istersen mutlu oluruz seninle,
Evimiz ve çocuklarımız olur.
Yemek pişirirsin kendi ellerinle
Kalplerimizde esenlik ve huzur.
istersen mutlu oluruz seninle,
Birbirimiz için yaratılmışız,
ruhlarımız ve düşüncelerimiz bir.
bizim gibi olur çocuklarımız
Ben şair sen baştan ayağa şiir..
Birbirimiz için yaratılmışız,
Ayrılık olmaz fikirlerimizde.
Kahkahalarımız taa uzaklardan duyulur,
Mutluluk parıldar gözlerimizde..
Rüyalarımız bile aynı olur,
Ayrılık olmaz fikirlerimizde.
ne hayaller kurarız uzun uzun,
Üzüntüleri atarız bi kenara,
Gizli birşeyleri kalmaz ruhumuzun,
Tüm şiirlerimi okurum sana,
Ne hayaller kurarız uzun uzun,
Kim ne derse desin mutlu oluruz.
içimizde ümit, arzu teselli,
Bende aşk, sende güzellik sonsuz..
Aşkımız gözlerimizden besbelli,
Kim ne derse desin mutlu oluruz.
dile dökülmeyenin tenhalığında,
kaçırılan bakışlarda,
gündeliğin başı boş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu,
ve elbet üzerinde durulmuyordu.
sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun.
biraz daha fazla sevdiğim,biraz daha fazla önem verdiğim...*
Promethus' tum, çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim
Spartaküs'tüm, köleliğin çığlığında
Aslanlara yem oldum, tükendim
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum
Kerbela çölünde Hüseyin
Zindanlarda Cem Sultan, sehpada Pir Sultan
Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu
Tanrılardan ateş çaldım
Yüzyıllarca tutuştum, üst üste yandım.
Bir Anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi
Kendimi külümden yarattım.
Yusuf Hayaloğlu
her sabah
rezil insanlar bekler her köşebaşında beni
yüzleri, yürekleri kadar kirlidir
biri gider, biri gelir
biri gider, biri gelir
yakamda duygusuz iğrenç elleri
ve soğuk gözbebekleri gözlerimde
o alışılmış yaşamak ki her sabah
iğreti bir elbise gibi durur üzerimde
bir isyandır sarar içimi
her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir
fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni
biri gider, biri gelir
hep aynı ses, aynı şarkı
aynı sağır gökyüzü
dilsiz bir deniz
kör bir düzen
hep aynı kör döğüşü
yalancı yüzler, aptalca bakışlar
o iki yüzlü selamlar
hep aynı tempoda geçen manasız bir gün
hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri
ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar
ya o geceler satılmış, utanç dolu
büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz
renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri
kristal kadehlerde kral içkiler
o hesaplı dostluklar
satın alınmış sevgiler.
Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan
zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin
kim olduğunu göremedi...
hakemler hep karşı takımı tutacak
ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı
çiçeklerden kamelya olacağız
az kolumuzun tarafında
solda olacağız
bu itirazın ilk şartı
solda da az olacağız
devrimi çoğaltırken çünkü
bir başka devrime hızla azalacağız.
"bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda,
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım,
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor."
Ben de günahkar kullarındanım Allahım...
Bir "Kulhuvallahi" bilirim dualardan,
Bir de "Yarabbi şükür" demeyi doyunca,
Bir kere oruç tutmam ramazan boyunca,
Ama çekmediğim kalmadı sevdalardan.
Ben de günahkar kullarındanım Allahım!...
Öyle zor geçti ki günlerim sevgili, gerçekten zoru yaşamışım zoru sevmişim ben, arkandan yazdığım bütün mektuplar gün yüzüne çıkıyor yavaş yavaş. Yani yeniden seni hatırlıyor gibiyim. Sen beni o yaz terkettiğinde yüreğimde oluşan sessiz içine kapanık o sel birden şahlandı , ve eskileri getirdi bana. içimde oluşan o girdap birden yüreğime çarptı ve yeniden seni hatırlattı bana. sanki sen beni bırakıp gittikten sonra herşeyin acısını çıkarıp gitmiştin sanırım bu kalbim ilk defa bir ilki yaşadı sevgili. Ama ben hala seni gördükçe içimin acıdığını farediyorum.Ama hiçbirşey eskisi gibi olmıycak daha önümde uzun yollar var. Senin beni unutmanı bildiğin gibi seni unutucam.Bunun böyle olması gerekiyor böyle olacak.
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.