bugün

bir yakınınızı kaybettiğiniz an...
Çok Sevdiğiniz bi insanı kaybettiğiniz zaman.
(bkz: sarhosluk)*
olum soguklugunun hissedildigi anlar basta gelmekle beraber. cok istenen ve elde edilen buyuk basarinin ardindan beklentinin bosa cikmasi durumunda da hissedilir.
siz saçınız başınız ,veremediğiniz kilolarınız ile uğraşır ve mutsuz olurken hiç iyileşme ihtimali olmayan bir hastayla göz göze geldiğiniz an.
genelde sizin için anlamı olan bir şeyleri yitirdiğiniz anlardır. belirli bir süre kendinizce anlamsız yaşarsınız ....lakin illaki bir gün gözünüz bardağın dolu yanınıda görecektir. * hayat siz ona bir anlam yükledikçe anlamlıdır.....
genelde yaşanılan acılardan sonra hissedilen anlardır.. kimi zaman hayranlıklarla kendini hissettirir.. buyurun..

http://micro.magnet.fsu.e...csu/powersof10/index.html
etrafınızda herşey ters giderken, sevgilinizle aranız kötüyken arkadaşlarınız size trip atıyorken, ailenizle ilgili sorulara kafanızda cevap bulamıyorken birden gelen ölüm haberiyle içinize oturan ne olduğunu o an anlayamayıp normalmiş gibi tepki verdiğiniz ama oturup düşününce aslında hayatın asıl gerçeği olduğunu anladığınız an herşeyin boş olduğunu anladığınız andır.
insanın içini karartsa da yaşamda sahip olduklarımız ve yapabildiklerimize şükredebilmemiz için her insan özellikle -doyumsuz gençliğin - oturup 2 dk da olsa ölümü düşünmesi gerekiyor bence.

yarın ölücekmiş gibi bugünü hiç ölmeyecekmiş gibi yarını yaşamamız gereken bir dünyadayız.
sevdiğinizi söylemek için yarın çok geç olmasın!!
yıllarca inşa edip, tınaklarınızla gıdım gıdım ilerlediğiniz, kafa patlattığınız bazı gerçeklerin 10 dakikada yok olması.
(bkz: her sey) *
her şeyin bir sonunun olduğu akla geldiği an.
her insanın hayatındaki değerlere göre değişen bir durumdur.
bazen ölümle göz göze gelen bir insanın yaşadığı, bazen terk edilen bir sevgilinin, bazen çok sevdiklerinin vefatını gören insanın, bazen de hiç yok yere gece yatarken ( belki de insanın fıtratından gelen ruh haliyle ) bir filozof edasıyla düşüncelere dalip elindekilerin, elde edemediklerinin muhasebesini yapıp, yaşadığı dünyada farketmese de birçok şeyin boş olduğunu düşünen insanın düşünceleridir..
üniversitedesinizdir,gençlik çoşkusu herşey toz pembe .. arkadaşlarla bir yerlere gitme kararı alınır araba kiralanır eğlence o biçim .. ve dönüşte hayatınızı değiştiren kaza olur .. uyandığınızda yürüyemiyosunuzdur,ve daha 19 yaşınızdasınızdır gençlik dumanı başınızda tütüyordur .. işte o an hayatın içini hiç birşeyle dolduramiyacağınızı anlarsınız artık hayat çok boştur..her şey boştur...
sabah trafiğinde stres yapıp abuk sabuk şeyleri dert ederken zincirlikuyu mezarlığının kapısında ''her canlı ölümü tadacaktır'' yazısını görmektir.
arka sokağınızda oturan, kimsesiz yaşlı teyzenin sessiz sedasız ölümüdür bu hissiyatı en keskin kılan.
bir gününüzün mutlu geçip üç gününüzün mutsuz geçtiğini anladığınız ve en çok da emeğinizin bir hiç için olduğunu kavradığınız andır. bunu kafaya takıp hayat ne garip moduna girmeyin bırakın dağınık kalsın siz ki ertesi sabah bir çukura düşüp beyin kanamasından ölebilirsiniz.
Ölümü anladıgınız zaman oluyor genelde bu.
yaş kemale erdiğinde kendinizle hesaplaştığınız anlardır **
çok arzulanan bir seyi elde ettikten sora degerini bilemeyip kaybettigimiz ve sonrasında pişmanlıkla beraber arzulanan şeyin dışında herşeyin sıkıcı geldiği an.
yön değiştirip yeni keşifler yapmamız gereken anlardır.
(bkz: her şeyin boş olduğunun anlaşıldığı anlar)
annenin ölmesinin ardından cenaze işleri biter. eve gelip oturursun. hiç bir şeyin değeri yoktur artık. her şey anlamsızdır..
(bkz: her an)
herşeyin sıfırlandığı an.
ilkokul arkadaşının sizden zengin olduğunu gördüğünüz an.