39 bölüm sürmüş harika dizi. mads mikkelsen mikkemmel bir hannibal olmuş, oyunculuğu/asil duruşu ve karizması ile diziyi alıp götürmüştür.
Bu adam çok güzel insan yiyor, can çektirecek kadar hem de. Sabaha kadar milleti kesip biçse, pişirip yese izlerim. hannibal olmak için doğmuş resmen https://galeri.uludagsozluk.com/r/1429534/+
izlerken hep aklımın bir köşesinde "bunu yapan yapımcılar izleyen potansiyel katillere ilham kaynağı olacağından hiç endişe etmiyor mu?" sorusu olan dizi.
2. sezonun sonlarına doğru iyice iğrençleşen ve daha fazla kaldıramadığımdan dolayı, 3. sezonun başlarında bıraktığım. vahşip ama entellektüel bir dizi
kanlı, cinayetli şeyler sevmiyorum diyenlerin de kesinlikle bir denemesi gereken dizi. bu dizide en önemli şey klas. herşeyin en klasının olduğu dizi; cinayetin, yemeğin, giyimin, entellektüel sohbetin, müziği, çekimlerin, sanatın ve daha bir sürü şeyin...
ilk sezonun 8 inci bölümündeyim.. ve o kadar da abartıldığı ve övüldüğü kadar güzel bir dizi değil ve bana sıkıcı gelmeye başladı yarım bıraka bilirim.. mübarek kaç bölüm oldu hannibalin öldürüp yediği kişilerimi anlatıyor yoksa başka olayları mı belli değil bana ne başka olaylardan sen bana hannibali göster üstü kapalı bir şekilde sadece eti yerken gösteriyor başkada bir şey yok.. ayrıca şu polis danışmanımıdır nedir onunda psikolojik sorunları sıkmaya başladı.
dizide will graham'ın hannibal'ı geyik olarak görmesi, wendigo adlı iki ayak üzerinde yürüyen, insan eti yiyen geyikle ilgili bir kızılderili efsanesi nedeniyledir.
bu gece final bölümünü izlediğim dizi. Bu güne kadar izlediğim diziler arasında en iyi edebi ve dolu dolu konuşmalara sahip diziydi. yayında ve yapımda emeği geçen herkesin anasının, bacısının, avradının ellerinden saygıyla öperim.
--spoiler--
sondaki şahane müzikle aşırı duygusal sahneler yaşattı bana. dizinin kahramanları bir numaralı katil ve ruh hastası olup kazığa oturtulması makul olmasına rağmen istemsizce kendilerinin ölümüne kendinizi üzülürken buluyorsunuz.
--spoiler--
Vay anasını. bu denli psikolojik derinliği bulunan, çok sağlam replikleri olan dolu dolu bir dizi ergenlerin eline dusmus resmen. Hayır ne anlıyorlar da izliyorlar anlamıyorum ki. ulan ben bile aralardaki ince nüansları kacirmayayim, o surreal ifadeleri yakalayayim diye ekrana dikiliyor ve sanatsal bir yaklaşımla takip ediyorum. Ama elin bebesi kikiki çok seviyom yaa ama annem birakmiyo uff diyor. evladim, bence kafami yorma bu kadar bak psikolojin bozulur. Ama bunun için de belli bir birikim ve akıl duzeyi gerekiyor. tamam lan o kafayla bir şey olmaz harbiden, izle izle..
elektrikli sandalyede yaşamına son verilen Albert fishden alıntılandığı söylenir. kendisi iki çocuğu kaçırarak, bir çiftlik evinde 1 hafta sürede yemiş ve çocukların ailesine bir mektup göndermiş, burada bir kaç ayrıntıya yer vermiş ve kız çocuğunun bakire öldüğüyle ilgili ilginç bir dipnot düşmüştür.
bence dünyanın en zeki ikinci seri katilidir. birincisi açık ara farkla Charles manson (Charles milles manson)dır.
gecenin köründe izledim köpek gibi tırsıyorum şu an. 1. sezon 10. bölüm bildiğin korku filmi. hay kafamı sikeyim. ayağımı yatağın yanına koyamıyorum, keşke uçabilsem amk.
yeni sezonu nihayet yurdum tv'lerinde de başlayan dizi. yalnız giderek hannibal filmine gereğinden fazla gönderme yapmaya giriştiler, bu da biraz dizinin orijinalitesini, biraz da kronolojik mantığını bozuyor.
