garip bir duygudur. bıkkınlık, kırgınlık, küskünlük, öfke, boşvermişlik kaplayıverir her yanınızı. etrafınızda duvarlar örülmüştür ve zaman aktıkça nefes alamadığınızı düşünürsünüz. aldığınız her nefes gibi, her şey de tükenmiştir; ya da kişiye öyle geliyordur. hiçbir şey yapmak gelmez içinizden, sevilenler, sevenler daha bir yabancı gözükür gözünüze. boştur hayat...kaçıp gitmek, yeni başlangıçlara yelken açmak gelir içinizden. ona bile mecali yoktur çoğu zaman kişinin. arada sırada olur insana böyle haller; farkeder insan bu zor zamanlardan sonra yeşilin güzelliğini, havanın maviliğini ve içe çekilen her nefesin eşşizliğini. elbette geçer bir gün...
dayanmak zormus meger sonu belli oyunlara
reddetmeye gucun yoksa eger
oysa ki ozgurlugu secmek, baska vucutlar sevmek, bir sehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek
var aklimda
bir yagmur cok uzaklardan cagiriyor
"gelirsen severim" diyor
yagmur, yagmur, cok uzaklardan cagiriyor, "gelirsen severim" diyor
her maske bir sey soyler
nefretler, sevgiler
birak artik sevmiyorsan eger
insanın kendini kötü hissettiği anda etrafında bulunan herkes ve herşeye basit gözle baktığı andır. genelde 1-2 gün sürer sonra herşey normale döner genellikle hastayken veya bir veya bir çok kişiyle laf kavgasına girip kendini haksız oldugunuz halde haklı gördügünüz durumlarda hissedilir ancak herkes sizin haksız oldugunuzu ve sorunlu oldugunuzu düşünmektedir. bizimde bunu bilmemizde herkesten ve herşeyden bıkmamız demektir yahut yaşanılan yer ile ilgilidir veya çalışılan iş'de olabilir.
fakat nedense zamanin butun yaralara ilac oldugunu dusunurler ama birde cekene sorun . yelkovanlar ilermez akrep ise sabit durur. cunku hic bir suprizi yoktur. herseyin harikulede gozuktugu iyi ve kotunun net siniri olan dunyada hergun yeni seyler olur. cocuklugumuzda her insan safiyidir. kotu adamlar ve kadinlar sadece masallar da bulunurdu. her dogan gunu sabirsizlikla bekler ruyalarimiz ise masumdu. ama yasaya yasaya (ergenlikte bir kayip zamani hepimiz yasadik heryer kapkaranliktir hani) aslinda yasamin birbirini takip eden gece gunduz oldugunu farkederiz. gun dogar gun batar ... daha sonra hayatin acimasiz bir kavgadan ibaret oldugunu insanoglunun verilen fiyatin karsiliginda her halti yemeye muktedir oldugunu ögreniriz. idalistce bu carka karsi dövüsürüz...sonra mi yeniliriz tabiki ... ve en sonunda canavarlarin yiyecegi kendimizin anlamadigi ve anlamayacagi cocuklar peydahlariz... konustugumuzu zanneder konusmayiz... agladigimizi sanar aglayamayiz...sadece icimizde bir bosluk vardir...onu doldurmaya calisiriz...ama dolmadigini gorunce sasiriz...saskınlık gecmeden bu dunyadan arazi oluruz gider...en fazla kirkimiza kadar hatirlanir ve imi unutulmu bir mahzun tasimiz kalir...belki bitecekse varolan varolmak en buyuk sansizliktir. deniz kıyısında kumlara yazi yaziyoruz ama dalgalar alip goturuyor. kimseler bilmese bile deniz ve kumsal biliyor ya...dus kurmaktan vazgecmeyin ve insanlari her halti yiyecek mahlukatlar oldugunu kabul edin...bir bakarsiniz dusler hakikat olur. dusunup susmak icinize dert olursa feryat edin...icinize atmayin cunku bunun sonucu kendizi parcalamak olur ve kimse de arkanizdan bir damla gozyasi dokmeyecegi gercegini iyi kanıksayin. ne yapalim hayat bu...
sıkıntı , stres, günümüzün vazgeçilmezleri. beraberinde işsizlik,şehirlerin yoğun kalabalıklığı.hava kirliliği, insanların saygısızlığı, bencilliği. nereye baksak apartman yığınları, yeşil alanın kalmayışı vb... sebepler bizleri bu ruh haline sürükler.
insanların hiç görmediğiniz yönlerini görüp hayret edersiniz bu süreçte, yüzleri tek tek incelersiniz sonra durup tebessümlere verirsiniz kendinizi. hepsi de sanki yeni tanışıyormuşsunuzcasına uzaktır, size olanları anlayamazsınız, hayatın denklemi 3. sınıfta çözmeye çalıştığınız havuz problemlerindende zordur artık. Yaptığınız iyilikler, kat ettiğiniz yollar bu insanlar için midir? siz neden en enayi olmak zorundasınızdır ve siz neden herkesin yükünü omuzunuzda taşımaktasınızdır? Tüm bu sorulara cevap arayıp bulamadıktan sonra hayata geri dönersiniz ve artık yeni parazitlere açıksınızdır.
saç kestirme ya da boyamayla eş zamanlı an; etrafınızdaki insan ve nesnelerin batması, yok etme ve kırıp dökme isteğinin ayyuka çıkması, tahammül sınırınızın epey aşağılara çekilmesi, sabrın epey cimri kullanılması durumu.
kendine sürekli "farklı" olduğunu fısıldayan kişinin, bu sesi(ni) duyduğu anda ortaya çıkan durumdur. çağrıştırdığı tüm olumsuzluklara rağmen güzeldir ve hissedene kendi çapında keyif verir.
bir günde 4 sınava girip ertesi gün bir sınavının olduğunu bildiğinde hayattan ve her şeyden bıkmış oluyorsun, ayrıca bunun üstüne iş bulamamak da tabi ki de bir sebeptir...
izmirli mahir'i akıllara getiren ruh hali. Mahir aşırı derecede hayattan bunaldığı zamanlarda "herkesi s.keyim herşeyi s.keyim" şeklinde höykürmek suretiyle had safhada yaşadığı bunalımını bizlerle paylaşırdı.
ınsan hayatına gereklı gerekısız ne varsa doldurur ve ınsanların sureklı kendını uzmesıne ızın verırse muhtemelen ınasanın basına gelecek bır durumdur...
mutsuzlugun buharı bogar sızı...her sey karanlık her sey bos gelıverır bır anda gozunuze.kendınızden de bıkmak ıstemıyorsanız bu sıkıcı dunyada bırakın cevrenızdekıler kaybolsun o karanlıkta.
hayatın monotonluğundan hafif sıyrılıp, yaşamımıza uzaktan baktığımızda içine girdiğimiz ruh halidir. sevgilerin, aşkların, merhametin, iyiliğin yapmacık olduğunu düşünüp, her şeyin hep bir çıkar çarkı içinde döndüğünü gördüğünüzde her şeyi bırakıp gitmek gelir içinizden. yapamayacağınızı bilirsiniz, göze alamazsınız her şeyi bırakıp gitmeyi. arkanızda bıraktığınız yıllar gelir aklınıza, yeniden başlamak istersiniz: keşke ile başlayan cümleler kurarsınız ama acı vermeye başlar bunları düşünmek. önünüzdeki zamana bakarsınız; bazı şeyleri değiştirmeye gücünüzün olmadığını farkedince de çıkış kapınız kalmaz. zaman yavaşlar; yorgunluğunuz daha da artar. ama bilirsiniz insanoğlu unutkandır; yarın yeniden her şey olduğu gibi devam edecektir. hayatınızda böyle duraklar olmuştur; ama durakta kısa süre beklersiniz sonra tekrar yolunuza devam edersiniz. kimi zaman bulutların üstüne çıkarak, kimi zaman durakta bekleyerek bir ömürlük misafirliğinizi geçirirsiniz.
Can yücel'in dediği gibi: Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim.gittiğim olmadı hiç,Ama olsun... istemek de güzel.