bunu böyle bilerek yaşamalı. imtihan denince insanların geneli kötü olaylarla karşılaşılan durumu algılar. aslında öyle değildir. anımız imtihandır. sevincimiz, mutluluğumuz, kazandığımız, zenginliğimiz-üzüntümüz, kaybettiğimiz.. her saniye imtihan. rab; düşünceden kalbe, kalpten de akla düştü mü artık o amelde o işten sorumlusunuz diyor. önemli olan rahata kavuştuk mu allah'dan uzaklaşmamak. yoksa insan kötü-dar-olumsuz ile karşılaştı mı bir şekilde imanın kalitesine göre allah'ı hatırlar onda sıkıntı yok. bolluğa, rahata, mala, imkana kavuşup allah'dan uzaklaşmamak yani şükrünü en iyi şekilde göstermek zor olan. burada da işte imanın kalitesi bunu belirliyor.
allah'dan ne kadar uzaklaşırsak o kadar nefsimizle baş başa kalırız. bu bizler için imtihanı zorlaştırmaktan başka bir şey değildir.
normalde herhangi zorluk karşısında hemen pes eden biri değilim.
ama bazen bilmediğim görmediğim eksiklikler ansızın gelir öyle bir oturur ki içime. onu vücuttan atmak ne mümkün. ve ne zaman bu sıkıntı olsa bu sıkıntılar hep imtihan düşüncesi polyannacılık oynamaktan ibaret gibi geliyor.
çıkın bakın dünyaya. haram mal yiyenin, milletin ailesine sövenin, içmeyi alışkanlık edenlerin, her kızı yatağa atayım, makam için şerefimi satarım kafasındaki insanlara. milletin iyi olmasını istemeyen kıskanç, fesat insanlara. istisnaları hariç hepsi mutlu.
olan hep özünde iyi ayda yılda bir içen, daima tek bir kadına bağlılık duyan, haram para ve zina ne bilmeyen, her zaman yaradandan kendisine yetecek kadar varlık dileyen fazlasını istemeyen insanlara oluyor.
yaradana yakın olduğu için değil yalnızca cenneti vaadettiği için tapan sofi görünümündeki tipler bile mutlu.
bu imtihan hep mi bizim gibilere sevgili kardeşim o zaman?