daha çocuğumuz olmadığı için doya doya tadını çıkaramadığımız, fakat yeğenlerimiz sayesinde az-çok tanıdığımız, hissettiğimiz, kokusu ve varlığı muhteşem olan çocuktur.
kendisi ile beraber gezmeye çıktığınızda, hem gülersiniz hem kızarsınız. o kadar çok keyifli zaman geçirirsiniz ki kendisi ile, gerçekten bin ana bedeldir.
-dayıcım dondurma alır mısın?
+alalım canım.
tek bir ısırık almadan dondurmadan:
-pamuk şekeri alır mısın dayı?
+alalım canım.
poşeti dahi açmadan;
-elma şekeri alır mısn dayı? bak şunlardan.
+alalım canım.
elma şekerinin yüzüne bakmadan:
-popcorn alır mısın dayı?
+alalım canım. hani nerede satılıyor?
-kokusu şu aradan geliyo. galiba şu arada bi yerlerde satılıyo.
işte bu cümle sonrası kendisini yol ortasında yatırıp, severek ısırırsınız.
ilerde, büyüdüğünde bi esmer gördü varsayalım. bunu istiyorum diye ağlayacağı kesin veletlerdir. asla masum olduğunu düşünmüyorum. çocuklarda ego tavan yapmıştır. benn der sürekli benn... poposuna, okkalı iki tane şaplak yapıştırılması uygundur. görsün hanya'yı konya'yı. öğrensin, gördüğü herşeyin istenmeyeceğini.
ilgi isteyen ve bunu alamayacağını bildiği için ilginin kötüsü iyisi olmaz diye düşünerek anne babayı sinirlendirip istediğini sıcak bir temasla kopartan çocuktur.
ileride her istediğini alamayacağını öğrenene kadar zaman zaman şımartılabilir çocuktur. ancak mantıklı açıklamalar ve sınırlamalarla ebeveynler ileriye yönelik kendileri için yatırım yapabilirler. *
çocuklar çok fazla bilmezler neyi isteyip neyi istememeleri gerektiğini. Her gördükleri şeker, her gördükleri yiyecek bazen oyuncak onlar için yapılmıştır. sonucunu Hiç düşünmeden isterler... olur ya her zaman alınamayabilir, bunu çocuğa açıklayabilmek zordur bir baba için, zaten anlamaz çoğu zaman çocukta.. diğer çocuklarda vardır onda da olmalıdır. ne güzeldir bir babanın çocuğuna istediği şeyi alması, alabilmesi.
büyüyünce de bu durum fazla değişmez fakat isteklerin istediğiniz kadarı dışa vurulur.
sanırım hepimiz bir şeyleri istiyoruz ve istemediğimiz zaman yaşamanın bir anlamı da kalmıyor.
tıpkı umutlar gibi insanı yaşatan bir şey de istekler bence.
ayrıca çocukları yetişkinlerden pek de ayrı tutmamalıyız, yetişkin dediğimiz çocuksu yönünü bastırmış zeka ve bedensel gelişimi tam insan, çocuklara uzaylı muamelesi yapılmamalı, anlayan yönlerimiz kullanılmalı bu gibi vakalara rastlayınca.
süpermarketteki şeker, çikolata, cips, oyuncak reyonunun önündeki çocuktur. fazla şımartılmamalıdır, yok, olmaz ve hayır kelimelerinin öğretilmesi gerekir. ki herkesin içinde bağıra bağıra "anne bana bunu aaaalll!" dese bile, "hayır" cevabını alınca zırlamasındır.
ya da, alışverişe götürülmemelidir. bir müddet bu şekilde idare edilebilir. ancak okula başladığında bu da kar etmez. tv'deki reklamlardan hergün daha çok etkilenmeye başlar. önüne geleni ister.* her istediği alınırsa da, ilerde bu çocuğu memnun edebilmek için binbir türlü maymunluğu yapmayı göze almak gerekir.
en sevmediğim çocuk tipidir. gerçi ben genel anlamda çocukları sevmem fakat bu tip çocuklar daha bir sinir bozucu oluyorlar. üstelik çocuk yapıp sokağa salmaktan başka vasfı olmayan anne babaların,çocuklarının bu şımarıklığına bir şey dememesi daha da sinir bozucudur. herkes evladını sanki dünyanın en asil evladıymış gibi yetiştirir. bu bence hastalık gibi bir şey.