bir çok şey yapıp aslında hiçbir şey yapmamış gibi olmak. kendi hayatını uzaktan seyretmeye başladığını farketmektir, duyguların tükenmeye başladığı andır, geçicidir.
hayata mal mal bakmak, olana bitene karışmamak, kendini herşeyden ve herkesten soyutlamak ama sorgulamakta aynı zamanda.
ve içine dokundukça herşey susarsın çığlık çığlığa.
mezun oldum işe başladım bilmediğim bi, şehre yerleştim sonra bi anda istifa ettim eski sevgilimi tamamen cıkardım hayatımdan ve gereksız bulduğum herkesi... Şimdi üzerine düşünecek bişey yok ama anladım ki huzur mühim olan amaçsızım evet ama mutlu muyum ? mutluyum.
hiçbir konuda kendini iyi hissedemeyip*(yani en yakın arkadaşla veya sevgiliyle kavga, okul/iş dünyasında kendini gösterememe, istediğin şeyleri yapmaya vakit veya para bulamama...)
hayata küsen bünyenin yapacağı iştir.
kendini topla arkadaşım, daha önünde yıllar, çalınacak kapılar, değerlendirilecek fırsatlar, tanışılacak insanlar var.hiçbir şey için geç değildir.
nerdeyse her vize dönemi sonrası, birkaç arkadaşımla gülhane'deki çay bahçesine gidip yazptığımız şey.
ilginç olan tarafı; hayata mal mal bakılan masada kimse konuşmaz, biri sevgilisine mesaj yazar, biri gazete okur, biri gelen geçene bakar, diğeri iki yarım paket sigarayı tam bir paket yapmaya çalışır...
hayata mal mal bakan arkadaş grupları, birbirlerini aslında seven, herhangi birşeyin hesabını birbirinden sormak isteyen ama kimseyi kırmak da istemeyen insanlardan oluşur. 2-3 saat oturup, en fazla "çakmak kimde ya" seviyesinde diyalog kurup, sessizce evlerine dağılırlar. ta ki final sonrası dönemine kadar.