anayasanın 76. maddesinde "... taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar...terör eylemlerine katılmaya bu gibi eylemlere tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler." şeklinde belirtildiği üzere "terör örgütü propagandası yapmaktan" 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum edilen hatip dicle'nin milletvekili olması imkansızdır. YSK nın vermiş olduğu karar hukuka uygun olmasa da kanuna uygundur. sonuçta ysk kanunlarda ne yazıyorsa onu uygulamakla yükümlüdür.Kanunu değiştirme görevi de meclistedir. bu madde değiştirilir, hatip dicle'nin önü açılırsa ysk da onu uygular.
bu arada; madem böyle bir durum vardı o zaman nasıl hatip diclenin milletvekili adayı olabildi?
Ysk vermiş olduğu kararında da bu durumu yeterince aydınlatıcı ifadelerle açıklamıştır.Şöyle ki;
"mehmet hatip diclenin evvelce adli sicil kayıtlarına geçen ve milletvekili aday listelerinin
kesinleştirilmesinden önceki aşamada yüksek seçim kurulunca değerlendirilen geçmiş mahkûmiyetlerinin
dışında, 23.10.2007 tarihinde işlediği terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan dolayı yargılandığı
ankara 11. ağır ceza mahkemesinin 19.02.2009 gün ve 2008/136 esas, 2009/46 karar sayılı ilamıyla 3713
sayılı terörle mücadele kanununun 7/1 ve 5237 sayılı türk ceza kanununun 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8
ay hapis cezasına mahkûm edildiği, temyiz edilen kararın yargıtay 9. ceza dairesinin 22.03.2011 gün ve
2009/11118 esas, 2011/1798 karar sayılı ilamı ile onandığı ve dosyanın mahalline gönderilmek üzere
yargıtay cumhuriyet başsavcılığına teslim edildiği, henüz kesinleştirme işlemlerinin yapılmadığı ve
mahkûmiyet bilgilerinin adli sicil kayıtlarına işlenmediği bu aşamada mehmet hatip diclenin avukatları
aracılığıyla 11 nisan 2011 tarihinde bağımsız milletvekili adaylığı için diyarbakır il seçim kuruluna
başvuruda bulunduğu, ayrıca 15 nisan 2011 tarihinde de yargıtay cumhuriyet başsavcılığına dilekçe
vererek onama kararına karşı itirazda bulunulmasını istediği, yargıtay cumhuriyet başsavcılığının
incelemeyi takiben 11 mayıs 2011 tarihinde bu istemi reddederek ilgililere tebliğe gönderdiği, ayrıca dava
dosyasını ankara cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla mahkemesine ulaştırdığı, ilgili mahkemenin de
kararın 22.03.2011 tarihinde kesinleştiği yolunda şerh düşüp bir örneğini infaz için 02.06.2011 tarihinde
ankara cumhuriyet başsavcılığına gönderdiği ve ceza bildirme fişi düzenleyerek mahkûmiyet
bilgilerinin bu tarihten sonra adli sicil kayıtlarına işlenmesini sağladığı, ankara cumhuriyet başsavcılığı
infaz bürosunun ise, hükümlünün diyarbakır ili seçim çevresinden bağımsız milletvekili adayı olduğundan
bahisle, durumu 09.06.2011 tarihli bir yazı ile yüksek seçim kuruluna bildirdiği saptanmıştır ." diyerek kararının son derece yasal olduğunu kanıtlamıştır.
diyeceksiniz ki o halde başbakan nasıl milletvekili olabildi.?
başbakanın milletvekili olabilmesi için o sıra bir kanun çıkarıldı ve kanunda " ilgili ceza infaz edildikten sonra yok hükmündedir ve kaybedilen haklar geri verilir." denilmektedir. Yani başbakanın cezası infaz edilmiştir. oysa hatip dicle'ni infaz edilmiş bir cezası yoktur.
Bir hukukçu olarak bana kanaatimi soracak olursanız.
Mevcut yasalar çerçevesinde ysk'nın vermiş olduğu karar yerindedir. kanuna uygundur. Ancak bu kanun maddeleri hukuka uygun mudur? Elbette değildir. Halkın iradesine bir şekilde ket vurmaktır. son derece anti demokratiktir.Acilen değişmesi gereklidir.
herkes bir yöne çekiyor. özellikle chp ve chpliler hatip dicle konusunda çok çaba gösteriyorlar. maksat belli. eğer hatip dicle girerse chp'nin hapiste olan milletvekilleri de girebilecek ve mahkeme girememesi yönünde karar alırsa akp hukuku ele geçirmiş bak hatip dicle'yi aldılar bizimkileri suçsuzken, daha mahkeme kararı yokken bırakmıyorlar diyecekler. her zaman söylüyorum hukuk her zaman lazım. bir kere çiğnemekle birşey olmaz derseniz bu işin çivisi çıkar.
erdoğan'ın milletvekili olmasıyla ilgili konuyu, hapse girmesinde ki olağanüstü durumu herkes biliyor ama birileri dile getiriyor. cevap vermeye değmez. şiir okuyan bir insanı hapiste tutup milletvekili olmasını götünüz yiyorsa hepten önleseydiniz şimdi %60-70 oy alırdı. şiir okumakla hapse girmekle, demokratik sistemi yıkmayı aynı kefeye koyamazsınız. sebahat tuncel olayı da benzer. protesto gösterisine katılmış, taş atmış, pkk destekçisi diye tutuklanıyor ve hapse giriyor. oysa diğerleri demokratik rejimi bizzat yıkmak için örgüt kurup faaliyetlerine katılmış olmakla yargılanıyor.
bugün bir chp milletvekili şöyle diyor. "hukuk halk adına karar verir. halk meclise göndermişse hukuka bunu kabul etmek düşer". ne kadar haklı bir laf. hukuk halk adına karar verir. pekala bunun yöntemi nedir? meclis bir karar alır, bu kanun olarak kabul edilir ve yürürlüğe konur. mesela 411 milletvekili bir karar alınca o kanun yürürlüğe girer. oysa hukuk halk adına karar verir diyenler bunu o zamanlar hiç hatırlamamıştı. neyse ödeşmek zamanı değil. konuya dönersek hukukun halkın istediği yönde davranabilmesinin yöntemi hukuk kurallarının değiştirilmesidir. yani meclis toplanacak, hukuku bu yönde değiştirecek. ortada olmayan kuralları işleten bir hukuk olmamalıdır. bugün durumu eleştirenler anayasa değişikliklerine karşı çıktılar şimdi hukukçuların kanunu kafalarına göre işletmesini, yani hukuksuz davranmasını istiyor. iyi de hukuk bir kez çiğnenirse bir şey olmaz demekle her zaman çiğnenebilmesinin yolunu açıyorsunuz. anayasanın değiştirilmemesini istediğiniz 2. maddesi bu ülkenin hukuk devleti olduğunu söylüyor. madem önce bu madde değiştirilmeli.
diyelim ki hatip dicle'yi kurtarmak için hapiste yatanların da milletvekili olmasının yolunu açtınız. o zaman mafya babaları, cinayet işleyenler devleti soyup bir şehre rüşvet olarak dağıtanlar rahatlıkla milletvekili olabilecek. hatta abdullah öcalan da milletvekili olabilecek. attığınız adımlara dikkat edin. ama hatip dicle'nin durumu biraz daha farklı. hatip dicle'nin ceza aldığı suçu fikirlerini açıklamak. o suçu kaldırmayı yıllar önce anayasa değişikliğine katılıp yaptırsaydınız/yapsaydınız şimdi suç olmazdı.
akp'yi pkklılarla işbirliği yapmakla suçlayanlar şimdi kendileri pkk ile işbirliği yapıyor. fikir özgürlüğünü vermeyen de, fikir özgürlüğü yokken fikirlerini açıklayıp suçlu olanda aynı taraftalar ve bu konuyla hiç ilgisi olmayanlara yükleniyorlar. sistemi kuranlar ve sistemi çıkmaza sürükleyenler aynı kişiler. şimdi gelmiş çözün diye ysk'ya veya akp'ye yükleniyorlar.
dert aslinda hatip dicle degil, mustafa balbay ve diger ergenekon/balyoz saniklaridir.
sadece makarayi "vurun pis pkk'liya" diye hatip dicleden sardirtmislardir.
hatip dicle hüküm giymis midir, tam olarak bilmiyorum. 1 sene altinda dahi hüküm giymisse ysk'ya bal yemek düser.
yok, adamin milletvekilligini buna ragmen yiyorlarsa, bu hukuk tanimamazliktir, hatta hukuku ayaklar altina almaktir, ki akp türkiyesinde bilindik bir durumdur. bu ahval icinde dicle'nin secmenlerinin demokratik tepkilerini göstermeleri kadar dogal bir sey olamaz. demokratik tepki elbette terör degildir ve ölcüsünü kacirmadigi sürecede tepeden tirnaga haklidir.
hatip dicle önden önden kurban edilince, asil hedefi vurmak yani balbay ve arkadaslarinin yolunu tikamak daha kolay olacak.
tabi o üc kisi hala sanik konumundalar, hüküm giymemisler. sabahat tuncel'e nasil yasalar islediyse, onlara da ayni sekilde islemelidir.
burada "balbay icin kendini parcalayip dicle icin susanlari" demokratik olmamakla suclayan kendine müslüman soven hödükler peki sabahat tuncel'den yola cikarak balbay ve digerleri icin niye susuyorlar, bir bu iki yüzlülügü aciklamalidirlar.
ama demokratik olmayan, hukuktan nasibini almayan halk düsmani, türk düsmani, irkci, bu tiplerden bunu beklemek zaten cok olurdu.
editbüdüt: kendine demoookraaatik birilerine batmis. hadi acil servise "soven islah" bölümüne cicim.
bu yapılan açık haksızlık sonucu zannedersem bdp nin milletvekilleri meclise girmeyecekler. eğer hatip dicle nin 80 bin küsur oyla elde ettiği haklı milletvekilliği tescil edilmesse, parlementoya girmek için bu kadar çok uğraş veren kürt siyasal hareketi bu sefer parlementoya girmeme kararı alabilir. doğrusu kürt siyasal hareketini meclise sokmamaya inat etmiş kesimler, çıkacak kaos ortamının baş sorumluları olacaklardır.
Ülkemin saçmalıklar dizisinin bir parçasıdır.Efendim sorarlar adama,madem beyefendinin milletvekili olabilme konusunda sıkıntıları,yasal engelleri var neden adaylık başvurusunu kabul ettiniz,hadi başvuruyu kabul ettiniz,seçimlere kadar bu durumu neden bir sonuca bağlamadınız da gitgide gerginleşen halimizi neden daha bir gerer oldunuz.Şimdi biryerlerde birileri bunu bahane edip ortaya bir kıvılcım atar ve nice evlatların canı yanarsa bunun sorumlusu kim olacaktır.Ordan burdan beyanat verip '15 Haziran'a kadar hııı ona göre' diyenlerin neden eline bu kozu verdiniz.Komiktir,daha da çok tuhaftır.
aday listeleri belirlendikten 2 gün sonra hüküm gimiş olan kişinin 1 yıldan fazla ceza aldığı için vekil olamamasıdır. anayasa bu konuda açıktır. isterse bir milyon kişi oy versin anayasada bu madde olduğuna göre vekil olamaz. ysk'nın bu maddeyi uygulamaması gibi bir durum söz konusu olamayacağına göre sanırım dava sonucunun değişmesi gerekiyor. hukuki yollar bittimi bilmiyorum. ama buraya kalkıp bilmem kaç kişi oy vermiş falan diyenlerin hukuk mantığını kavrayamadıkları açıktır.
başka açıdan bakarsak bütün ülke bir kişinin suçlu olduğunu düşünse de bir hakim o kişi kanunlara göre suçsuz ise gereğini yapmalıdır.
bu karar hukuki bir karar değildir, siyasi bir karardır. çünkü hatip dicle devletin resmi ideolojisiyle tamamen ters düşen bir insandı ve bu kararla beraber bunun bedelini ödedi. bu saatten sonra ysk nin bağımsız bir kurum olduğunu söylemek için ise ya su katılmamış salak olmak lazım ya da bu durumun işine gelmesi lazım. ama bu durum çakalların işine gelir.
beklenen olumsuz siyasi toplumsal sonuçları yönünden iktidarı zor durumda bırakacak karardır. seçimden önce sokağa teslim olan ysk'nun, seçimden sonra yandaşlarının, dicle'nin mebusluğunun onaylanacağı inancıyla beklenti içinde sakin durmasının bu kararda etkisi olduğu düşünülür. öte yandan, madalyonun arka yüzünde, balbay, haberal ve alan açısından, emsal olması için verilmiş karar olabilir. pkk'lı adamın vekilliğine onay verip, diğerlerine onay vermemek düşünülemeyeceği için, balbay, haberal ve alan için tahliye kararı çıkmaması ve "hukuka saygılıyız" mavalı için siyasi zemin oluşturulması yönünden dicle'nin harcandığı da düşünülebilir. savcıların balbay, haberal ve alan'ın tahliyeleri için tam da bugün olumsuz görüş bildirmesi ilginçtir. soyutlandığında ise, terör örgütünü övmekten hükümlü bir kişinin vekil olması sakıncalı ve yasalara aykırı olduğu için, özünde doğru bir karardır. ama yerinde kullanılan bir gerçek, yalanların en güzelidir. durum onu göstermektedir.
Ayrıca aday olduğu bölge ile Tuncay özkan'ın aday olduğu bölgelerin seçmen nüfuslarını göz önüne almadan, aynı nüfusların bölgeye ilişkin dağılımdaki oranlarına dikkat edilmeden yazılan kimi entrylerle, ortadaki temsiliyet eksikliğinin örtbas edilmeye çalışıldığı olay olmuştur.
bu ülkedeki nice beyinsizler yüzünden ne kadar boş insanların bedavadan kahraman olduklarının son örneği..hatip dicle vekil olsa ne olur olmazsa nolur. o kadar süper beyin de tüm ülkeyi beyniyle dize getirecek adam mı... o zaman ne bu korku bu celal niye ..ne zamana kadar hakketmeden böyle adamlar kahraman olacak ..lanet olsun bu tahterevelliiye.
nedense mustafa balbay ile mehmet haberal 'ın tahliye istemlerinin savcılarca reddine ateş püsküren kesimden, demokratik duruş adına zerre nasibini alamayan, halkımızın oyunu alarak seçildiği halde, zaten hukuksal açıdan son derece tartışmalı olan dokunulmazlık zırhının bile "çifte standartlı" işletilmesi sonucu meclis'e girişi engellenmiş milletvekilinin içine düştüğü anti-demokratik durumdur. Mustafa Balbay'a, Mehmet Haberal'a "vah vah" etmek demokratik tavrın olmazsa olmazı iken, Hatip Dicle'ye sıra geldiğinde "Vurun kahpeye" tutumuna girişmek demokratik ya da sosyal demokrat bir duruş olabilir mi? Şimdi tutar da birileri "vay efendim hatip dicle hüküm giydi, balbay ile haberal daha hüküm giymedi" demesin mümkünse! Hala daha benim tutukluma demokrasi olmalı, seninki başka; benim tutuklum cici, seninkisi pis" diyebiliyoruz 2011 yılı Türkiye'sinde! Bizim demokrasiden anladığımız bu mu? Korkarım ki tam da bu! Ne yazık ki bu! Zora gitmemelidir, kuryup kalınmamalıdır, kaç kaç nereye kadardır?
halkın radesi falan filan diye zırvalayanların çıkacağı fakat anayasanın yasaların halkın iradesi olduğunu unutan acemi teröristleri üzecek haberin başlığı.
kimine göre doğru kimine göre son derece yanlış karar.
halkın iradesiyle seçilmiş biri(!)
sorarım o zaman.
halkın iradesiyle hatip dicle de dahil 36 vekil seçildi.
ya hep ya hiç diyen ahmet türk halkın iradesini pek de tınlıyor değil o halde.
sen ankara ya 36 vekil gönder sonra biz girmiyoruz de.
ey benim iradeli halkım...
uyumaya devam.
hatip dicle'nin milletvekili olamaması gerçekten çok önemli bir olaydır güzel de olmuştur.şimdi o zaman neden seçilmiştir oyları boşa gitmiştir onu seçenlerin falan filan diyenlere çok gülüyorum;evet efendim boş insanların boş oyları olmuştur.zaten millet vekili olsaydı ülkede ki adaletten şüphe edilirdi darısı diğerlerinin başına efendim.
ysk'nın halt yemesidir. bdp'yi ve bdp zihniyetindekileri hiç sevmem hatta nefret ederim. ama bu yapılan iş değildir. şimdiden olacakları görüyum. bazı itler sokaklara inecek banka postane yakacak bi kaç otobüse molotof atacak, bdp'li vekiller halkı iyice kışkırtacak sonra da ysk pardon diyip kararını geri alacak ve hatip dicle meclise girecek. olay çıkarıp sağı solu yakan itlerde "aha bak biz tc devletine saldırınca adamlar dediğimi yapıyo" diye sağda solda hava atacak.