Anlatım, kurgu, karakter yaratımı, sürükleyicilik, akıcılık; hepsi şahaneydi. Doğrusu akıcı ve sürükleyici olacağını bekliyordum da bu kadar iyi bir kurgu beklemiyordum. Finali ise tam kitap bitti derken bir tokat daha atıyor insana. Emrah Serbes'in karakterine hayrandım zaten; artık yazarlığına da hayranım.
siyaset ve cinayetin kesiştiği noktalardan bahseden emrah serbes kitabı, 'texas sokaklarında kurşun yemeden nasıl dolaşılır'ı değil de ankara'da dikmen'e nasıl çıkılır onu anlatıyor, bizden şeyler çok içinde, okuyun.
Kitabın özü bence sağ gösterip sol vurmaktı. Betül'ün katiline kimse şaşırmadı ama kitabın bi farkı da olması gerekiyordu bunu da bernan'nın intiharını yazarak büyük bi atak yapmış güzel de olmuş. Kalemine sağlık gelecek vaadeden yazar.
samsun 216 içmeye başlamama sebep olan kitaptır. emrah serbes keşke dizinin çekilmesine müsade etmeseydide behzat ç. bizim karaterimiz olarak kalsaydı, yine de canı sağolsun emrah ağbinin.
bir arkadaş ortamında (yamulmuyorsam sene 2007 olmalı) bu kitabı elinde tutan bir arkadaş vardı, -nedir falan, derken, -daha yeni elime geçti, okumadım, dedi. okudum güzel bir kitap diyeydi işte bunlar olmayacaktı...
behzat ç. dizisini ikinci bölümünde tesadüfen denkledim, sonra üçüncü bölümünü izleyeyim lan güzelmiş diye düşünürken unuttum, sonra bir ekşi sözlük zirvesinde goygoy bu dizi etrafında dönerken kimse de yarısında bıraktım falan demedi, dizi bildiğin izleniyor, nedir mevzusu bir bakayım dedim. meğer benim ikinci bölümünü izleyip unuttuğum dizi oluyor kendileri.
oturdum birinci bölümden itibaren daha sonradan da tv'den tamamını izledim dizinin. kalkıp da dizi hakkında yazmanın manası yok, bitti gitti işte.
sonra bahsi geçen kitabı okumaya başladım, yazar her behzat ç. dedikçe benim gözümde amirim canlanıyor, her hayalet deyince yine öyle, boktan yani.
kitabı okurken farklı hayaller kuramıyorum, behzat ç.'yi kafamda başka kalıba sokamıyorum, misal kitapta fazla küfür etmez, ben cümle sonuna bir küfür koymalıydı diyorum.
harun'un patavatsız davranışları, lambur lumbur bir adam oluşunu, lan şurada bir pot kırsa da gülseydim davranışları kitapta yok.
yine açın önde gideni orası ayrı...
akbaba kitapta neredeyse hiç geçmiyor, ölmeye yakın insanların tahmini yaşam süreleri hususunda ve her cinayet mahaline ilk damlayan olmak dışında adı geçmiyor, hayır insan koca kitaba bir diziyi sığdıramaz orası ayrı ama garip de bir beklenti oluyor insanda.
netice itibariyle, dizisi, filmi yapılan kitapların önce kendilerini okumak daha hoş sanırım.
karakterlerin biraz fazla ama oldukça özgün olduğu, içerdiği diyalogların samimi bir havada geçtiği, yalın bir anlatımı olan emrah serbes kitabı. yazar felsefe yapmaya çalışmamış, anlatmak istediğini olduğu gibi dökmüş ortaya. bu da benim gibi uzun ve edebi cümlelerden bunalan kişilerin hoşuna gitti tabii.
--spoiler--
ben en baştan beri katilin ayşen olabileceğini düşünüyordum. kitap güzeldi çünkü,, sonu da beni şaşırtmalıydı ve bu bağlamda aklıma gelen ilk karakter, pek göz önünde bulunmayan bu kızdı.
--spoiler--
okuyun efenim, sıkılmazsınız. kasıntı ücmlelerin yer aldığı polisiye romanlardan değil.
of öyle gidiyo ki sanki elimde telsiz cevdet gibi dolanıyorum yanlarında. acayip akıcı kitap. karakterler diyaloglar hele sonlardaki o kovalamaca falan amanın okuyun...
"telafisi en güç şey, dikkatsizlik sonucu kırılan kalplerdir. iş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran da kırılan da piç gibi ortada kalır."
Epub indir isimli elektronik (bir nevi korsan) kitap dağıtımı yaptığım bir siteye sahip olmama rağmen gidip orijinalini aldığım. Parasını da sonuna kadar hak eden kitap.
diziyi izlemeyenler için ağır spoiler uyarısı mevcuttur, geç olmadan söyleyeyim bunu.
--spoiler--
kitabın 30. bölümü final bölümüdür aynı zamanda. diziyi izleyenler bilir, berna'nın intihar sahnesidir. 30. bölüm ezginin günlüğü'nün küçüğüm adlı şarksının bir dörtlüğü ile başlar. kitabın başka hiç bir yerinde böyle bir giriş yoktur. ne bileyim, çok hoştu.
her aşk kendini yaşar
çaldığın kapı kapanır sonunda
içinde bir sen bulursun
büyümüş anlamış yorgun