çevrede ne kadar gıcık olunan insan müsveddeleri varsa hepsini dünya üzerinden silme eylemi yaratan bu duyguya çogu zaman hepimiz sahibiz. gerçi sabah yakılan ilk sigara ve yapılan kahvaltıdan sonra yatıştırılmış gibi görünsede içsel savaş halini alandır bu duygu bi şekilde aklımıza kazınmış şekilde yer alır.
istanbulda yaşamanın vermiş olduğu binlerce dezavantaj yüzünden oluşan hissiyat. Minibüs şöförleri, halk otobüsü şöförleri ,trafiği keyfi olarak tıkayan öküzler, metrobüs denilen aletteki insan yığını güne katliam yaparak başlama hissiyatını oluşturmaktadır...
hayatının en güzel günlerini monoton bir yaşam stiline hapsetmiş, hergün aynı ortamda bulunmaktan, aynı yüzleri görmekten bunalmış, atraksiyon arayışı içinde olan vayahut cinnet geçirme eylimi hat safhaya gelmiş, ruh ahstası olma ihtimali yüksek kişinin içersinde bulunduğu içler acısı haldir..*
her sabah ''ulan alacan bi taramalı dalcan fabrikaya tarıcan hepsini bak nasıl yıllık iznimi veriyolar'' diye düşünerek uyanıp sadece düşünmekle kalıp paşa paşa servise binmemle sonuçlanan düşüncedir. gerçekleştirmeyi hep istemişimdir ama yemiyo be sözlük.
bir türk düşüncesi.
işi gücü katliam yapmak olduğundan gayet normal bir şeydir.
-bugün de ortaya ermeni, kürt, yunan karışık yapayım.
+abi birkaç bulgar da serpiştir araya, nasılsa o ibnelerde yarın öbürgün katliam yaptılar diye çıkarlar karşımıza.
işsizlik/geçim sıkıntısı, bu isteği körükleyen nedenlerden biri olabilir. aylardır, belki de daha fazla süredir işsizdir kişi. alacaklılar kapıya dayanmıştır. alacaklı ya, pek insafı yoktur. bunalmıştır. son bir şans istiyordur fakat o şans bir türlü verilmez kendisine. günlerden birgün, her sabah yapmak istediği o düşünce gelir aklına. önce kıraathaneye gider. herzaman ki gibi içtiği çayı yazdırır. ocakçı cızırdar. ''çok oldun sende birader'' der. ''ara sıra insan parada ödemesini bilir'' diye devam eder. bu da, tuz biber olur o sabah ki kötü düşünceye. ayaklarını sürüye sürüye eve gider. kapıyı çalar. karşısında yüzü çaresizlikle asılmış karısı vardır. ''yine geldiler'' der. kaçıcak biryer kalmamıştır artık kişi için. odasına gidip, sandıktan, babadan kalma tüfeğini çıkarır. kullanıma elverişli hale getirdikten sonra, çoluğun çocuğun oturduğu, sobanın aylardır yanmadığı o soğuk odaya dalar. ve içler açısı bir tablo. 3 çocuğu, karısı ve kendisi artık hayata gözlerini yummuştur. evet. bu bir çare midir? kesinlikle hayır. ama yaşanmıyor mu?