bilmeyenler ilk once bir goz atsın, bilmemek degil, ogrenmemek ayıp. oyle bol keseden atıp tutmak kolay tabi. ogrenin ilk once ogrenin; ey birbirini katleden, ac kalan, savasan insanlar!
hayvan besleyenlerin, hayvan beslememesi halinde ellerinde kalan fazla parayi bir fonda toplayip ac insanlara verecegini dusunenlerin karsi oldugu haklardir. saniyorlar ki amerikalilar kopek beslemeseler, kopekleri icin harcadiklari o paralari afrika'daki aclara gonderecekler, tum sorunlar cozulecek. isin ilginc yani, ac ve muhtac insanlara da en cok hayvanseverlerin yardim etmesi.
--spoiler--
kozmetik hakkında dünyada olan biten ne kadar şeyden haberimiz var
acaba hiç düşüneniniz oldu mu? Haklar açısından bakıldığında tüm
canlılar eşittir. Hiçbir canlının yaşam hakkı keyfi sebeplerden dolayı
elinden alınamaz. Lütfen sizde Kozmetik endustrisinde uygulanan hayvan
deneyi yontemlerinin anlatildigi "KozmEtik" kısa filmi izleyin.
inanır mısınız, benim ülkemde hayvan haklarına şu an için pek değer vermiyorum. neden mi? insana değer verilmiyor da ondan. geleceği belirsiz bir nesil yetişiyor, üniversiteli olanlar işsiz kalabiliyor, ekmek çalan yıl hapsi yerken adam öldüren kısa zaman yatıp çıkıyor. popülist söylem olacak ama, yahu bana ne şimdi hayvan haklarından?
bu kavram, özellikle batı kültüründe yer edinmiş insani bir taleptir. temel olarak, hayvanların yaradılışları itibarıyla kendilere özgü olan yaşam tarzlarına insanlar tarafından saygı duyulmasını ilke edinir ve hayvanlara herhangi bir şekilde acı verilmesinin, işkence yapılmasının bir insanlık ayıbı olduğunun, yasalar ve toplum tarafından kabul görmesini amaçlar. avusturyalı bir yazar ve aynı zamanda filozof olan helmut f. kaplan, hemen hemen bütün zamanını verdiği çalışmalarında hayvan hakları ve toplumsal etik arasındaki bağı incelemiş ve bu konuda çok önemli eserler vermiştir.
bir ceşit sivil toplum hareketi olarak beden bulan bu oluşumun bir adım ilerisinde ise hayvan haklarını, kendilerini korumaktan aciz ve bakıma muhtaç insanların hakları ile bir tutan daha kararlı bir tutum vardır. radikal hayvan hakları savunucuları olarak adlandırılan gruplar tarafından temsil edilen bu anlayışa göre, hayvanların gıda kaynağı olarak, hatta yarış ve binek atı dahil olmak üzere hertürlü ahıl, ahır, kümes gibi toplu barınma yerlerinde alıkonulması yasaklanmalıdır. bu grubun temsilcileri vejateryen olarak beslenirler, giysilerinde, ayakkabılarında deri, kürk vb. "hayvan kadavrası" taşımazlar. Yine aynı gruplar deney labratuarlarına gece baskınları düzenler, hayvanları kurtarırlar ya da kesim icin hayvan taşıyan araçların yollarını keserler.
hayvan hakları savunucularının radikalliğin aksine, batı toplumlarında cok daha geniş kitlelerin destek verdiği diğer kavramın adı, "hayvanları koruma" dır. pek çok ülkenin 'hayvanları koruma yasası' olarak yasal güvenceye aldığı bu anlayışa göre, hayvanların gıda kaynagı olarak kesilmesinde, toplu beslenilmesinde etik bir kusur yoktur. ancak hayvanların türlerıne aykırı bir şekide barındırılması, onlara acı verilmesi, kötü muamele yapılması ağır cezalarla yasaklanmıştır. genellikle "hayvanları koruma dernekleri" adı altında örgütlenen bu anlayışın temsilcileri, devletin ve medyanın da desteği ile toplumsal duyarlığın gelişmesinde, koruma yasasının sınırlarının hayvanlar lehinde genişletilmesinde cok önemli bir etkinliğe sahiptirler.
insan haklarının genişlemesi, açlığın, işkencenin sona ermesi yönünde giderek yükselen insana dair değerlerimiz ve taleplerimizin hayvanları dışlaması büyük bir çelişkidir. hayvan sevgisi deyince aklına mangalda pirzoladan başka bir şey gelmeyen bir elemanın, insan haklarına övgüler düzmesi ne kadar inandırıcı olabilir ki?
ülkemizde gayet başarıyla savunulur ve riayet edilir...
mesela sığırın biri kaldırımda yürüyen insanların arasından motosikletle geçmeye çalışır, bir vatandaş çıkıp ağzını yüzünü patlatmaz.
kim demiş hayvanlara kötü davranılıyor diye, al sana canlı örnek, o sığır hala aramızda, hala yaşama hakkı elinden alınmamış.
bu bilince henüz sahip olunmayan gezegenlerde var olan bir uyaran.
yaşayan tüm canlıların varlığına saygılı bir yaşam hakkına sahip olduğunun bilincine sahip insanlar çoğaldığında yasal uyaranlara gerek kalmayacaktır.
ama yaşadığımız gezegende bu henüz mümkün görünmüyor.
yüreğinin sesini susturmaya çalıştıkça yeryüzünde acı çığlıkları eksik olmayacak insanoğlu.
yüreğinin sesini dinle ve sev, sadece sev...
tanım:hayvanların sahip olduğu haklar bütünüdür.
hayvanların da yaşamaya, doğal ortamda hayatlarını devam ettirip insanlar tarafından eziyet görmeden ölmeye hakları var. çünkü onlar acılarını dile getiremiyorlar, kendilerini savunamıyorlar. sabah sabah izlediğim bir video sayesinde insanlığımdan utandım. insanoğlunun daha ne kadar vahşileşebileceğini hayal bile edemiyorum. linkteki görüntülerin çin de yaşanıyor olması dünyanın değişik bölgelerinde de hayvanlara karşı benzer eziyetlerin yapılmadığını anlamına gelmiyor.
kim ne derse desin. insan hakları bile yokken hayvan haklarının ne önemi var diyen insanlar şunu unutuyor sanırım. hiç bir canlı, nefes alıp veren allahın yarattığı hiç bir varlık canlı canlı derisi yüzülerek öldürülmeyi haketmez.
link aşağıda. hayvan haklarına inanmayan kişiler için delil olsun diye ekledim. yoksa izlemenizi asla tavsiye etmiyorum.
--spoiler--
yeni çıkan yasa uyarınca, aracınızla çarptığınız hayvanları veterinere götürdüğünüz de bütün masraflar trafik sigortanız tarafından karşılanacaktır.
--spoiler--
hayvan severler zaten böyle bir yasa beklemezler de, bekleyenleri uyaralım. onların da bir can taşıdığını unutmayalım.
bazı insan şeklinde yaratıkların, hayvanlara yaptıkları yüzünden korunması gereken haklardır.
bakalım insanlar neler yapıyormuş hayvanlara;
-tecavüz. 6 aylık bir hayvanı öldürüp tecavüz edeni, öldürmeden edeni...
-işkence. Üzerlerine nişan alınıyor ve atış yapılıyor. bir önceki gün elinizle beslediğiniz köpeği ertesi gün küçük bedeni delik deşik bulabiliyorsunuz. bıçaklananı, bile bile arabayla üstünden geçileni. gözleri oyulan, kuyruğu kesilen kediler.
- avlanma. avlanma zamanı beklenmez, nesli tükenen hayvan mıdır o dikkat edilmez.
- kesim. küçücük hayvanların kesiliyor. üstelik korktuklarında salgıladıkları bir sıvı yüzünden etleri daha lezzetli oluyormuş muş muş.
- sütler. biz sırf süt içebilelim diye yavruları annelerinden erken ayırılıyor. hormon iğnesi de yapılıyor tabi daha çok süt versin diye. ayrıca makinelerle sütleri sağıldığından hayvanların memeleri kanıyor.
- çalıştırılan hayvanlar. Eşekler ve atlar. taşıyabileceklerinden daha fazla yük yüklenen hayvanlar bunlar ve maalesef bakımlarına o kadar da dikkat edilmiyor. sakatlandıklarında ölüme terkediliyorlar, tedavilerini onları çalıştıran sahipleri üstlenmiyor. Ayağı kırık bir atın vurulduğunu bilirsiniz fakat bunun tedavisi var. Evet yarışlarda kullanılamaz ama hayatına devam eder. Ve bunun tedavisi uzun olduğu için kimse uğraşmıyor. köpekler de çalıştırılıyor fakat köpekler genellikle narkotik, arama-kurtarma ve bekçilikte kullanıldıklarından birçoğunun sahibi onlara iyi bakıyor.
Şimdi ben soruyorum size bir inek düşünün. ilk olarak nerede düşünüyorsunuz? daracık kafeslerde adım atacak yerleri olmadan sağım için kullanılan bir sürü ineğin olduğu kapalı bir mekan mı yoksa yeşillikler içinde köylerde olan bir inek mi düşünüyorsunuz?
bir köpek düşünün. kafeslerde binlerce köpeğin olduğu bir alanda mı düşünüyorsunuz yoksa köylerde ve hala bazı şehirlerde kapının önünde beslenen bir hayvan mı? balkona kapatılan, tuvaleti, maması hepsi bir arada olan bir köpek mi düşünüyorsunuz yoksa evinizde gezinen ya da bahçenizde gezinen, mama kapları olan, tuvaleti için dışarı çıkartılan bir köpek mi? özellikle köpek ve kediler konusunda bir hevesle aldığınız daha sonra yok tüyü yok şusu yok busu diye balkona kapatılan ve 2-3 günde bir şöyle bir bakılan bu hayvanların ne suçu var? siz almadınız mı? biri başınıza silah mı dayadı?
işte bu hayvanların haklarını korumak lazım siz birtakım canlıya saygısı olmayan insanlardan. Bu yüzden de onların da hakları var ve yasalarla korunmalı. Çünkü o birtakım insanlar onların haklarına sırf zevkleri uğruna saldırıyor.
hayvan, insan, bitki değil her canlının hakları var ve bu haklara saygı duymayıp, saldıran insanlar yüzünden yasalarla korunmalı.
biz hayvan hakları savunucuları her türlü canlının(insan,hayvan) aynı ölçüde saygı duyuyoruz. peki siz insanların haklarından bahsedenler empati yaptınız mı hiç? biri insan biri hayvan! ama küçücük bir çocuğa tecavüz edilmesi, işkence edilmesi ile bir köpek yavrusuna işkence edilmesi, tecavüz edilmesi arasında ne fark var? ben söyleyeyim. Önce hayvana sonra insana.
Yapılan araştırmalarla katillerin ve suçluların önce hayvanlarla başladığı tespit edilmiş. yani bugün hayvana zarar veren yarın sizin çocuğunuza, arkadaşınıza, ailenizden herhangi birine zarar verebilir.
Biraz daha duyarlı olalım. Yardımseverseniz ve sorumluluk duygularınız geliştiyse sizin için hayvan-insan ayrımı olmamalı.
insan haklarının tam manasıyla korunup, gözetildiği bir dünyada varlığını tam manasıyla sürdürebilecek haklardır. insana değer vermeyen bir etik, başka hangi canlıya gerektiği değeri verebilir ki?
hayvanların sahip olduğu haklardır. insanlarla ortak olanı da vardır. yaşama hakkı, sağlık olanaklarından yararlanma hakkı, saygı gösterilme hakkı,kendi yaşam alanlarında özgürce üreme hakkı gibi haklardır.
bütün hayvanları severim, haklarına saygı duyarım. hayvan haklarını korumak adına aktif biri değilim ama koruyanları büyük bir hayranlıkla izlerim. yeni yeni bazı şeyleri idrak etmeye başladım. bunları yazmak istiyorum:
hayvanat bahçelerinin bu hakları en ağır şekilde çiğneyen yerler olduğunu düşünüyorum artık. küçükken bütün çocuklar gibi ben de gezdim gittiğim yerlerdeki hayvanat bahçelerini. bilinçsizce, hayvanları sevmek istercesine. ama artık gezmiyorum, görmek istemiyorum başka ülkelerdeki, başka şehirlerdeki hayvanat bahçelerini. nefret etme noktasına gelmek üzereyim. böyle hissetmemin iki nedeni var.
birincisi, geçen kurban bayramında Gaziantep'e gittiğimde gördüğüm manzara. türkiye'nin bilmem kaçıncı en büyük hayvanat bahçesinin yeşillik olan her metrekaresinde mangal yapıyor, et pişiriyor insanlar. ağaçlarla dolu, onlarca hayvana bir kaç adım uzaklıktaki bu alanda temiz hava olması gerekirken hava et ve kuyrukyağı kokuyor. belediye de buna göz yumuyor!
ikincisi de demin haberlerde gördüğüm zulüm. türkiye'de hava malum, kutup gibi. ankara'da daha beter. dün -10 dereceyi görmüş ankara. ve hayvanat bahçesindeki zebralar, flamingolar bu soğukta tir tir titriyor! abartmıyorum, kameraman çekmiş bacaklarını, hepsi titriyor! kuğular, ördekler buz tutmuş yapay gölde yüzemiyor, yürüyor. tabii ki kolay değil ama çözümü olmalı bu durumun. her hayvan soğuğa o kadar dayanıklı değil, yapıları uygun değil.
şarkılar söyleyip ıslıklar çalarak yeni avlar aramaya başladık, çıktığımız yolda attığımız her adımda başkalarının yemi olup başkalarını yem olarak kullanıyorduk.
kurumuş göllere daldırıp oltalarımızı saatlerce içi bomboş hiçlikler yakalıyorduk ve en büyük eğlencemiz: hiçliğin dişlerinden yaptığımız kolyeleri çocuklarımızın boynuna asmak oluyordu.
siyah yün şapkalar, buz mavisi paltolar ve içi yünlü botlarımızla hiç üşümüyorduk.
her yeni av kalın bir koruma kalkanı idi bizim için.
biraz yün, biraz para, biraz kan, biraz et için yapamayacağımız şey yoktu.
bu yüzden yaptık.
avuçlarımızın içinde duran şeffaf dişler gibi birer birer kaybolacak her şey zamanla ama biz henüz bunun farkında değiliz.
--spoiler--
Sadece ABD'de yapılan deneylerde her 30 saniyede 10 hayvan ilaç, kozmetik ve tıp gibi alanlarda yapılan deneylerde kullanılırken öldürülüyor! Deneylerin pek çoğunda hayvanların gözlerine ya da derilerine deterjanlar, kozmetik ürünleri sürülüyor ya da püskürtülüyor. Hayvanlar kesiliyor, yakılıyor, gazlara, radyasyona maruz bırakılıyor ve ruj, deterjan, boya gibi maddeler zorla yediriliyor. Tüm bunlar yapılırken hayvan bir yere sabitleniyor ve dayanabildiği yere kadar yaşam mücadelesi veriyor. Asıl acı olan şu ki hayvan deneylerinin temel sorunu
" Aslında hiçbir zaman insan hastalıklarına doğru bir model teşkil edememeleri! "
--spoiler--
1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan , öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6. insanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.
Herşey kendi türünden başkasını sevmekle başlar.
Evet bu ülkede insana zerre değer verilmiyor.Ancak buna ayanıp hayvanlara zulmetmek de olmaz,olamaz.
Ülkemizde kısıtlı yasalar ve uygulamada sıkıntıların yanı sıra,bireysel hatalar ve bilgisizliklerle hayvanlar hergün istsmar ediliyor.
Kişisel tatmin için eve alınmış ve sonra sokaklara bırakılmış hayvanlardan tutun da,tamamen doğada yaşaması gereken (sürüngenler..vs) hayvanların ev hapsinde tutlmasına kadar türlü insafsız davranışlara maruz bırakılıyor hayvanlar.
Çocuğu sokakta sineklerin kanadını koparıp onlardan 'karınca' yaparken annenin ona gülmesi(!) ile başlıyor ilk ihlal.
Bir hayvanı sevmek önce tüm hayvanları sevmekle başlar.Yani benim köpeğim yaşasın külliyatı umrumda değille olmaz.
Sırtınıza kürkü geçirip,hayvan katleden firmalardan alışveriş yaparsanız istediğiniz kadar kedi-köpek besleyin kar etmez.
Bir de şu 'pet shop'lar var ki modern köle pazarlarından farksız..Tez elden kapatılmaları gerek.
ille de sevgi vermek se bir hayvana maaza vitrinine değil barınaklara gidin.
Ha bir de bir kısa film var.Tolga Öztorun yönetmenliğinde,EZBER..Bir seyrediverin.
hayvanların artık insanlardan daha akıllı olması ile kimin kimin hakkını koruduğu belli olmayan durumdur. memlekette o kadar gerizekalı varken hala hayvan hakkı diye birşey yoktur diyebilenler vardır. bu hayvanları bir köpeği bağlayarak ağzının içinde havai fişek patlatan yüzünü darmadağın eden orospu çocuklarından korumak istendiği aşikardır. şu sıcak yaz aylarında bir damla su için yanıp kavrulan sokak köpeklerinin taslarına biriken yağmur sularını devirip döken insanlardan korumak demektir. bunun nasıl birşey olduğunu merak edenler varsa 3 saat boyunca güneşte kalıp su içmemelerini tavsiye ediyorum. işte o zaman bir bardak su için götünüzü bile verebilirsiniz. unutmayın ki kimsenin acısı sizinkinden az değildir.
türkiyede siklenmeyen haktır.
hayvan haklarını savunmayın hemen küfür yersiniz, bir kediye/köpeğe sahip çıkmayın hemen atar yersiniz.
işte böyle şerefsiz bir kitle yüzüne senin benim gibi cana sahip hayvanlar ülkemizde haklarına sahip olamıyorlar.
kapının önüne kedi/köpek için yemek, su koyarsın komşu gelir sana laf söyler.
böylesi şerefsizlerin bir gün o kedi/köpek bir avuç ekmeğe, bir kap suya öuhtaç kalması dileği ile.
her canlının yaşama hakkı temel bir haktır. yeme, içme, barınma da en temel fizyolojik ihtiyaçlardır. ben bir hayvan hakları savunucusu değilim, çünkü hayvan haklarını savunanları sahtekar buluyorum. çok basit bir örnek vereyim, kızılay'da yürürken ev köpeğine yanaşıp "ay sen ne tatlı şeysiiinnnnn" deyip onu öpmek yalamak sırf dikkat çekmek için yapılıyormuş gibi geliyor bana. çünkü aynı muamele sokak köpeklerine gösterilmiyor. ben ankara'nın göbeğinde oturan biri olarak akşam 9'dan sonra mahalleme girmekte sıkıntı çekiyorum. her tür köpek var burada. eğer cesaret bulurlarsa insana saldırıyorlar. sürü halinde geziyorlar. belediye bunları toplayamıyo, eğer toplarsa sağolsun hayvan hakları savunucularımız hemen bir eylem vesaire derken kamuoyu oluşturabiliyor. onları bir günlüğüne de olsa mahallemizdeki köpeklerle tanıştırmak isterdim. akşam 10'da eve gelememeyi tatmalarını isterdim. köpekler grupça gezerken sigaran bittiğinde bakkala gidememeyi tatmalarını isterdim. küçükken kardeşim sorardı hep, "abi, bu hayvan hakları savunucusu dolmuşta köpeğini sevenlere mi denir?". ben de cevap verirdim, "evet abim, köpeğini insandan daha değerli tutana hayvan hakları savunucusu denir."