her aşık yaşadığı ters edilişe mutlaka geri döner

entry58 galeri0
    26.
  1. 27.
  2. 28.
  3. serserim benim.. deli dolu sevgilim.
    kor gibi sıcak ya da sular gibi serin..
    gelme uzak dur.. korkuyorum çok..
    çılgınlık bu hiç halim yok..

    (bkz: aşkın nur yengi)
    *
    3 ...
  4. 29.
  5. 30.
  6. her aşk önceki aşklardan yapılır ve ayrılınmaz aslında hiçbir seferinde..
    2 ...
  7. 31.
  8. 32.
  9. 33.
  10. 34.
  11. aşkların terkedilişlerde saklı olduğunu açıklayan önermedir.
    1 ...
  12. 35.
  13. her katil cinayet mahalline geri döner genellemesinden çıkarılmış yanlış sonuçtur.eylem mağdurları ve failleri yönünden incelendiğinde, terk edenin fiili işlediği yere dönmesi icap eder.
    2 ...
  14. 36.
  15. unuttum sanıyordum gülüşlerini..
    ve yüzümde gezinen bakışlarını..
    unuttuğum kendimmiş meğer..
    unutmuşum aşka yakarışlarımı....

    (bkz: azat et beni ey aşk) *
    2 ...
  16. 37.
  17. 38.
  18. gidenlerin mi kanar yaraları..kalanların mı..
    (bkz: bir aşk kaç aşktan yapılır)
    1 ...
  19. 39.
  20. 40.
  21. küçük hayallerimiz vardı..
    denizötesi düşlerimiz..
    yalanlarımız kendimizeydi yalnızca..
    ve kumsallar yalancı şahidimizdi..
    1 ...
  22. 41.
  23. "....döner, çünkü ayrılık da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hala sevgili. "
    0 ...
  24. 42.
  25. "
    --spoiler--
    bir sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyor. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? torna vida yemiş gibi oldum. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bir surat... ama bu sefer başka güzel orospu. oranin sarkilari gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazim cok para."
    --spoiler--
    2 ...
  26. 43.
  27. 44.
  28. --spoiler--
    Bilerek mi yanına
    almadın giderken
    başının yastıkta
    bıraktığı
    çukuru
    Güveniyordum
    oysa ben sevgimize
    vapur iskelesi
    ya da tren istasyonundaki
    saatin doğruluğu kadar
    Beni senin gibi
    bir de annem terketmişti
    ki göbeğimde durur
    onun yokluğundan
    bana kalan
    çukur
    --spoiler--
    5 ...
  29. 45.
  30. --spoiler--
    ''annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından
    annemin cenazesinde kılmadığım namaz kadar masum
    annemin mezartaşındaki imla hataları kadar sarhoş
    annemin vasiyetindeki,
    'oğlumu benim yanıma gömmeyin sakın' maddesi kadar sevecendin.

    bazı eski romanlar
    'yıl bin dokuz yüz bilmem kaç' diye başlardı,
    ben çocukluğuma, çocukluğumun çocuk romanına,
    senin oyuncaklarını kırarak başladım.
    ben her sonbahara hep yaz'ı kırarak başladım.
    yazları kırarak sonbaharlara başlamak...
    bunlar benim sevişirken kaybettiğim savaşlardı!

    firari bir aşka saklanacak kalp bulmak
    anneme talip olan yalnızlığın sorumluluğundaydı.
    belki o kadının ölüm nedeniyle ısınan gözlerinin,
    uzak şehirleri hatırlatan soğukluğunda
    bir kalp bulmak
    bir kalbe çevrilmeyecek bir teklif sunmak
    okyanusları birleştiren hayali ara denizlerin sonundaydı
    --spoiler--
    2 ...
  31. 46.
  32. --spoiler--
    Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
    Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
    Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
    Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
    Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
    Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

    Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

    Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
    Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
    Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
    Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
    Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
    Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için

    Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
    Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
    Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
    Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
    Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
    Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

    Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

    Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
    Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
    Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
    Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
    Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
    Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

    Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
    Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
    Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
    Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
    Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
    Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

    Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
    --spoiler--
    2 ...
  33. 47.
  34. --spoiler--
    Kardır yağan üstümüze geceden,
    Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
    Ormanın uğultusuyla birlikte
    Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
    Kar yağıyor üstümüze, inceden.

    Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
    Unutulmuş güzel şarkılar için
    Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
    Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
    Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

    Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
    Uyandırmayın beni, uyanamam.
    Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
    Allah aşkına, gök, deniz aşkına
    Yağsın kar üstümüze buram buram...
    Buğulandıkça yüzü her aynanın
    Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
    Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
    Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
    Büyük yalnızlığını dünyanın.
    --spoiler--
    0 ...
  35. 48.
  36. kirdin mi incittin mi birilerini
    kimleri kazandim, yitirdiklerim kimler.
    kendimi yeniledim mi yazdiklarimda?
    yeniden düsünmeliyim
    dostluklarimi, iliskilerimi
    gözlerim çocukluk fotograflarinda mi kaldi
    yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
    borçlarimi ödedim mi?
    dogru seçtim mi sorularin fiillerini?
    tirnaklarim kesilmis, dislerim firçalanmis, saçlarim taranmis,
    giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
    geri verdim mi aldiklarimi:
    asklari, dostluklari, sevgileri, güvenleri, baglari,
    kitaplara, sayfalara, satirlara borcumu ödedim mi?
    yokladim mi duygularimi
    hala sevebiliyor muyum insanlari?
    ovmali gümüsleri, bakirlarimi; cila geçmeli ahsaplarima
    ovmali umutlari
    sakli tutmali gelecek inancini, yarinlari eksik etmemeli agzimizdan
    ey uzak akrabalarim, üvey asklarim
    mevsim sonu dostlarim, isporta mali ayriliklar
    arkadas ölümleri, dost hançerleri, talan ettigimiz zulalar
    gece telefonlari, issiz konusmalar
    magrur incelikler, vurgun yemis iliskiler
    uçurum duygusuyla yasadigimiz hayat ey
    o kadar çok anlattim ki
    kendime kaldim anlatmaktan...
    bunaldim kendisiyle bogusmasini
    baskalarinda çözmeye çalisan insanlardan
    usandim sözcük oynamalarindan, tilsimli sifatlardan,
    ofset duyarliliklardan
    kaç zamandir duru, yalin, çaliskan, iyi insanlar özlüyorum
    'içtenligin' yada 'dünya görüsünün' kirletmedigi
    kendime bir yeni yil karti yazarak bunlari diliyorum
    aranip duruyorum adresini yitirdigim insanlari
    vitrin camlarina yansiyan yüzlerde
    bilmiyorum kalmis midir adresini yüzlerinde tasiyan insanlar
    hala bir umut var midir
    çikmaz bir sokaga benzeyen bu avare avunmasi vitrinlerde
    ne çikmaz sokaktayim nede mutsuz
    sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
    açik denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
    kis günesinin mutlu ettigi bir kedi gibi mutlu, emin, tasasiz
    sere serpe ve keyifli olmak tek istegim ve dilegim
    senin ve benim , yani bizim için... "
    2 ...
  37. 49.
  38. --spoiler--
    Seni sevdim,
    Seni birdenbire değil usul usul sevdim.
    'Uyandım bir sabah' gibi değil,
    Öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
    Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara...
    Seni sevdim...
    Artık tek mümkünüm sensin.
    --spoiler--
    1 ...
  39. 50.
  40. --spoiler--
    insan telefon defterini temize çekerken bazi isimleri eski defterinde birakir.

    onlar artık bir daha asla aranmayacaktır. garip bir hüznü barındıran bu silik isimlere bakılır bakılır. kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca her şeyi ama her şeyi paylaştığınız birisi; ya da istifa ettiğiniz bir yerden bir arkadaşınız! soyadları sorulmamış bir sürü hatırlanmayan isim de vardır defterde ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları korkunç bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan kaldırılır.

    insan telefon defterini temize çekerken bazi isimler üzerinde durur.

    onca zaman sonra bir kez arasanız, sesini duysanız... ona edilebilecek bir çift sözünüz yoktur! birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler, evler birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgiyi aşılamamıştır size. yalnızca bir isimdir şimdi o. temize çekerken atlarsınız hemen. derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, alelacele. oh, isim geçmişte kalmıştır.

    insan telefon defterini temize çekerken hayatini da sorgular!

    hangisi ihanet etmiştir, hangisi yalvarmıştır kendisini bırakmamanız için; hangisinin bir süre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur; hangisi sizi en güzel öpmüştür; hangisi rüyalarınıza girmiştir, hangisinin ayak parmakları ilginizi çekmiştir, hangisine hediye alırken zorlanmışsınızdır, hangisiyle en hararetli tartışmalara girip kavga etmişsinizdir, hangisi için sabahlara kadar içip içip ağlamışsınızdır?!...

    doğrular, yanlışlar, hatalar, tutkular! birlikte edip cansever okuduğunuz o insanlar, solmuşlardır.

    insan telefon defterini temize çekerken yalnizliğini da kanitlar.

    bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar? saat elbette dört'tür! paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine dönmüştür. ters dönmüşüzdür. bu tek başınalık ve bu isim katliamı aslında size ters gelir... çalan telefona bakarsınız. acaba? acaba telefon defterini temize çeken bir arkadaşınızın son anda kurtarma çabası mıdır? bir iki kırık sözcük, yarım yamalak bir buluşma, belki...

    bilemezsiniz...
    --spoiler--
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük