bugün

Dışardan unutulmuş dondurma gibi.
Dolaba sığmayıp balkona atılmış karpuz gibi.
Bisiklete binmiş pedal çevirmeye çalışıyorsun da zincir yerini terk etmiş gibi.
Anasını siktiniz be gavurun cocuklarııı..
Yildız tilbenin dans etme şekli gibi.
scrat'in meşe palamudu peşinde heder oluşu gibi.
alemlere akanlarla, alemle akanlar arasında çoooook büyük bir uçurum var. dipsiz...
çürük çekirdek gibi.
ağzınızdaki tüm o tadın içine eder, devamında da o kötü tat geçmek bilmez.
Bıçak kadar keskin tüy kadar yumuşak.
barış manço şarkıları gibi.
ana muhalefet partisi gibi kimsenin taktığı yok.
sırat köprüsünde kaynama yapmış da yanlışlıkla cehenneme gitmiş gibi ne bileyim sınavda kaydırma yapmış ama 100 alacakken 10 almış gibi bir şey.
içi boşalmış, tozlanmış, kıvrılıp bir köşede katlanmış, unutulmuş çift kişilik yastık gibiyim. geleneklere kimse sahip çıkmıyor soydular ipek yüzlerimi üzerimden.
gemi batarken keman çalmaya devam etmek.
Rüzgarda dans eden ağaçlar misali bir o tarafa bir bu tarafa.
Sigara gibi zevk veriyor ancak bitiyor.
çim gibi, bıraksalar güzelce yeşilleneceğim ama üstüme basıp geçiyorlar.
Hep yağlı tarafının üzerine düşen ekmek gibi.
Tereyağı az koyulmak istenirken adeta koklatılmış, yavan, bayat ekmekli bir iskender gibi...
3 slot stone golem dönerken swift'i biten mage gibiyim.
görsel
bu kitaba sahip olmayı çok istiyordu. fakat kitap eski bir baskıydı ve kitapçılarda yoktu. internetten araştırdı, bulamadı son çare olarak sahaflara gitti. tesadüf eseri buldu kabı yıpranmış sayfaları sararmıştı. uzun zamandır yeni sahibini bekliyor gibiydi. büyük bir hevesle kitaba başladı. her ikisi de durumdan çok memnundu. fakat kitap umduğu gibi çıkmamıştı. doğrusu biraz hayal kırıklığına uğramıştı.kitabın konusu kendi hayatına uymuyordu. kendisi tam bir aristokrattı fakat kitap bir sokak çocuğunun hikayesini anlatıyordu.bu yüzden kitabın daha ilk sayfalarında sıkıldı. uzun süredir kitap okumadığı için bu alışkanlığını kaybetmişti. halbuki kitap gittikçe daha heyecanlı bir hale dönüşüyordu. bunu bildiği halde okumayı bırakıp bir daha açmamak üzere diğer kitaplarının olduğu tozlu raflara bıraktı.
market rafında kalan son ürün gibiyim, tek başına anlamsız...bir o kadar çürümeye mahkum...
tavada eriyen margarin gibi.
zeki kayahan coşkunun radyo programı matraxta nasılsın sorularına verilen cevapların çoğu yazılmış.

o zaman ben de esinlenerek yazayım bir şeyler.

oyuncuların klavyesindeki w,a,s,d tuşları gibi hayatım. hor kullanılmış, kirlenmiş ve silik.