hayatın ne kadar boş olduğunun anlaşıldığı anlar

entry139 galeri0
    114.
  1. hastane koridorlarında bir o yana bir bu yana dolaşırken geçen zamanlardır.
    3 ...
  2. 113.
  3. 112.
  4. 111.
  5. nükleer ve her türlü silahlanmaya harcanan paralar öğrenildiğinde ve bu düyada her ülkede en çok övünülen şeyin ordu olduğu anlaşıldığında hissedilen duygudur.
    2 ...
  6. 110.
  7. arkadaşın annesinin işten geldiği bir gün kanepede oturup muhabbet ederken bir anda bayılması. Acilen hastaneye götürülerek beyin kanaması teşhisi konulması ve 12 günlük yoğun bakım sonrası vefat etmesi sonucu anladığım andır.
    3 ...
  8. 109.
  9. ya en tepede olan insan için boş gelir yada en dipte olan insan için hayat boş gelir..
    en kötüsü insanların umudu tükendiğinde boş gelir.
    1 ...
  10. 108.
  11. boşalma anı kesinlikle. sanırsın beynin de akıp gitmiş malum yerden.
    4 ...
  12. 107.
  13. Herhangibir yakınının kabrini ziyarete gittiğin an.
    5 ...
  14. 106.
  15. orgazm olduktan hemen sonra 5 dakka falan sürüyor.
    -ya buhayat boş galiba... evet evet boş hayat. hayat boş.
    0 ...
  16. 105.
  17. 104.
  18. 103.
  19. değer verdiğiniz insanların aslında değer verilesi olmadığını anladığınız anlar. sevginizin boşa olduğunu anladığınız anlar. yüzünüze dost göründüğünde arkanızdan iş çevirmeyeceğini düşündüğünüz insanların aslında kuyunuzu kazdığını anladığınız anlar. sevdiğiniz bir insanı birdenbire kaybettiğiniz anlar. tüm hayatınızı, çalışıp çabalayıp kazanmak için uğraştığınız 3 saatlik bir sınavda kaybettiğiniz anlar. beş para etmeyen insanların hayatın yürü ya kulum demesi sayesinde sizin üzerinize çıktığı ve üstten bakıp pis pis sırıttığı anlar... hayat boş aslında boş da biz niye bu kadar anlam yüklüyoruz o muamma!
    0 ...
  20. 102.
  21. 101.
  22. bir hastane morgunda. o soğuk ve karanlık yerde anlamsızlığın rüzgarını hissetiğiniz an.
    1 ...
  23. 100.
  24. hayat...

    metropol hayatı o kadar içimize işlemiş ki, sokak ve caddelerdeki asfalt bedenimizle bir, o sağa sola koşuşturan insanlar, herkes bir yerlere yetişiyor herkes anlayamasakta bir telaş içinde, kesinlikle kimsenin suçu değil bu bizim yaşantımız, erken ölmeye, beynimizi erken öldürmeye bir hırsla, süratle koşuyoruz çok çabuk yaşlanıyoruz, ama kimse farkında değil, herkesle, her kafadan insanla beraber yaşıyoruz sabah evden çıktığımız zaman geri dönme şansımız %65 ama kimin umurunda...

    tatillerimizde koşuşturma içinde, sanki tatile çıktığımız zaman dinlenebiliyoruzmu kesinlikle hayır koca bir yalan, çok azımız kafa dinlemeye rahat bir tatile gidiyor, gideceğimiz yerler belli metropol hayatının devamı yerler kısa örnekler, bodrum, marmaris, antalya vb.. sanıyormuyuz ki tatile gidiyoruz hayır!! metropol hayatının devamı.. vücut beyin buna alışmış keşmekeş kargaşaya alışmış....

    anadoluya memleketime köy hayatına uzağız, memleketimin ufak tepeliğinde bir kaya parçası, üzerinde oturuyorum, gözümün görebildiğince uzaklara bakıyorum, karşımdaki mezarlığı, sessiz, kulaklarımda sadece rüzgarın sesi, insan sadece kendini dinliyor, hayatı yaşayacakları, yaşadıkları, hayatın ne kadar boş anlamsız olduğu....
    0 ...
  25. 99.
  26. ne kadar yürürse yürüsün aslında bu yolların hiç bitmeyeceğini anladığı andır. mutsuz olduğunda, acı çekerken hep güzel günleri hayal ettiğinin ama aslında hayallerinin gerçekleşmeyeceğinin farkına vardığı, mutluluk denen şeyin anlık ve dibi olmayan bir zaman dilimi olduğunu anladığı andır. insanların sayfalarca anlamlar yüklediği şeylerin aslında ne kadar boş ve gereksiz olduğunu anlar insan, birşeyleri anlamanın bile birşey değiştirmediğini, başı ve sonu olmayan bir labirentte yürüyüp durduğunu anlar. ilk kez karşıya değilde çevresine bakmıştır çünkü, etrafı karanlık ve dar, bastığı yerler çürük ve lime limedir. gökyüzü yoktur. durur orda,gözünü kapatır ve durur. havayı içinde hisseder, titrer, üşür, korkar. labirentten çıkmak ister, ama nerden geldiğini bile unutmuştur. bundan sonra ne kadar ilerlemeye çalışsa da hiçbirşey eskisi gibi olmaz iyi bilir bunu. ürkütücü nefesi teninde hissetmiş, bastığı yerlerdeki kırılan dal seslerini duymaya başlamıştır. gideceği yolun önemi kalmamıştır. bitsin diye yürür, o kadar.
    0 ...
  27. 98.
  28. (bkz: amcanın ölmesi)

    daha da yakın birinin ölmeleri daha da yıkar ama daha onları yaşamadım...
    0 ...
  29. 97.
  30. üniversite yıllarında, okul yolundan evinize doğru dönüyorsunuzdur, aylar sonra ailenizi görecek olmanın heyecanıyla... sonra bir trafik kazası, eviniz yerinde hastanede açarsınız gözlerinizi... son anda çıkartılmışsınızdır bir otobüsün altından...
    işte o an anlarsınız ne boşmuş her şey diye... ama aynı hayat unutturur size zamanla ne kadar boş olduğunu ve başlarsınız gene hayatın hırsına kapılmaya... insanlık halleri işte...
    0 ...
  31. 96.
  32. emek verdiğin, hayatını boşverip de verdiğin emeklerin boşa çıktığını gördüğün an.

    çok değer verdiğin birinin nasıl becerdiyse seni kıçından anlaması ve bu konuda ısrar ettiğinde öfkeden kudurarak onu hayatından attığın, ama böyle olması gerekmediğini bildiğin an.
    2 ...
  33. 95.
  34. yakınındaki herkesin senle bi aksilkik yaşaması , bir yakınına zara gelmesi , kendine bi haller olması en önemlisi kendin bunu anladığında olur (bkz: ölmek)
    0 ...
  35. 94.
  36. köşedeki parka inmişsindir ve o parka da gayet insani hislerle inmişsindir (malzeme olsun da yazı yazayım gibi insani hisler) ki bulursun, iki ayrı öykü çıkarırsın o parktan, yayınlanır hatta ödül alırlar, ama yaşlı bi kadın parkın köşeden koşarak gelir, ağzında dişi yoktur, bir avuç ekmek savurur parkın ortasına, sorar sana, kuşlar nerde, yanıtlarsın, işte yiyolar ya, hani kuş der sana, yanıtlayamazsın, çok yaşlıdır ama, ölümüne yaşlıdır, çöküp oturur, yüzünde korkunç bi gülümseme vardır, önündeki kuşları aramaktadır, kaçıp gidersin parktan, iki ayrı öykü yazarsın, ikisinde de yoktur o kadın, anca şimdi değinebilirsin, korkakça.
    2 ...
  37. 93.
  38. sevdiğiniz birisinin ölmesidir.

    hataları ile sevapları ile gitti işte, daha yapılacak çok iş vardı halbuki, ama ne önemi var artık.

    kendin için de diyorsun, bu kadar stres, sıkıntı, telaş, kafaya takma, küsme, dert etme, birşeyleri yetiştirme o an için hepsi boş, sen de öldüğünde hiçbirisinin önemi kalmayacak.

    o an için hayat boş ama, o an geçtikten sonra yine başlıyor dertler, sıkıntılar, birşeyleri yetiştirme çabası, birşeyler yapma gayreti, hani boştu, o an için boştu, şu an için boş değil.
    0 ...
  39. 92.
  40. belki emeklerin karşılıksız kaldığı zamanları ekleyebiliriz bu anlara. aslında geçici, psikolojik sebeplerden dolayı oluşan, takıntı diyebileceğimiz anlardır. hayat boş filan değildir.
    1 ...
  41. 91.
  42. küçücük şehirde yapayalnız kaldım diye ağlamakta iken haber programında kolu bacağı olmayan veyahut yatağa bağımlı bir insanın gözyaşlarını görmeniz... kafanıza çok acı bir şekilde dank ettirir. ulan ben ne kadar boş şeylere hayıflanıyorum derken bulursunuz kendinizi.
    0 ...
  43. 90.
  44. bir arkadaşınızı genç yaşta kaybediyosanız işte ozaman anlarsınız hayatın ne kadar boş olduğunu ve kimsenin kalbini kırmaya değmediğini.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük