gercekten istedigin, hayallerine koydugun seyin gerceklesmemesi durumudur. zaten demezler mi bir seyi ne kadar cok istersen o kadar cok olmama ihtimali vardir. galiba insanlar zor olani daha fazla ister zor olaninda olmama ihtimali yuksektir, hayallere kadar gelmisse bir hayli zor bir istek olsa gerek. dunyanin sonu degildir elbette ama muhakkak yapilmis bir hata vardir gecmiste, pisman olmak bir seyi cozmez ama tekrarlamamak cok sey kazandirir insana.
ve hayaller gercek olmak icin vardir bir kez daha denemekten kimseye zarar gelmez.
aşkta yaşandığı zaman insanı sersem denen durumdur. konuşacak kelime, yazacak yazı bulunamaz. kendi kendine ben bunları hakediyor muyum, neden mutlu olamıyorum çok mu iticiyim diye sorarsın kendine. artık hayata güzel değil hep endişeli bakarsın.
besleyen büyüten bir şey. öyle bir duygu ki hatta, gıda gibi, adeta manevi gıda. yaşanılan bu kırıklık türü kötüye dönüşürse eğer besliyor. bu da böyle birşey. hislerini dinlemenin bedeli. aklını dinlememenin bedeli. bir de ne beklediğine bağlı.
"aslında biliyordun sana demiştim, yeni yaşımda ses ver. sesini esirgedin benden. önemli değil, biliyordum duymayacaktım adımı senden. çok fazla beklemedim yaz yağmuru gibi oldu yağdı geçti, bir ahmak ıslatan belli sadece ben ıslandım.
şimdi bir şarkı söylüyor uzakta bir adam içimde adım geçmiyor,ege'de bir deniz kızı suya iniyor, bir adam hayalimde bir adam ellerinde inci taneleri var tek tek toplamış kumsaldan. deniz kızı yok gitmiş. sadece inciler var ellerinde. duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. çok insan tanıyan çok çabuk unutur. ben seni unutamadım. sen !"
benzeri yoktur yaşadığınızın... birgün olur ya, biri vazgeçer; yoruldum, bitirelim derse, iki avucu arasında duran fanusu bırakırsa birden yere , cam kırıkları bırakır gerisinde.
cam kırıkları saçılır havaya, saplanır tene... acısı hemen hissedilmez. az zaman geçince, idrak edilince söylenenler, düşünmeye başladıkça acıtır.
fanus kırılmıştır..
hayallerinde içine sığdırıldığı fanus kırıldığı zaman, hayal kırıklıklarıda cam kırıklarına benzer bir halde saçılır etrafa. aslında hep hayal kırıklıklarıdır tene kan bulaştıran.
kafanızdan hiç geçmemiştir oysaki. hazırlıksız yakalandığınız bu terkedilişe alışmak istemezsiniz. toplamazsınız etrafı bir çırpıda. size saplananların dışındaki kırıkları bırakırsınız düştükleri yerde. pırıl pırıl parlarken cam kırıkları yerde, hayal kırıklıkları un ufak olmuştur. önceleri farketmezsiniz onları da.
baktınız ki olmuyor olmayacak, toplayamadığınız vakitte, kendinizi yüzüstü bırakırsınız cam kırıklarınının üstüne. hayallerinizdir önceleri sizi yaşama bağlayan. siz yaşamla aranızdaki bağı koparmayı seçersiniz.
o an keskin uçlu cam parçacıkları kanatıp yakacak sanarsınız canınızı halbuki yanılırsınız çünkü her daim hayal kırıklıklarıdır tene kan bulaştıran..
Sen yapmışsındır veya bir başkası da yapmış olabilir o eylemi. Öyle bir eylem ki bir daha aynı şeyi tekrar denemeye cesaret edemeyeceğin bir duyguya kapılmışsındır. Bu bir yenilgi veya başka bir duygu olabilir. Ama sonucu senin aynı şeyi tekrar etmeni engelleyecektir. Hayal kırıklığı aslında insanın kendisine öyle bir haksızlık yapmasına sebebiyet verir ki böyle bir haksızlığı başka insanlar sana yapmak isteseler onlara kızarsın ama kendi kendine bilmeden yaptığın için farkına bile varmazsın. Birşeyler hayal etmişsin ve uygulamaya çalışmışsındır ama olmamıştır. Kendinle hesaplaşıp kendini eleştirip içini paramparça edersin bazen bu hayal kırıklığından sonra. Bu hayal kırıklığını sen kendine yaşatmamış olabilirsin, başka biri de yaşatmış olabilir. Güvenini ayaklar altına alıp senin onun hakkındaki hayallerini yıkmış olabilir. Ne zordur öylesi! "güvendiğim dağlara kar yağdı" dersin. Sonuç hayal kırıklığıdır. Tekrar başlayamamak en boktan tarafıdır hayal kırıklığının. Öyle bir lanet şeydir ki; o kırgınlığın bir kez yaşanması sanki defalarca yaşanacağı duygusunu oluşturur insanda. Hele hele ciddi üzüntülere boğmuşsa seni bu hayal kırıklığı tekrar denemek bir tarafa tekrar denemeyi aklının ucundan bile geçirmeyip etrafındaki insanlara da hayat tecrübesi olarak kendi hayal kırıklıklarını pompalarsın. Herkes aynı hayal kırıklığını yaşasın ve senin gibi bir hayal kırıklığı duvarı sebebiyle felç olsun diye. Aslında bu anlamda ümitsizlik bulaşıcıdır. Kişiden kişiye bulaşıp bütün bir toplumu sarabilir. Hayal kırıklığına uğrayan insanlar bunun ajanlığını yaparlar.
mesela sürpriz yummurtadan güzel bir oyuncak çıkacak diye beklerken tek parça, kendiliğinden yapılmış, işlevsiz bir oyuncağın çıkmasıdır hayal kırıklığı.. güzel görünen bir pastanın iştahla yemeyi beklediğiniz onca dakika sonra bayat olduğunu anlamanızdır mesela.. ya da aylardır beklediğiniz film vizyona girdiğinde 'keşke girmeseydi de beklemeye devam etseydim.' diye düşündürecek kadar kötü kurguya sahip olmasıdır.. hayal kırıklığı güvendiğiniz, güvenmeye çabaladığınız kişilerin sizi yanıltmasından tutun, kaşarlı diye aldığınız tostun boş çıkmasına kadar değişebilen bir yelpazede günlük hayatta sık sık bizi yoklayan 'hede'dir.. dolayısıyla nedir, hep bir adım geride durup önyargılı yaklaşmak lazım her şeye, yoksa kırılan hayallerinizin sesi kmlerce öteden bile duyulabilir sevgili okuyucu..
------
hayal kırıklığı farkında olmadan hayal ettiğiniz, umduğunuz diyelim şeyin gerçek olmadığını, asla gerçekleşmeyeceğini idrak etmekle gerçekleşen eylemdir..
ilk yaşadığım hayal kırıklığı neydi acaba? taa başa en başa döneyim diyorum.. belki aldığım tombiden bedave kuponunun çıkmamasıydı.. barbi bebeğimin uyduruk olduğu için plastik bacağının kökünden yerinden çıkmasıydı. iyi bir barbi bebeğim olmamıştı çünkü o yıllarda, hani pahalılarından, et olanlardan. çok sonradan aldıral bana onlardan. onların bacakları çıkmazdı mesela. ama kestin mi saçlarını uzamazdı. belki hayal kırıklıklarımdan biri bu olmalıydı.. annemin hava kararınca eve çağırmaları başladı sonra. daha arkadaşlar dışardaydı, oyun vardı.. annem gel dedi ben gittim.. sonraki hayal kırıklıklarım bisikletimin olmamasına rastlar. bisikletim yoktu. alt komşumuzun kızı 2 tekerlekli bisikletine binip mahlleyi turlarken ben kenarda oturup izliyordum. çocuk işte. sonraları babam bisiklet aldığında öğrenen kadar o öyle çok düşmüştüm kı bacaklarımda yaraları durur hala. sonra büyüdük, değişti hayal kırıklıklarımızın formatı.. komiktir ama erkeklerle kadın genitalinin farklı olduğunu ilk öğrendiğimde hayal kırıklığının kralını yaşamıştım! sonraki yıllarda aşktan muzdarip oldum haliyle. sevmek, sevilmek. sonra sevdiğin kişinin aslında sandığın kişi olmadığını öğrenmek.. alışmak-kaybetmek-acı çekmek-yeniden alışmak çemberinde hayal kırıklıklarını astım boynuma.. çemberin içini onlarla doldurdum, artık kocaman bir dairem vardı.. yalnızlıklarımla yaşadığım 2+1dairemde hala bile geceleri ağlıyorum hayal kırıklıklarıma.. tıp fakültesine girmiştim ya, mutlu olacaktım artık.. dertler sıkıntılar bitmişti.. aşk vardı ve gerçekti.. vs vs..
fakülte bitti, zorunlu hizmetle mesleğime dair hayal kırıklığı yaşadım. sonra güvenmek ve aşka dair. aidiyet ve teslimiyete dair.. sırayla ve sırayla.. ardı arkası gelmeyen, ne zaman kurduğumu bilmediğim hayallerimin yıkıntıları arasında yaşıyorum.. bu 'derin mavi'ye her düşürdüğüm gözyaşımla yeni bir çember oluşuyor etrafımda halka halka ve ben içlerini hayal kırıklıklarımla doldurup daireye çevirene kadar çabalıyorum.. yorgunum, çok yorgunum..
beklentinin gerçekleşmemesi durumunda kişide gerçekleşen duygu oluşumudur. adı üzerindedir, kırılmıştır artık, yapıştırılmasını beklemek saçmadır, ama elden ne gelir ki insanız işte bekleriz, olursa ne aladır, olmazsa olmuyordur, kahrolmadan kırıkları toplayıp çöpe atmasını bilmelidir. atmalıdır ki kimsenin eline ayağına batmasınlar.
birini hayal kırıklığına uğratmak...
ömrünüz boyunca yaşayacağınız en büyük acılardan.
yutkunamazsınız.
diliniz damağınız kurur kalır. onlarca, yüzlerce kez hayal kırıklığına uğramayı göze alırsınız zamanı geri sarıp, o anı yaşamamak için!
üzülemezsiniz,
güçlenemezsiniz,
ağlayamazsınız,
her şeyden ama her şeyden yoksun kalırsınız... sanki damağınızla birlikte tüm dünya kurumuştur, su bulamazsınız. uyumayı deneyip, yatakta binlerce kez dönersiniz. ödemler oluşur ciğerlerinizde, nefes alamazsınız. tüm bunlara rağmen ölmezsiniz, yaşarsınız. en dehşetengiz olanı bu noktasıdır zaten. uğraşmayın, ölemezsiniz.
kendin ettin kendin buldun durumu. kişisel kapasitenin ve/veya karşı kapasitenin ölçümünü yapamamakla cinsel temas aralığı yakınlık içeren mevzu. hayal kırıklığı genel olarak olmayan anlamlar yüklemek ve bunlara bağlı sonuçlar üretmek sonunda hayal edilenin zihinde gerçek kılınması, gerçeğe dönüşebilir yeteneği olduğu kabulünün ardından tam aksi ile karşılaşılması neticesinde zuhur eden içsel bir afettir. (afet dedim de, bizim sitede bir afet var sanırım bana hasta)-örnektir-
insan zihniyetinde ki tasarıların değişik zaman yer ve mekan da tasarısının dışında gerçekleşmesinden kaynaklanan vücuddaki anti mutluluk hormonlarının devreye girerek gereksiz yere insanı çıkmaza sürükleyen bu durum karşısında üzülmek denebilir.
artık gerçekten hiç bir şeyden etkilenmeyeceğim gibi bir söylemle sonuçlanan bir duygudur.
uzun zamandır bu kadar mutlu etmez hiç bir şey, sora bir terslik olur sizde bok çuvalına dönersiniz işte budur hayal kırıklığı. hayal bile edemezsiniz kırılmaktan korkarak..
ilkokul 2.sınıftayken, 3.sınıf matematik sorusunu aynı sınıfın ve müdürün gözü önünde çözüp, 'Efferim len yarın gel bu sınıftan başla'' dendiği, ertesi gününde ise oturulan 3.sınıf masasında alaycı bir tokatla ve 'Şakaydı olim '' sözü ile o yaşta insanlara güvenini baştan yitiren bir çocugun içine düştüğü hazin durumdur.
sıcak bir yaz günüdür. çok susarsınız. dolabı açıp baktığınızda karton kutuda meyve suyunu görürsünüz. bir heves elinizi uzatırsınız. elinizdeki paketin içi boştur. o an hissettiğiniz şeydir. beklentilerin, umutların, anıların tuzla buz olmasıdır. eskitemediğiniz, sevgisini ayrıldıktan sonra bile kendince göstermeye çalışan sevgilinin evleneceğini öğrenmek hele hele bu ayrılığınızdan sadece 2 hafta sonra ise gerçekleşebilecek hadisedir.
Hatırlamıyorum haberi kulağıma fısıldadıklarında yüzümün aldığı şekli. masama sıkıca tutundum, eski sevgilim, şimdiki arkadaşım(!)ın yuva kuracak olduğu için ve galiba yıkıldığımı göstermemek için gülümsedim. eminim acı döküldü tebessümlerimden ki haberi veren bana acır gibi gülümsedi. dizlerinin bağı nasıl çözülürmüş bir insanın indiğim servis durağından eve yürürken anladım. belinden aşağısı tutmazmış oysa. biri beni sürüklüyor sandım. arabaların üstüne gider de farketmezmişsin bile. acı korna sesiyle uyandım.
