yasalarda belirtilen kurallara uymayan kişilerin kapatıldığı, bir süreliğine kaldığı, "allah kurtarsın" duasının sık sık duyulduğu, yemeklerde sürekli pilav-kuru fasülye çıkan, duvarlarına sanatçı resimleri asılan, yanık bir sesin 24 saat yanık bir türlü çığırdığı, gardiyanların çok suratsız olduğu, bir nevi; "suçunu işledin,şimdi çek cezanı" evi. **
içerdeyken dışardakilerin nedense pek güçlendiği, kendini bi halt zannetmeye başladığı, hiç çıkılmayacağını zannetikleri yerdir. oraya giren yanlızdır artık. ilk darbeyi muhtemelen kadınlardan yerler. eğer içeri girenin aklı varsa çıkışta kesinlikle topluma zararı olamayacak bir insan meydana gelir ama az bi sayko ise özgürlük ve mahpusluk durumu yalama olur. kah içerdedir kah dışardadır eleman. kimse zannetmesinki bana bişey olmaz; kimler ne sebeplerden demir parmaklıkların ardını boylamıştır yazılsa roman olur.
antik yunan ve orta çağ karanlığının ele aldığı şekildeki cezalandırma mekanizmalarının değişen konjonktürler ve insan hakları nihayeti ile aldığı en son ve insancıl türev.
ilkel insan ve orta çağ engizisyonu ibret kavramı hasebiyle, bireyin diğer halkın gözleri önünde hunharca öldürülmesi istenirdi. suçlu titrindeki kişinin ıslah olması onlar için mühim değildi. kendi rant çarkları dönse yeterli idi.
bugün ki, hapishane olgusunun öğretisi irdelendiğinde; artık mahkumun işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması ve ıslah olması ön koşuldur. ne kadar ders alınır burası ise, ülkelerin anayasal düzenleme şekilleri ile orantılıdır.
ünlü metris hapishanesindeki halısaha maçları olay olmuş ve gayet çekişmeli geçiyormuş. ümit karan, bülent uygun, tayfur havutçu derken tribünde aziz yıldırımın olması bu dört duvar arasında birşeylerin unutulmasını o an sağlamış olabilir.