en acımasız gerçek. bununla sınanacağız hepimiz. en acımasız tarafı ise en sevdiğiniz, hayatımda olmazsa olmaz dedikleriniz, sevdiceğiniz, eşiniz, anneniz, babanız belki kardeşiniz belki ağabeyiniz ya da ablanız sizden önce ölecek. onların ölümlerine tanık olacak buz gibi soğuk bir morg'dan alınmış bedenini buzdan da soğuk olan o üzerinde dolaştığınız toprağın altına gömeceksiniz.
o tabutu omuzladığınız zaman fark edeceksiniz "bu dünyada daha ağır hiç bir şeyin olmadığını" omuzunuz çökecek. o ağırlığın altında. adımlarınız yavaşlayacak. nefesiniz sıklaşacak. ve sonra birisi sizin yerinize omuz verecek o tabuta. bir süre arkasından yürüyecek o tabuta bakacaksınız. sonra o tabut açılacak. kefene sarılı çok kısa süre önce sarıldığınız, sesini duyduğunuz o bedenin mezara konuluşunu izleyeceksiniz. sonra elinize lanet bir kürek verecekler. elleriniz titrerken toprak atacaksınız o mezara. sonra mezar kapanacak. herkes evine gidecek. kapkaranlık gecenin sonunda tavana bakarken bulacaksınız kendinizi. alabildiğine eksik, alabildiğine yarım ve yüreğiniz alabildiğine kanar halde.