genellikle 65 yaş sonrası amca ve teyzelerin evde boş boş oturmalarından kaynaklanan ve yamuk sıçsa doktora gitmelerine sebep olan psikolojik durumdur. hastane doktorlarını verem eden ve boşuna kalabalık yaratan %60 lık kesimi oluştururlar.zamanında eğer bir uğraş veya hobi kazanmazsan emekli olunca böle hastaneye dadanırsın.
boş vakti olan işsiz insan meselesidir.
o kadar işsizdir ki kendini dinlemekten başka işi yoktur.
ve kendini dinledikçe bir yerlerinin ağrıdığını sanan insan tipidir.
en son grip oldum ve neredeyse öleceğimi düşündüm. aslında gerçekten öleceğimi düşündüm. yani her hasta olmamda öleceğimi, yine spora ilk adımı attığımda beliren kas ağrılarını hissettiğimde de o kas ağrılarının hiç geçmeyeceğini düşünen bir hastalık hastasıyım. geçtikten sonra tabi devam ediyorum hayata ara verdiğim yerden.
yani kadın hastalıklarından en hafifi başıma geldi. resmen kendimi kısır ilan etmiştim. gerçi doktor karşısındaki insanın * hastalık hastası olacağını nerden bilebilirdi ki... söylediği her sözü resmen kendi zihnimde tekrar yorumladım. öyleki hayatımdaki en büyük gaflardan birini de etmiştim ama demem. merak edin hehehe
Allah düşmaınmın başına vermesin dediğim hastalıktır. Hastalık düşünülmeyen bir gün, bir gece olmaz. Devamlı yeni yeni hastalıklar bulursun kendine. Bünye yorulur,beyin yorulur. iyi değildir. Bugünümüze hamd olsun.
edit: tanımda sorun olursa diye: korkutan insanlar.
heh tanım bitti. kısmen bende mevcut olan.
öyle her boku takan biri değilim ama bugüne kadar kafaya taktığım iki hastalık oldu. belirtilerini bulduğum ve o hastalığa sahip olduğunu düşündüğüm...
1.si hiv. 20-25 gün kafayı yedikten sonra test yaptırdım negatif çıktı. sorun yok yani.
Şu sıralar revaçta olan ise kolon kanseri. bi de sıçtığımın belirtileri baya tutuyor. kolonoskopi sürecinden korktuğum için hiç bir şey yapamıyorum.
dip:hiv belirtilerinin 10-11 de 7 si filan çıkmıştı.
Son derece kaygılıdırlar. En ufak ağrıda sancıda baş dönmesinde öleceklerini zannederler. Hem kendileri çile çekerler hem de yakınlarını bezdirirler. Bu insanlar aynı zamanda doktorlardan ve hastanelerden ölesiye nefret ederler ve ölüm korkusunu iliklerinde hissederler. o kadar çekilmezlerdir ki artık onlarla beraber siz de ölmek istersiniz. o her hastayım galiba dediğinde veya şikayette bulunduğunda kafanızı dağlara taşlara vurmak istersiniz. kesinlikle önünü alamazsınız, onları yatıştıramazsınız. onlar üzerinde etkili olmayı bırakın, onlar da kendileriyle beraber sizi depresyona sürükler. Hastalık hastası olan bir insan hele ki erkekse ve orta yaşlıysa evlerden ırak. gördüğünüz yerde koşarak uzaklaşın.
tıp dilinde hastalık hastasına hipokondriyak denir. bence en kötü hastalıktan daha kötüdür çünkü bu hastalığa sahip olan bir insan bir süre sonra etrafındakileri gerçekten hasta olduğuna ancak ölürse inandırabilir. eğer bu hastalığa sahip birisi atsan atılmaz satsan satılmaz şekilde yakınınızsa, o karşınızda var olmayan hastalıklarından bahsederken, içinizden sen kafadan hastasın diye çığlık çığlığa tepinesiniz gelir ama ses çıkaramaz öylece dinlemek zorunda kalırsınız. başınız ağrısa söylemeye korkarsınız çünkü ya benim ya benim diye başlarlar, hiçbir şey görmüyorum derler ama desenli halıdaki ufacık ekmek kırıntısını eğilip alırlar... bu ve buna benzer bir sürü çıldırtıcı durumu yaratan hastalıktır kısaca.
fala inanma falsız da kalma gibi dünyanın en karışık durumunu benimsemiş insanlarız. bence doktora gidip gitmeyeceğimize çok rahat karar verebiliyoruzdur.
arkadaşımda hemen hemen böyle birisi. bir de sürekli doktor programlarını izliyor. hergün bir yeri ağrıyormuş gibi davranıyor.
az önce lavoboya por çöz dökmüş, burnum nasıl yandı , gözlerimden falan yaşlar boşaldı, az kaldı kanayacaktı diyor. hmm dedim. bir daha geldi aynı olayı bi daha anlattı. lan yürü git ya, hayır kanasın ne olacak? dedim. valla bıktırıyorlar.
bir de en ufak nezlede kanser olmuş havası yaratıyor.
çok kötü bir olaydır. Her bir haltı acaba kanser mi oldum diye kendi kendini yer bitirir insan .Sonuçta kurtulmak için ev sakinleri evde sağlık ansiklopedilerini saklarlar. Ev ahalisi onu sakinleştirmek için yaptıkları tüm saltolardan kendileri hasta olur. Allah kolaylık versin durumudur.
ben.
hergün kanser oldum, beynimde tümör var, kalp krizi geçiriyorum, karaciğerim veya böbreklerim iflas etti demeyi başarabilen kişidir. hastalık düşünmeden tek bir günü bile geçmez. hergün çocuklarına bakarak onları babasız bırakacağını bu yaşta babasız nasıl yaşayacaklarını düşünen insan modeli. onun için küçücük bir sivilce bile kanser belirtisidir. hergün idrar renginden böbrek ve karaciğer tahlili yapar. bir yerleri uyuşmaya görsün ya felç geçiriyordur yada kalp krizi. gerçekten hasta biriyle konuştumu aynı hastalığın onda çıkması sadece an meselesidir. kısacası çekilecek gibi değildir hayatı. doktorları her ne kadar hasta olmadığını raporlarla kanıtlamaya çalışsalar da (hatta bazıları raporu bırakıp vallahi birşeyin yok, şerefsizim iyisin diye işi yemin etmeye kadar götürür) ona bir türlü hasta olmadığını kanıtlayamazlar. o kadar tıp okumaları önemli değildir. ne de olsa belirtileri onlar yaşamıyordur ve kesinlikle gözden kaçırdıkları bir detay vardır.