o soyledikçe huzunler bir ag gibi geriliyor ruhun katmanları üzerine. yıllar boyunca çokça mahcup yaşadığımız acımız deşifre oluyor o söyledikce.. heline dokunan her hayat hala 94 soğuğunda üşüyor..
kürtcenin yeni yeni serbest bırakılmasının ardına gelen zaman, istanbul mkm de bir avuc insanla yıllardır yasaklanan bir dile buyuk özverilerle hayat vermeye çalışandı. her alanda geri bırakılmış bu dili yeniden yaşama salabilmek, insanların sadece gizli odalarında kalmış öykuleri, müzikleri, edebiyatı bulup biraraya getirebilmek için yola çıkandı.
helin bu yolda ille de kürtce bercht diyen bir sesti, mkm tiyatrosunun kurucularındandı..
bir ankara-istanbul otobusune pkk nın koyduğu bomba sonrası yaşamını yitirendi...
iki tip trajedi veriyor ya oz...
biri shekespeare diğeri cehov.
shekespeare de, perde kapanırken bir dizi ceset ve kan kalır
cehov da ise herkes sağdır, ama hayatta kalmanın faturası ağırdır. sağ kalanlar mutsuz ve kalpler kırıktır.
türkçesini dinleyince kürtçesi kadar insanı hüzünlendirmeyen bir agire jiyan şarkısıdır. bilemem belki de agire jiyanın başarısıdır; ancak her defasında verilen ürünü kendi diliyle dinlemek, okumak gerektiğini hatırlatır.
agire jiyan'ın en güzel şarkılarından biri.bir üstadımız bu şarkının çevirisini şu şekilde yapmıştır;
siz hiç birlikte aynı coğrafyayı ve kültürü, aynı hüznü ve coşkuyu, aynı sızıyı ve sevinci, aynı aşk acısını ve vuslatı, aynı aitlik ve aitsizlik hissini birlikte yaşadığınız kürt güzelleri ve delikanlılarıyla aynı okulda, aynı sınıfta bulundunuz mu ?
siz hiç öğretmen yokluğu yüzünden, alanınız olmamasına rağmen boş geçmesine gönlünüzün razı olmadığı bir köy okulunda müzik derslerine girdiniz mi ?
peki siz hiç hayatı sadece bir televizyon makinesinden, cuma namazı vaazlarından ve çevresinde olan/olmayan imkansızlıklardan bilebilen, yabancıl yüzü güneşin yalnızlığı ile kavrulmuş, okul çıkışlarında doğruca vefalı arkadaşları kuzuları ve koyunlarıyla dağa taşa gezginliğe soyunan, adaletsizlikler içinde umutsuzca ama yine de kocaman gülücüklerle adalet arayan, yağmura doymuş parlak toprak gözlü bir çocuktan, helin dinlediniz mi ? o güzelim gözlerini kapatmış 'li ciya zinar ezmanan xînim ' derken, çat pat kürtçeniz ile türküye eşlik ettiğinizde pencerelerini açıp size gülümsedi mi hiç bağrı yanık bir köy çocuğu ?
umarım benim kadar şanslısınızdır siz de..
seni seviyorum ile ez tu hez dakim arasındaki farkı sadece biçimsel buluyorsanız aynı ben gibi, türkünün türkçe mealini de bilmek en pür hakkınız..
diyarbakır'lı murat hocam, ağrı'lı ismail hocam ve 6/c sınıfındaki tüm ürkek kuzularım müziğin evrenselliğini imgelemek için bir saatimizi ayırdık; umarım siz de okumak için birkaç dakikanızı ayırırsınız.. eksiği kusuru varsa af'ola..
ey esmer ve güzel kız
kara gözlü beleké (beleke : siyah ile beyaz'ın birlikte olması/uyumu demekmiş, dalmaçyalıların bedenindeki gibi; ortak tercümemiz siyah saçlı beyaz tenli güzel bir kız oldu. )
ey keklik, nedir bu telaş bu acele ?
neden gidiyorsun kimseyi beklemeden
gündüzler sahtedir
sensiz gecelerse çok karanlık
dağı taşı gökyüzüne vursam
yaşam toprağını darmadağın etsem
yersiz yurtsuz kalıp yok olsam
selzeniş: yoksun ya sen artık, aslında hiçbir şey yok... bazı şarkılarda yaşıyorum ya seni.. o günleri... yoksun... bi gün gelcek bende olmıycam.. ya sonrası.. yaktım bi sigara daha.. fonda en sevdiğin şarkı.. acısını kim anlatabilir...
yusuf hayaloğlu nun ölmeden önce yazmış olduğu son şiiri olduğu rivayet edilen şiirin adı.bu şiire kürt müziğinin anonim melodilerinden biri giydirilerek sibel can ın hançeresine sunulmuştur.şiir şöyledir:
mor dağlarda kekliğim
karbeyaz kardelenim
kalbi kırık bebeğim
toprak alsın derdini,
kalsın gözlerin
al davuklı gelinim,
ah kadersiz helin'im
kırçiçekli sevdalı
rüzgara saydın helin
bir yıldız kayar gibi
ömrüne kıydın helin
savruldu rüzgar, savruldu helin
tutuştu dağlar tutuştu helin
kanadı kopmuş bir kuştu helin
çıldır ey rüzgar çıldırdı helin
devril ey dağlar devrildi helin
ömrüne küsmüs bir güldü helin
içinde yanan kor muydu helin
ana kucağı dar mıydı helin
yaşamak sana zor muydu helin
dağlarda boran kar mıydı helin
sibel can ın yorumu ise şöyle:
yusuf hayaloğlu nun şiir seslendirmesiyle kotarılmıştır türkü.sibel can ın yorumu da fena değildir.