her şeyi biliyor görünümlü hiçbir şey bilmeyenler

entry5 galeri0
    ?.
  1. "kadınına mı gidiyorsun kırbacını hazırla, ehe ehe" diyerek pis pis sırıttı, ömründe bir tane bile kitap okumadığını bildiğim çocuk. sevdiğim bir arkadaşımın arkadaşı sıfatıyla oturuyordu masada. bu cümleyi ben "hocu benim gitmem lazım, sinemaya gideceğiz ahugözümle" dedikten sonra kurmuştu, aslında muhabbet sıkıcı olmaya başladığı için erken kalkmak amacıyla etmiştim bu lafı, oturdum tekrar, "ne demek o" dedim bilmemezlikten gelerek, "abi niççeee'nin lafı, herif çok kafa her lafı ayar böyle" dedi, anlamsızca suratına baktım, "abi herif nefret ediyor kadınlardan yahu, çok süper" diye devam etti, "okuyayım bu herifi ben de o zaman, var mı tavsiye edeceğin bir kitabı" diye sordum. "abi ben kitaplarını okumadım ama laflarını biliyorum, bir arkadaş çok seviyor onu msn'e ileti olarak hep ondan sözler yazıyor" dedi. samimi tavrı hoşuma gitti. keşke hap bilgi kurbanlarının hepsi bu kadar samimi olabilselerdi.

    ***

    son yıllarda, özellikle internetin yaygınlaşması ile yeni bir bilgi çeşidi girmişti hayatımıza. buna hap bilgi diyorduk. çoğunluk derinlemesine hiç bir konuyu bilmemesine rağmen, her konu hakkında fikir sahibiydi. stanley kubrick çok baba bir yönetmen diyen fakat bir tane filmini bile izlememiş kişiler mi dersiniz, bir çok filozof adı bilip, o adamların aslında ne yazdığını aslında bilmeden, sadece bir kaç aforizmasını ezberleyen mi.

    herkes kafka'nın dönüşüm adlı uzun öyküsünü biliyordu, fakat bunu bilenlerden kaçı gerçekten okumuştu onu, o kitap "şimdi böyle bir adam var, bir sabah böcek olarak uyanıyor"'dan mı ibaretti. herkes orhan pamuk hakkında atıp tutuyordu, peki kaç kişi gerçekten "cevdet bey ve oğulları"'nı okumuştu, orhan veli'nin tek şiiri, "gemlikten sonra/ denizi göreceksin/ şaşırma"'mıydı, ya da oğuz atay sadece tutunamayanlar'ı mı yazmıştı. artık merak ettiğimiz bir yazarı, bir eseri sözlüklerde aratıp, hakkında yazılanları okuyup, okumuş kadar oluyorduk, ya da öyle sanıyorduk, halbuki sanat eserleri her bünye üzerinde farklı bir etki oluşturur, o eserden süzülen ve beynimize kazınan şeyler, bize özel olurdu.

    müzik bile nasibini almıştı, herkes pink floyd'a bayılıyordu, fakat biraz konuştuğunuzda, genelde bayılmaktan kasıtlarının bir torrent sitesinden "pink floyd all mp3" klasörünü indirmek ve tüm albümler içinden sadece "the wall"'u dinlemek olduğunu anlıyordunuz, zira çoğunlukla duyulan cümleler şu şekildeydi: "abi pink floyd süper ya, tüm albümleri var bende, we dont need no education abi, süperrr, erkin koray'da kızını okutmamış, education istememiş". peki herkes, pink floyd sevmek zorunda mıydı, tabi ki hayır, ama sevmediğin, hakkında fikir sahibi olmadığın bir şeyi, sırf saygı duyulduğu için seviyor gözükmek doğru muydu?

    msn'de konuşurken, karşı tarafın ilgilendiği şeyleri, hakkında fikir sahibi olmasa da, sözlüklerden aratıp "copy-paste"'leyen kişiler gördüm, sırf "cool" gözükmek adına, msn iletisine internet'ten aforizma aratıp yazan gördüm, ve de inanılmaz kültürlü gözüküp bir tane bile kitap okumamış onlarcasını gördüm ki çoğunun facebook sayfasında, myspace sayfasında yüzlerce yazar ismi, film ismi, yönetmen ismi sıralanmıştı ardı ardına.

    avrupa'nın sanat tartışmaları rönesans'a neden olmuşken, bizim ki sanıyorum sadece zirve'lerde kalıyordu.

    herkes entelektüel gözükmeye çalışıyor, hayatını anlamlı kılmaya değil, anlamlı göstermeye uğraşıyordu, onlar doğan görünümlü şahin gibiydiler, her şeyi biliyor görünümlü hiçbir şey bilmeyenler.

    ***

    "neyse hocu, kaçayım ben" dedim, "abi kırbacın yoksa vereyim ben, ehe ehe" diyerek esprisini sündürdü, hafifçe gülümsedim, "sado'nun 1000 günü" diye seslendi en son tüm patavatsızlığıyla ardımdan, erdemle kırbaçlamadan onu, uzaklaştım ortamdan.

    entelektüele/edit: "hocu, her zaman derim, tamam en sevdiğimiz yönetmen david lynch olabilir ama en çok izlediğimiz film süt kardeşler değil mi? o halde, rahat olmak lazım, kasmamak lazım, delirmemek lazım entelektüel gözükmek için... şimdi hep beraber; fes başıma, fes başıma"

    edit/edit/nereye/kadar/edit: "başlık taşınmıştır, başlık taşınmıştır, püskülü ben olayım..."
    19 ...
  2. ?.
  3. üretimi hiçe sayıp her olgudaki tüketimin hızlılığına zamanın çelişkilerine binaen
    (bkz: zaman paradoksu)
    1 ...
  4. ?.
  5. çok diyeceğim var böyle bir kişi için. sadece bir tane tanıdım ama yetti. tek diyeceğim olsun, çok şey bildiğini düşünmekten, düşündürmekten ilah kıvamına ulaş(tırıl)mıştır. bozacağım bir gün, o olacak.
    1 ...
  6. 1.
  7. çok konuşurlar ama boş konuşurlar yarım saat sonra katlanamaz bir hal alırlar ama her zaman pusuda bekleyip onu bozmanın yollarını aramak gereken kişilerdir.
    0 ...
  8. 2.
  9. bilen insan mütevazi olan insandır. öğrendikçe insan ne kadar az şey bildiğini görür ve asla bilmiş havasına girmez. bu havada olanlar hiç bir şey bilmeyenlerdir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük