Hititler, Mısırlılar kadar " medyatik " olamadıklarından olsa gerek, bugüne kadar hakkettiği ilgiyi görememiş bir medeniyettir. Zira gerek hiyeroglif yazısı olsun, gerek hukuk kuralları, dini inançları ve savaş teknikleri olsun, mısırlılardan aşağı kalmayacak derecede gelişmişlerdir. Örneğin, Hititler, 10-15 tona varacak ağırlıktaki taşları kaldırıp, taşıyabiliyor, bunları yontarak şekil verebiliyor ve gayet estetik açıdan hoş görünen binalar yapabiliyorlardı. Hattuşa, gerek binalarıyla olsun gerekse dönemin şartları düşünüldüğünde gelişmiş kanalizasyon sistemiyle olsun dönemin en medeni yerlerinden biriydi.
Hititlerin, Anadolu'ya nereden geldiği ise tam olarak bilinememekle beraber, bazıları boğazlar üzerinden kuzeybatıdan, bazıları ise kafkaslar üzerinden kuzeydoğudan geldiklerine inanmaktadır. Benim şahsi fikrim, hint-avrupa kavimlerinin yoğun bulunduğu yer olan, hazar denizinin kuzeybatısı ile, karadenizin kuzeydoğusu arasında sıkışıp kalmış olan stepli bölgenin, hint-avrupa kavimlerinin yoğun yaşadığı yer olduğu göz önüne alınırsa, kafkaslar üzerinden geldikleridir.
Hititleri özel yapan bir diğer özellikleri ise, bugüne kadar bilinen ilk hint-avrupa dilini konuşuyor olmalarıdır. Dillerinde de zaten bugünkü ingilizceye de benzer sözcükler taşımaktadırlar. Çözülen ilk hititçe cümle " Önce ekmek yiyeceksin ardından su içeceksin " anlamına gelen cümle olup, cümlede geçen su sözcüğünün hititçe karşılığı " vatar ". Çarpıcı bir kaç kelime örneği de şöyledir:
Vatar=water=su
Newa=New=Yeni
Nas=Nos(otros)ispanyolca=biz
bunun dışında her ne kadar hint-avrupa dilleriyle alakası olmasa da
"walla" adlı kelimenin hititçede "and içmek, tapmak, yüceltmek" anlamına gelmesi dikkat çekicidir.
Hititler, işlerini diplomasiyle halledemedikleri durumlarda, savaş konusunda da oldukça başarılı bir toplumdular. Tevrat'a göre, Hititlerin savaş arabalarının çıkardığı seslerden ötürü bugünkü Suriye civarında yaşayan halk korkudan titrerdi. Savaş konusunda ne kadar yetenekli oldukları, Kadeş savaşında da ortaya çıkmıştır. Mısır hiyerogliflerindeki yanlış anlatımlar yüzünden her ne kadar savaşı Hititlerin kaybettiği zannedilse de, aslında mısırlıları hititlerin elinden, tarihteki bir çok savaşta olduğu gibi, hitit ordularındaki askerlerin, ganimetler uğruna savaş disiplininden ödün vermeleri kurtarmıştır.
Dini açıdan da oldukça ilginç bir toplumdu hititler. Fethettikleri her halkın tanrılarını kendilerine adapte ediyorlar ve dinlerine sürekli tanrı ekliyorlardı, bu yüzden de 1000 tanrılı halk olarak bilinmektedirler. Hititleri belki de tarihteki diğer uygarlıklardan en farklı yapan yönleri, etrafındaki uygarlıkların kültürlerini benimsemeleri ve herbirinden birşeyler almalarıydı zaten. Hitit dini hakkında fazla bir bilgim yok ancak şu hikaye hep hoşuma gitmiştir:
Hitit kralı Murşili'nin fazla yaşayamacağı sanılıyordu çünkü çok sıklıkla hasta oluyordu. Murşili bir tablette şöyle der: " Ben küçük bir çocukken, tanrıça iştar, düşünde babama şöyle demiş. Murşilinin ömrü az yakında ölecek, onu benim hizmetime ver, böylece yaşar."
Ve gerçekten de Murşili yaşamış ve Hititlerin en ünlü krallarından biri olmayı başarmıştır. Benim dini, inancıma en büyük darbeyi vuran ilk salvo işte bu olaydı. Asla var olmamış iştar bunu gerçekleştirdiyse bizim şimdi inandığımız dinler neyin nesiydi ? iştar var mı ? Yoksa bu olay nasıl oldu ? vs. gibi düşünerek dini sorgulamaya başlamıştım. Belki de saçma bir düşünceydi ama bilemiyorum.
Bunun dışında bazı kaynaklarda, Kuzeyde yaşayan Kaşgaların, Hititlerin en amansız düşmanı olduğu belirtilmektedir. Çok barbar olarak nitelendirilen bu toplum, Hattuşa'yı bile dümdüz edebilecek bir güce sahiptir. Bazı kötü niyetli olmaları muhtemel kimseler, bunların türklerin ilk atası olduğundan dem vuruyor. Dayanak olarak ise, orta asya toplumlarında olduğu gibi atlı olarak savaşmalarını gösteriyorlar. Ancak, bu tutarsız bir yaklaşımdır, zira Kaşgaların ardında bıraktıkları izler pek azdır. Ne bir tablet, ne de üç beş üzengi dışında başka bir alet. Dolayısıyla, Kaşgaların kim olduklarını ve Anadolunun yerlisi mi yoksa göç edecen bir toplum mu olduklarını bilmemekteyiz.
yasaları ensest, akraba evliliği vb bi ton iğrenç hadiseye izin vermiş yeryüzüne gelmiş en ahlaksız halklardan biri. hint kökenli oldukları düşünüldüğü gibi kızılderililerin ataları olduğuda söyleniyor. kızılderililer türktür iddiası da belki de bunlardan geliyordur.
ayrıca bulunan iskeletlerinden son derece kısa oldukları gözlemleniyor.
üniversite birinci sınıfta nefret etmeye başladığım devlettir. bu kadar yeniliği neden yaptılar acaba. sanki elektiriği icat ettiler. tarihteki en havalı devletlerdendir.
hattilerin kalıntıları üzerine kurulan, zamanında anadolu'nun çoğuna hakim olan, güzel de bir filmi çekilen devlet. ilginç ve gizemlidir hititler. mö 5000'lerde falan insan olmadığından pek, yer kabuğu da yeni yeni soğuduğundan yağmurludur her yer. *
Tolga Örnekin yönettiği doküdrama önemli bir çalışma. *
Alıntı:http://www.milliyet.com.t...08.2010/85758/default.htm
Filmin görsel efektleri ne yazık ki bir dünya yapımı düzeyinde değil ama bir belgesel izlerken yadırganmayacak kadar başarılı. Tarih derslerinden Yazılıkaya, Boğazköy, güneş kursu, Kadeş Antlaşması vb. birkaç isim ve cisimle aklımızda kalan Hitit uygarlığı görkemli kentleri ve tapınakları, cenaze törenleri ve meydan savaşlarıyla artık gözlerimizin önünde canlanabilir. Anadolunun tam kalbinde kurulan ve Mezopotamyadan Mısıra dek uzanan güçlü bir devlete dönüşen üç bin yılı aşkın Hitit uygarlığı, arkeolojik ve tarihi belgesel alanında deneyimli genç yönetmen Tolga Örnek tarafından beyazperdeye aktarıldı. Fragmanı "Akrep Kral" benzeri bir fantastik-tarihi yapım izlenimi bıraksa da aslında belgesel yanı ağır basan bir dramatik-belgesel "Hititler". Hitit tarihini kuruluşundan yıkılışına oldukça ayrıntılı bir biçimde, tamamen Hitit kaynaklarına ve uzman görüşlerine dayanarak anlatıyor. Örnek, günümüze dek ayakta kalan yapıtları pek az olan Hitit uygarlığının görkemini yansıtabilmek için onu adeta bir efsane gibi görüntülemeyi tercih etmiş. Dramatik sahnelere ağırlık verilmesi bu yüzden.
hititler'i başlı başına anlamak, bilmek bir öğrencinin akedemik kariyerinin belli bir bölümünü işgal eder. meraklısına, tolga örnek'in hititler belgeselini izlemesi şiddetle tavsiye edilir.
şuppiluliuma'nın adını söylemek ve yazmak apayrı bir dertti.
mö 2000'li yıllarda anadolu'yu bir türk yurdu haline getiren turani halk...
türklüğün en az 7000 yıldan beri otokton ahali halinde yerleşerek kendine yurt edindiği anadolu'da yapılan araştırmalar, bugün mö 4000'lere çıkarılan anadolu'nun medeniyet kıdemini, her an birkaç asır daha geriye götürmektedir.
anadolu medeniyetleri tarihçilerinden felix sartinaux'un ve garstang'ın dedikleri gibi "ihtiva ettiği eski medeniyet eserlerinin arkeolojik tetkikatı yönünden henüz el sürülmemiş halde olan" anadolu'da araştırmalar devam ettikçe, ilk göçlere denk gelen zamanlardan beri buraya gelişmiş bir medeniyet getirilmiş olduğunun meydana çıkaralacağına inanmak doru olur.
anadolu medeniyeti'nin, mezapotamya veya mısır medeniyetleri kadar eski olmadığı iddiaları doğru değildir.
çünkü söylediğimiz gibi mezopotamya ile anadolu'yu işgal eden insanlar aynı ırktan ve aynı kökendendir.
bu bakımdan geldikleri yerlerden aynı medeniyeti getirmiş olmaları tabii görülmelidir. boğazköy kazısı derin tabakalarına doğru indikçe elde edilen eserler ve karkamış eserleri bu hakikatı doğrulamaya hizmet edebilecek delillerdir.
anadolu'daki eti medeniyetinin azameti gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır.
gerek eti birliğine dahil hükümetlere, gerek yabancı komşu devletler ilkelerine uzanan yolları, muhteşem mabetleri, heykelleri, mısır'ınkilerden çok daha iyi sfenksleri ile boğazköy'ün toprak örtüleri altından bugünkü insanlığın şaşkın gözleri önüne açılan eti medeniyeti canlılık ve fikir yüksekliği noktalarından harkulade bir gelişmenin şahididir.
küçük asya ahalisi, hittite ve benzeri isimlerle tanıttırılmış türklerdir.
bunlar tarihten önce orta asya yaylasından batıya gerçekleşen göçlerle buraya gelmişlerdir. ve mezopotamya'nın ilk otokton ahalisi olan sümerlerle ve iran'ın batısında yerleşen elamlarla akrabadırlar.
etilerin esas dilleri de elamca ve sümerce gibi ural-altay dil ailesine mensup dillerdendir. sami dilleri veya hint avrupa dillerinden değildir.
anadolu'nun ilk oturanları olan etiler, milattan evvel en aşağı üçüncü binden itibaren medeniyet dairesinde ilerlemiştir. büyük ticaret sahibi olmuşlardır. at kullanmışlar, demircilik ve sair sanatlarda ilerlemişlerdir.
lisanları ile, din şekilleri ile, genel gelişmeye yardım etmişlerdir.
etilerin anadolu'ya yerleştikleri devir, sümerler'in mezopotamya'ya yerleşme devrinden sonra değildir. bunlar orta asya yaylasından batıya göç eden kitlelerin öncüleridir.
maraş'ta bulunann eti kadının heykelinin serpuşu, türkmen kadınlarının serpuşuna benzemektedir. bu biçim serpuş bugün hala kullanılmaktadır. aynı serpuşun bazı etrüsk abidelerinde de bulunması dikkate layıktır.
etilere ait abideler arasında bir kumandan kadın heykeli de bulunmuştur...
hititler'in türklüğü'nün kanıtlanması, türk tarih tezi'nin en önemli iddialarından biridir.
hititler'in türk olduğunun ispatı ile birlikte anadolu'nun manevi ve tarihsel tapusu alınmıştır...
bes bin yil sonra turk yapilan kavim , oldu canim .
lan neyin kafasini yasiyorsunuz anlamis degilim. kullandiklari dil sonradan eklemeliymis tee allahim.teze bak eklemeli cikarmali dil.
akıbeti bilinen bir anadolu medeniyetidir. herşeyden önce ismi çivi yazısında ht şeklinde geçer, martin luther eski ahit i almancaya çevirirken het kavmi diye çevirmiş, oradan fransızca ya çevirince transkripsiyonda hittit şeklini alarak günümüze gelmiştir.
hitit devletinin nasıl yıkıldığını bilmek için iö 13.yy da gerçekleşen deniz kavimleri göçü ve demir çağı başlangıcı denen dönemi gözden geçirmek gerekir. aynı tarihlerde aramiler ortadoğuya göçerken marmara üzerinden keltler-ki biz bunlara thraklar diyoruz-, ege denizi üzerinden geç minos ve akhalar anadoluya göçmüş ve geçmiş dönemde yaşanan salgınlarla bu istilalar birleşince iaşe güçlüğü-yağmalar-saldırılar sonucu son hitit kralı ii. şuppiluliuma ugarit ten bir gemi istemiştir. burada hitit devleti sona eriyor, o gemi ya gelmedi, ya da kral o gemiye binemedi, her iki sonuç da aynı kapıya çıkıyor. demek ki bu devlet yaklaşık yarım binyıl* yaşamış.
bundan sonra ise geç hitit prensliklerini görüyoruz.
bu prenslikler de iö ilk binyılın başlarında urartular ve frigler ile birlik halinde yeni assur a karşı savaşmış ve iii. salamanser-iii.tiglat pileser dönemlerinde pasifize edilmişlerdir.
peki hititler türk müydü? bunu destekleyecek yeterlikte kanıt yok, şahsi kanaatim de olmadıkları yönünde, kaldı ki hititler hiçbir zaman anadolu da çoğunluk değildiler. anadolu da zaten hatti/luwi kültürü hititlerden önce de yaşamaktaydı. dolayısıyla hititlere ne olduğunu da buradan çıkarabilirsiniz. anadolu nun batısında zaten hitit etkisi laftan ibaretti, kuzeyde kaska ve palalar güneyde de hurriler yaşıyordu. hititler yaygın olarak issuria(toroslar) ve iç anadolu civarı yaşıyordu, zamanla buralar friglerin eline geçti.
10 sene önce sinemalarda gösterilen bir belgesel. tabii ki de hititler'i anlatıyor. gayet etkileyici bir üslup ve mizansen ile tabii ki. 10 sene sonra tekrar izledim, internetten bulmak epey zor oldu açıkçası.