içi boşalmış, tozlanmış, kıvrılıp bir köşede katlanmış, unutulmuş çift kişilik yastık gibiyim. geleneklere kimse sahip çıkmıyor soydular ipek yüzlerimi üzerimden.
bu kitaba sahip olmayı çok istiyordu. fakat kitap eski bir baskıydı ve kitapçılarda yoktu. internetten araştırdı, bulamadı son çare olarak sahaflara gitti. tesadüf eseri buldu kabı yıpranmış sayfaları sararmıştı. uzun zamandır yeni sahibini bekliyor gibiydi. büyük bir hevesle kitaba başladı. her ikisi de durumdan çok memnundu. fakat kitap umduğu gibi çıkmamıştı. doğrusu biraz hayal kırıklığına uğramıştı.kitabın konusu kendi hayatına uymuyordu. kendisi tam bir aristokrattı fakat kitap bir sokak çocuğunun hikayesini anlatıyordu.bu yüzden kitabın daha ilk sayfalarında sıkıldı. uzun süredir kitap okumadığı için bu alışkanlığını kaybetmişti. halbuki kitap gittikçe daha heyecanlı bir hale dönüşüyordu. bunu bildiği halde okumayı bırakıp bir daha açmamak üzere diğer kitaplarının olduğu tozlu raflara bıraktı.