çok zordur. aşağısı uçurum keskin bir kılıcın üstünde yürümek gibidir. duygularını açıklamak istersin ama o duygular o kadar ağır ve fazladır ki altında kalırsın. başkalarına da anlatamazsın ki ancak yaşayan bilir.
ben boş bir duvara anlatırdım ki hala anlatıyorum. bazı suserler bana deli diyecek belki ama içimde kalsa kahrımdan ölürdüm.
allah kimseyi bu duruma düşürmesin düşeni de hayırlısı ile çıkarsın.
Iste o benimdir icime ata ata sistim doldum amk. Ara sira ne yazik ki duygu patlamalari yasiyorum bazen de hissiyat kaybi yasatiyor bana bu duygularim.
Bence yalnızlıktan korkuyordur.neden içime atayım ki. Sorunu konuşarak çözümlemek varken içe atmak sanıyorumki kişinin kendine verdiği zarardan başka bir şey değil.
kaybetmeye, depresyona, sosyofobiye ve belki de panik atağa kapılarını açan insandır. ne kadar geç açılmaya başlarsa, kabak çiçeği gibi açılma anı patlama şiddeti o kadar fazla olacaktır. zira çok sessiz insanların makineli tüfeklere dönüştüğü anları gördüm, acı işte, atsana tek tek.
hayatında hiç kimseye güvenemeyen kişidir aslında. güvenip, konuşup pişman olmak yerine içine atmayı tercih eder. hayal kırıklıkları ile döşeli bir yoldan geçmiştir.
belirli bir zaman sonra güvenip anlatacak kişi bulsa bile üşenir anlatmaya. bir çaresi olmadığını düşünmektedir. anlatmak yerine yaşamayı tercih edendir.
ince hastalığa yakalanma riski olan kişidir. ayrıca etrafına neşe saçar. hissettiklerini söylemenin yerini, zamanını ayarlama konusunda kararsızdır.zor bir durum.yazık la kimin çocuğuysa
hissettiklerini dışarıyla paylaşmayan adamdır çünkü, ne zaman paylaşsa karşılığında artniyetli kişiler tarafından sömürülmüştür, dedikodusu yapılmıştır ve üstüne üstlük çare olmamış bir boka değmemiştir bunlar, o da bu yolu seçer. ancak patlama anı gelince hepsini biranda kusar. ama bunun suçlusu o değil onu bu hale getiren "insan çocukları"dır. "senin anlattıklarına inanmıyorum" diyenler özgürdürler, illa referans ver diyenler varsa referans olarak size "h.s.y.a." ı sunuyorum.