahilinde en ufak sans yüzdesi bile olan kişi ve kişileri özlemek için bol bol vaktin olacağin ihtiyarliğin var daha...
sözün özü hayatı ıskalama luksun yok senin arkadas....
ı called him a nickname. ı buried him to deep of my heart. first ı accused my stupidity. ı stayed with my troubles alone and ı loved secretly. why wasn't it known? ı whispered his name that got wet from my eyes full of fear. that day and today his name became ordinary like his absence in my heart.
"my blue sky" ı cried. ı tried to forget him the times of ı achieved. ı didnt mind to remember again. ı continued to miss even ı stayed with my fears alone.. ı am sorry for him only he made me upset.
ı am bored of repeating posible mistakes and ı cant breathe to live again the same things. FEAR...
---OOOOOOOOO------
MAVi GÖKYÜZÜM
O'na takma bir isim taktım., yüreğimin derinliklerine gömdüm. önce sevgimi sonra aptallığımı suçladım. dertlerimle baş başa kalıp gizli gizli sevdim. nedendir bilinmez korku dolu gözlerimden süzülen yaşlarla ıslandı, fısıldadığım ismi. o gün bugünde adı da yokluğu gibi sıradan bir isim oldu yüreğimde.
"mavi gökyüzüm" dedim haykırarak. o'nu unutmaya çalıştım. başardığımı sandığım tüm zamanlarda aklıma gelmesine aldırmadım. korkularımla tek başıma kaldığım günlerde bşile özlemeye devam ettim.
o'nun adına bir tek beni üzdüğü için üzgünüm. tekrarı mümkün olan hatalardan ve tekrar aynı şeyleri yaşarım diye nefes alamamaktan öylesine bıktım ki. KORKU...
insanın kendi kendine attığı en büyük kazıktır belki de...
akıl başı terk eder. hayat yavaşlar, anlamsızlaşır. insan kendini kandırmaya çalışır "gitti o ! geri gelmeyecek !" diye. olmaz, olamaz. inanmak zor ama gerçekler acı...
yine de bir "belki" tınlar göğsünüzdeki tapınakların duvarlarında. ve günler, haftalar, aylar pencere kenarında heba olur; hiç gelmeyecek birini bekleyerek.