aklın kontrolü altında tutulabilen kısmı zekanın faydalı bölümüdür. kontrolu dışına taşan kısmı ise kimilerinin savunduğu gibi gereksiz veya lüzumsuz değil düpedüz zararlı bölümüdür.
- neden mi?
zira şeytan için (ki insanın daima içinde olduğu söylenir) bu kontrol dışı kalmış zeka kırıntılarının; bir arı için bala öz olacak çiçek polenlerinden bir farkı yoktur.
- alır, özümser ve salgılayarak kendine göre balını, insanlara göre zehrini üretir.
bu bal, insan için vicdan ve mantığın ortak paydasını teşkil eden ve zekayı da kullanarak yaşamını idame ettirmesini sağlayan aklının vicdan ve nefs duvarlarını eriten bir panzehir, yani şeytanın en güçlü silahıdır.
günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız; şark kurnazları, üçkağıtçılar, düzenbazlar, dolapçılar, desiseciler, köşe dönücüler, lafım mecazdan anlaşıla; bilumum ibneler, deyyuslar, puştlar ve pezevenkler işte bu taifedendirler. akılları ile değil şeytani zekaları ile hareket ettiklerinden ve şeytanın doyumsuz ihtirasına esir düştüklerinden onun hegemonyasında, kendilerinden daha yüksek şeytani zekaya sahip, diğer bir deyişle daha ibne, daha deyyus, puşt ya da pezevenk biri çıkıp da onları al-aşağı edesiye kadar dünyevi hayatın her türlü zevkini yaşarlar.
ama elbet bunun bir de ahireti, hesap günü vardır. gönderilecekleri cehennemin kapısında üçgen vücutlu zebaniler vardır.
bunların bacağım kalınlığında boğumlu boğumlu pazuları, güçlü kolları vardır. amerikalı siyahileri bile kıskandıracak, anlatmakla bitmeyecek daha neleri-neleri vardır.