sürekli call of duty ve counter strike oynayıp öldüğünde tekrar dirileceğine inanan, ölmekle bayılmayı ayırt edemeyen, mahallede küçük çaplı taşlı, sopalı, bıçaklı, kuru sıkı tabancalı kavgaya şahit olan, savaş sırasında ki vahşetten, dramlardan bihaber olan, hiç top sesi, roketatar sesi duymamış duysa; ''ben annemi istiyorum'' diye ağlayacak olan, hala savaşın kılıçla yapıldığını sanan, suriye sınırında uçak düşürme ile ilgili olarak; girsek 20 dakika da alırız modunda olan, herşeyin planlı programlı sırf suriye ye girmek için planlanan bir oyun olduğunu anlamayan yazarların savaş isteğidir.
savaşın gerçek yüzünü görmemiş bir nesiliz ve savaş öyle tv ekranlarında film seyreder gibi, ya da pc oyunlarında düşman hattına ateş ede ede girer gibi yaşayacağımız bir hal değil..acısı ızdırabı anlatılmaz..savaş görmeyenler savaşı ister..ülkemizi ateşin içine atmak demek sonu belli olmayan acılar demek..tarih acılarla dolu.
oyun konsolları ile gerçek yaşamı birbirine karıştırmış sıfır zekalı yaşam formunun isteğidir.
1999 yılındaki depremde çalıştığım firmanın bir şantiyesi de adapazarında idi.
iletişim kesildiği için oradaki mesai arkadaşlarımızdan haber alamamıştık. aileleri de endişeliydi. bir otomobile doluşup olay yerine gittik. henüz üstünden 48 saat gibi bir süre geçmesine rağmen şehre sinen ölüm kokusunu tarif etmeye kelime halen bulamıyorum. binalar yerle bir olmuştu, ameyane tabirle ölüm sokaklarda kol geziyordu, insanlar çoğu kere çaresizce ya bekliyor ya da sağa sola koşuşuyor yardım için çabalıyordu. bu fani ömrümde savaş nedir bizzat görmediğim için aklıma gelen tek felaket ortamı bu olaydır.
istanbul da yaşıyor olsam bile savaş çıkması halinde tüm marmara bölgesinin ne hale geleceğini, terörün tırmanacağını, yakıt yiyecek hatta içecek su için bile upuzun kuyruklar olacağını, iflasların peşpeşe geleceğini, fırsatçıların her imkan bulduğunda ortalığı yağmayalacağını, şu anda evlerimizde pc başında oturup sözlük ortamında bıkbıkbık yapmakla kıyaslanamayacak zorlukların tüm halkı beklediğini kavrayabilecek kadar standart bir akla sahip olarak savaşalım,tayyip baba emreder biz yaparızcıların ne kadar aciz olduğunu görebiliyorum.
hele bu hükümetin ne kadar örgütsüz, ne kadar hazırlıksız ne kadar baştan savma işler yaptığını gördükçe insanların ne akla hizmet böylesine sorumsuz cümleler kurduğuna akıl sır erdiremiyorum.
allah savaşalım israil de olsa suriye de olsa ruslar da gelse çin ordusu da gelse ağar sikeriz diyenleri nasıl biliyorsa öyle yapsın.
Savaşı sadece film ve oyunlardan görmüş kimi liseliler sosyal medyada savaş çıksın istiyor. Yanında bomba patlasa, iki silah sesi duysa annesine sarılıp ağlayacak herifler sosyal medyada güçlü, merhametsiz, sert bir tip imajı çizmeye çalışıyor.
yılandan korkan ama adım başı yalan atmaktan hiç esef duymayan; kendi deyimiyle 'kırdın kalbimiden buralara gelen'(artık neresiyse orası) büyük ampül ışıklı düşünemez nihat doğan'ın trajikomik durumu bunun en son örneklerinden.
malesef suriye ile savaşa girmemizin gündemde olduğu şu günlerde kafa siken güruh..
aslında bence bir mahsuru yok, alsınlar yüzde elliyi girsinler savaşa amk, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.
içindeki şiddet duygusu mantık ve vicdanını köreltmiş ahmağın, nelere mal olacağını hiç bilmeden ve tasavvur etmeden, sadece o kör egosunu tatmin edecek bir yıkımı arzulamasıdır.
çok salak insanlardır, abi düşünsenize askersiniz her gün adam öldürüyorsunuz. canlı insanları vuruyorsunuz, onların çığlıklarını yakarışlarını dinliyorsunuz. yada onlar size saldırıyor en yakın arkadaşınızı vuruyor, arkadaşınız beni kurtar diyor kollarında ölüyor, her an saldırı gelebilir korkusu ile tetikte oluyorsun, her yer kan sürekli kopan bacak kol görüyorsun. onlardan biriside ben olacağım diye düşünüyorsun, düşmanın kullaklarını kesip kolye yapıyorsun, çünkü sen ülkeni seven bir askersin büyüklerin emretti herkesi öldürmelisin karşındakiler kötü insanlar hiç tanımasan da oları biliyorsun kötü insanlar. devlet büyükleri böyle dedi sorgulamaya haddin yo,k savaş çok kötü lan. o psikolojiyi düşünsene neler yaşarsın bir düşün.