kapitalizmin icinde yasayan ve reklamsal saldırılardan bıkmıs, her dusunen insanın cok kolay yapabilcegi bir hareket. biraz da trollluk, hazır cevaplılık, hafif akp mensubu konusma taktiklerine sahipse bu kişi seyreyin eglenceyi...
yukselen kanser vakalarını baglayayım ornek olsun diyerek.
simdicik, seri uretim manyaklıgı denen bir sey var. hızlı ve ucuz uretmek, ve buna pazar bulmak ana hedefler.
tarım urunlerini ornek alayım.
el emegi goz nuru tarım yapan bir ciftci, yetismesi zor, yetisse de ulasım, satıs ve kullanımda sorunlar ve ekonomik kayıplar yasatan tarım urunleri sunar.
kapitalizm pırıl pırıl oysa. tarım urunlerinin genetigiyle oynar. hooop. kolay uretilen, olumsuz sartlara dayanıklı, ulasımı ve islemesi kolay urunler. cok da lezzetli hem (aslında bir sure sonra lezzetsizlik hakim olur, bunu daha sonra yazacagım, simdilik idare edin). kar, kar, kar.
genetigiyle oynandı degil mi? ornek elma diyeyim. bu pırıl pırıl parlayan elmamız, aslında elmalarımız, bir kilo da olsa, yuz bin ton da olsa hepsi eştir. homojendir, genetik olarak hepsi aynıdır, sekil olarak da farkları yoktur. yani kapitalizm ister ki, bu elma bana en cok kar getiren elmaysa, butun elmalar bu elma gibi olsun.
eş elmalar. kapitalizmin urunu olan bu elmalar kulaga hos geliyor degil mi? ama bunyenize kotuler. nasıl anlatayım.
her elmada,
x maddesi 200 mg, aslında 100 mg olması gerek.
y maddesi 300 mg, aslında 200 mg olması gerek.
z maddesi 100 mg, aslında 150 mg olması gerek.
t maddesi 120 mg, 120 mg olması t icin ve sizin icin ideal.
x ve y fazlalıgı, bunyedeki madde fazlalıgı etkilerine dahildir. fazla alınan her madde gibi, kanseri tetikleyici unsur olarak kabul gorur ve iş yapar.
t eksikligi, bunyedeki madde eksiklikleri etkilerine sahiptir. eksikliginden dolayı, bazı metabolizmik faaliyetler yavaslar. metabolizmik faaliyetler birbirine baglı oldugu icin, butun metabolizmaya zararlı etkiye sahiptir.
elma ve tarım sadece bir ornekti. her gıda maddesinde, her et urununde, duvar boyasında, halıda, benzeri zararlı etkenler var, ve insan yıllarını bu sistemin icinde yasamak durumunda.
bu sadece bir ornekti. daha sonraki ornegim, pralin ve cikolata ikilisi olacak.
savasa yol acar, ve savasta yol actıgı fakirlikle insanların kanını ve ruhunu emer iste kapitalizm bu. nasıl da bagladım?
seytan ne der? ben kotulugu acıga cıkaracagım, insanların icinde var olan kotulugu, ve insanların gozune hos gozukmesini saglayacagim. kotuluk icimizde var. hadi seytan bunu acıga cıkarsın ve biz de kotuluk yapalım. zaten icimizdeki kotulugu acıga cıkartıyor, fazladan yaptıgı bir sey yok. sonra tovbe eder, tekrar yaparız nasılsa...
Herhangi bir ekonomi-politik paradigma ya da onun siyasallaşmış ideolojik çıkarımları göz önüne alındığı taktirde içlerinde insan onuruna yakışmayan en aşağılık ve en faşist biçiminin kapitalizm olduğu tartışma götürmeyen bir tarihsel gerçeklik karşısında emek-sermaye çatışmasını , işçi ve emekçi haklarını , insan hak ve özgürlüklerini , kimlik , dil ve kültür özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü " anne terliklerimi nereye koydun " modunda bireysele indirgeyen bir ergenin genel sistem paradigmalarından bireysel parçalar koparıp tıpki ak parti gibi kapitalizmi aklamaya çalışmasının bir saçma çıkarımıdır.
Hiçbir finans-politik ideoloji tek tek insanların cebindeki bozukluklarla , nerede ne yediği , içtiğiyle bireysel anlamda ilgilenmez. Zira iktisadi paradigmalar bireyleri değil toplumu şekillendirir. Kapitalizm Mc.donald's da menülere abanan milyon küsur insanı bir araya toplayarak ya da bilmem ne marka ürünü giyen şu kadar insanı saptayarak kendini varetmez. Klasik arz-talep ilişkisi yerini tüketim toplumunun oluşturulması açısından sağlama almak için kredi kartları ve banka kredileri ile yoluna devam eder. Bir süre sonra kredi kartı borçları birikir , banka kredileri biter iflas ve kriz dönemi başlar ve kapitalizmin ağababaları emperyalist tekeller ve ulusal işbirlikçilere ekonomiye müdahale eder.
Burada kapitalist sistemin temel paradigması " sürdürülebilir kalkınma " ve "sosyal devlet refahı " dır. Hedef kitlesi burjuvazi ve sermaye için emeğini satan orta sınıf ve işçilerdir.
Kaldı ki insanlık için en aşağılık bir sistem olan kapitalizm ve küreselleşmiş hali olan emperyalist-kapitalizm milliyetçilik , din , cinsiyet gibi farklı ayrımlar yoluyla pazar sahalarını genişletmenin yolunu bulur , insanlar dönemsel zenginlik kaynakları uğruna(altın-petrol)savaşlar yoluyla katledilir. Açıkcası şu burjuva demokratik devrim dedikleri olgunun başlangıcından günümüze kapitalizmin vahşetinin evrimleşmesi insanların suçudur. Ancak bu insanlar 21.yüzyılda hala fabrikalarda köle plantasyonlarındaki gibi çalıştırılan ve emeğini satarak geçinmek zorunda olan işçi ya da emekçilerden değil , burjuvazi sınıfı altında sermayenin çıkarları doğrultusunda örgütlenen ve kendi devletlerini kuran tekelci emperyalist-kapitalistlerin insanımsıların suçudur.