bugün

Hiç unutmam 6 yaşındaydım bursa Kestel de oturuyorduk. Alt komşumuz Aysun teyze duduklunun kapağını havasını almadan açtı. Güm diye bir ses geldi bütün kuru fasulyeler tavandaydı. Kadının yüzü gözümün önünde yandı. Feryat figan hastaneye goturduler onu.
Geçen sene bir arabanın, gecenin bir yarısı benzin istasyonuna nasıl girdiğini unutamam. Büyük bir patlama olmuştu. O ana birebir şahit oldum. 4 kişi ölmüştü.

Olaydan sonra ertesi gün sürücünün aşırı derecede alkol aldığı otopsi sonucunda ortaya çıktı. Bu olayı unutamam. Evet.
Tabi ki seninle ilgili. Ahhh ne tesaduflerimiz var bizim nasıl unuturum seni. şimdi seni görmemek için neler yapıyorum bilsen bı kere görsem bittim o gün bi daha senden başka birşey dusunemem. Oysa benim bambaşka gerceklerim var duygusallık yapamam.yine de seninle yaşadıklarımı hiç unutmayacağım.
Sakizdan top cikmisti
iddaadan 16 lira tutturmustum
Yerde 20 lira bulmuştum
Hayatimda sansli olduğum tek şey bunlar AMK.
Gece iyi geceler diyip bir daha birbirimize msj atmamis olmamiz. Boyle ayrilik olur mu amq.
Annemin anneannesi yani büyükannemin ne denli iyi niyetli, müşfik, şevkatli, dünyalar iyisi bir kadın olduğunu dinleyerek büyüdüm.

Kendinden başka herkesi düşünen, elindeki lokmayı bile açtır diye kurda kuşa bırakan, hatta kocasının eve lönk diye getirdiği, kumasını ve çocuklarını bile bağrına basan, kader deyip boyun eğen, o çocuklara sevgiyle banyolarını yaptıran, ayağında sallayarak uyutan, bir yandan da yanık türküleri sessizce mırıldanarak, usul usul gözyaşı döken, maneviyatı güçlü, kutsal ve kalender bir kadınmış.

14 yaşında evlendirilmiş, 46 yaşında vefat etmiş. Kısacık Ömrü, acılarla, yoklukla, endişeyle geçmiş garibanın, ama asla ah etmemiş, kötü söz dememiş, sitem etmemiş, susmuş... Ama kinle, öfkeyle değil, olgun bir duruşla susmuş...

Ben doğmadan yıllar evvel kaybetmişler bu kutsal ve şahane kadını. Yüzünü görmedim, sesini duymadım ama o' nu hep çok sevdim, dualarımdan eksik etmedim., o' nun genlerini taşıdığım için daima gurur duydum.

17 Ağustos 1999 tarihinden yani o tarifi imkansız depremden bir gün evvel, ilk defa rüyamda gördüm büyükannemi. Yüzünü görmedim, annemde cümbür cemaat, dayılar, teyzeler otururken, telefon çalıyor, birileri beni ısrarla telefona çağırıyor, "büyükannen seninle konuşmak istiyor" diyorlar.
" yahu ne konuşacak, beni tanımıyor bile" diyorum. Ama alıyorum elime telefonu ürkekçe " alo" diyorum.
Yumuşacık bir ses:
- Yavrum yakında çok korkacaksın ama korkma e' mi benim güzel kızım. Merak etme dedi ve kapattı.

Sabah şaşkın ve biraz da endişeyle uyandım, izmit' teki evimde...

Gece...Yer gök inledi. Kıyamet bu olsa gerek...
Çok korktum, çok bağırdım, yerlerde yuvarlanıp, bedenim sağa sola çarparken, büyükannem geliverdi aklıma, bana dedikleri...
Garip bir şekilde sakinledim.

Ruhun şad olsun.
Güzel yürekli, güçlü kadın!
Yağmurun altında 5 kuruşsuz 1 km yol yürüdüm. Ailem sırtını dönmüştü, kız arkadaşım terk etmişti, işsizdim. Şemsiye yok bi şey yok. O günü hiçbir zaman unutmam. Şimdi çalışıyorum çok bi şey kazanmıyorum belki ama işim rahat masa başındayım yoğun değil. Keyfime göre çalışıyorum ve iş verenler de gayet memnun.
çok küçüktüm. bir avm içinde kayboldum. bir kadın geldi, korkudan üzerine tükürdüm. sonra bir köşede ağladım. annemler buldu neyseki. onlarda çok korkmuşlar
arabadan inip götünü sallaya sallaya gidişi...

film sahnesi gibiydi, inip ağzını yüzünü dağıtsam mı diye düşünmedim değil.