aslında her insanın hep bildiğidir düşündüğüdür bu. ama önüne çıkan her sorunda 2. plana atıp zaten sikik olan hayatını dahada sikikleştirmesi hatta bazen o kadar basit şeyleri takarız ki sonra aklımıza geldiğinde kendimize kızarız mal deriz. beynin stres hormonu üretmek istemesinden heralde. beynimiz bile tam hür değil. e amınakoyayım böyle bilincin o zaman.
8 kez tecavüz edilip, aile tarafından dışlanmak. Orospu damgası yemek, bulunduğun şehri terketmek.. sana yakıştırılan sıfatın doğrultusunda yaşamaya mecbur bırakılmak..
ölümün çaresizlik klasmanında başta gelmesi ile alakalı durumdur.
çaresizlik kötülüğü doğurur. bu sebepten ölümden ötesi ya da gerisi kötü kapsamına alınmaz.
yanlış bir tanımdır eğer dünyada iyi şeyler yapmışsan mevlananın deyimiyle ölüm günün düğün günün dür. ve tabiki hayatta ölümden daha kötü şeyler:
(bkz: hastalık)
(bkz: açlık)
(bkz: susuzluk)
(bkz: deprem)
(bkz: esirlik)
vs. vs.
Ölümle hiçbir şey karşılaştırılamaz çünkü insanoğlu onu tecrübe etmemiştir. Sonuçta ölüp geri gelip toplanın beyler şöyle şöyle oldu demek imkansız. Fakat hayattan artık hiçbir beklentisi olmayan yada çok büyük acılar yaşamış birisi için bir kaçış olabilir.
ölümlü için dert edilmemesi gerekendir. insan yaşadığı süreç içersinde ölümü bilemez, öldükten sonrada bilmesinin gereği yoktur ölüp diğer alemlere göçmüştür. edit : ölüpte arkasında bıraktığı sevenleri için kötüdür.
iman gözlüğü ile bakılırsa mevlana da olduğu gibi ölüm şeb-i aruz olabilir. imanı çıkarır atarsan başından, ölüm hayatı cehenneme çeviren bi araca dönüşecek. Yani bazıları için ölümden güzel bir şey yokken bazıları için tam zıddıdır.