izmirde yaşadığım sürece herhalde iki kere görmüştüm. Biri 9 yaşında, diğeri ise 15 yaşındaydı. Hatta bu duruma şaşıran izmir büyükleri okulu tatil bile etmişler, bütün gün üç santim karla oynamaya çalışmış; başarmıştık da. Bir şey olmadığı zaman değerli maalesef. Sonra üniversite için istanbul'a geldim ve geldiğimden beri her sene kar yağıyor; çıkıp da bir kere kar topu atmışlığım yok. Kar, aynı kar. Hava, daha da soğuk. ben, muhtemelen aynı değilim. Ama istanbul'da izmir değil.
yıllar önce balcalı sırtlarına ( adana'dan 200 mt. yüksekte ) yağmış ve yarım santim kadar tutmuştu. tv ler haber yaptılar ve mikrofon uzatılan şalvarlı ve terlikli orospu şöyle demişti ;
- uludağ'a gitmekten kurtulduk. mal, sanki durup durup uludağ'a gidiyor.
Özellikle, Adana, Mersin tayfasına ait bir durumdur.
Yurtta, sabaha karşı, çığlık kıyametle, tiz bir sesle uyandırıldık. Gözlerimizde çapaklarımız, kurumuş dilimiz damağımız, ranzalardan düşen bedenlerimizle anladık ki kar yağmış.
Bu kar görgüsüzü, Mersin' li hatunu, balkona attık.
15 dk sonra " karın amk, alın beni içeriiii" deyip tepinmesiyle, insafa geldik.
Bir daha da kar mar derdimiz olmadı...
Bu da bir anımdı...
ben değilimdir lakin şu hayatta neşe ile uyanmamı sağlayan yılda yegane gün var o da yılın ilk kar yağışı. geri günlerim hep aynı hisler ile geçer. herhalde tek neşem elimden giderdi.