Orhan Kemal'in Adana Çukurova bölgesinde geçen ve yoksulluk yüzünden Güllü adlı kızın zorla evlendirilmesi ve o döneme ait sıkıntıları ele almış bir üçlü roman. Kitap Vukuat Var, Hanımın Çiftliği ve Kaçak ciltleri olarak devam etmekte. TV'de yayınlanan diziler ile hiç bir bağlantısı yok. Mutlaka okumanız gereken Türk klasiklerinden.
Aklımda sürekli olarak haki biçici’nin
“Lan baba giritli’nin meyhaneye gidek mi” ve “bilüyün mü ramazan” repliklerini getiren dizi ve bir orhan kemal romanıdır.
gerçekten kaliteli ve emek harcanmış bir kitap uyarlamasıydı.
--spoiler--
dizinin yapımcısı faruk turgut, kostümler, sokaklar, binalar ve otomobillerin 60 yıl öncesine uyarlanmasıyla "1.8 milyon tl yatırım yaptık. kostümlere 300 bin tl harcadık" dedi. program, 1950 döneminin adanasını yansıtmaktadır. dizinin çekimlerinin yapıldığı dört ana mekândan birisi olan ve muzaffer bey'in evi olarak kullanılan konak, adana'ya 25 km uzaklıkta bulunan karataş ilçesinin karaahmetli köyü'nde inşa edildi. ve inşasında kullanılmak üzere o döneme uygun olması için kremitler, eskişehir'den getirildi. toplam 10 bin metrekarelik bir alan içerisinde yer alan konak 800 metrekare yer tutmaktadır. konağın kurulması için, bulunduğu yerde yer alan ahşaptan yapılmış eski bir ev yıkıldı ve ardından 33 gün içinde konak inşa edildi. dizinin adananın merkezi büyüksaatte çekilen bölümleri için dönemi yansıtan bir ortam hazırlandı.
dizinin her bir bölümü toplam 400 bin tl'ye mal olmaktadır ve dizide kullanılan müzikler için de her bölüm başına 4 bin tl telif ödenmekteydi.
--spoiler--
türkiye nin gelmiş geçmiş en iyi dönem dizisidir. son bölümüyle içimde derin izler bırakabilmiş ender dizilerdendir. bu diziyi farklı kılan bir şeyler var. oyunculuklar tam kararında. ne abartılılar ne sönük, tam tadında. hepsinin ayrı hikayeleri var ve hepsi en iyi şekilde işleniyor. hepsi anadolu' nun bağrından insanlar. insan onları seyrederken kendini görüyor. zenginlik ve fakirlik çok iyi gösteriliyor.özgü namal, ve ebru özkan gibi muhteşem bayanları kadrosunda barındırarak zaten yola artı puanla başlamıştı.
sadece kitabın konusunu işlemeyip incirlik üssü , toprakları özelleştirme , cumhuriyet halk partisi ve demokrat parti arasındaki çekişmeleri de işlemiştir. aile içi şiddete maruz kalan bir kızın, hanım olma sürecini işlemiştir. muhteşem fon müziklerinin de dizinin başarılı olmasındaki etkisi büyüktür. son sahnede orhan kemal in kitabı güllü ye göndermesi çok iyi düşünülmüş.
ama en önemli asıl vermek istediği mesajı son bölümünde vermiştir.
--spoiler--
anladım ki hanımlık mal, mülk, parayla olmuyormuş. hanımlık bütün bunlardan vazgeçmekle oluyormuş.
--spoiler--
birçok roman uyarlaması dizinin içinde gerçekten adam gibi olan tek dizi.
dün çok güzel bir bölümle final yaptılar. kemal'in cenazesinde duygulanmamak elde değildi. en sonda güllü ile halide'nin konuşması da şahaneydi. özgü namal'ın nasıl bir oyuncu olduğunu da bir kez daha görmüş olduk dizinin finaliyle.
bir kemal'in ölmesi, bir başka kemal'in doğmasıyla biten dizi.
dizinin sonlarına doğru, güllü babası cemşir'in evine girip, onu yaptığı babalık yüzünden yerin dibine sokarken art arda sövüp sıralarken cemşir'in suratı görülmeye değerdi. vurmayın adam öldü diyesim geldi o ân, o derece yani. hehe. tabii o adamın yüzünde o acıyı görmek bir yana, güllü'nün haklı olması daha da canını yakıyor insanın. daha önce sadece başlarında birkaç bölümünü izlemiş olmama rağmen, finalin tamamını da bir keyifle ve bir şey kaçırmamışım gibi izledim. ha geri kalanı gereksiz miydi? hayır, değildi. ama aldığı eleştirileri çok da hakettiğini sanmıyorum. genel türk dizileri arasında izlenebilecek kapasitede ve kalitede olduğunu düşünüyorum. dram açısından...
Dizi dün bitti. Dizi ile roman arasından çok fark vardı. Sanırım dizideki olaylar gerçekten yaşanmış. Bu kanaate nereden vardım peki?
Halide'nin ölmesinden sonra Güllü'yü bir muharrire hayatını anlatırken gördük. Dizinin son bölümünde ise postacı Güllü'ye bir paket getiriyordu. Paket Güllü'nün o gün hayatını anlattığı muharrirden geliyordu. Pakette bir not vardı. Güllü o notu sesli olarak okudu. Muharrir Güllü'nün hayatını kaleme alıp bir roman yazdığını ama bazı olayları değiştirdiğini söylüyordu. Güllü paketin içindeki romanı aldı ve masanın üstüne koydu. Romanın kapağında şunlar yazıyordu: "Hanımın Çiftliği - Orhan Kemal"
işte bizim okuduğumuz Hanımın Çiftliği romanı buydu. Dizide izlediklerimiz ise yaşananların ta kendisi... Herhalde birileri bu yaşananların bilinmesini için dizi haline gelmesini istedi. Çünkü bu dizide sadece aşk, ihtiras ve nefret yoktu. Dizide yakın tarihimize ilişkin iki detay da işleniyordu:
* Cumhuriyet Halk Partisi'nin Atatürk Devrimlerini korumak için gittikçe tutucu bir hale gelmesi, toprak sahiplerinin ve parayı ellerinde tutanların beklentilerine karşılık verememesi. Yani bir bakıma partinin ülke yönetimi için yetersiz kalması.
* Bunun neticesinde Demokrat Parti'nin doğması ve yaptığı bazı hatalar: "Marshall yardımı ve incirlik Üssünün açılması gibi."
Bu konular elbette ki bilinmeyen şeyler değil. Ama o devrin sosyal ve siyasi yapısının bir dizi film içinde işlenmesi seyircinin dikkati daha çok çekebilirdi. Hele bu dizi gerçekten yaşanmış bir hayatı anlatıyorsa daha da anlamlı olabilir ve diziye bir belgesel havası verebilirdi. Bence bu dizi bu amaçlarla çekildi ve bazı siyasi mesajlar verildi inceden inceye.
Yalnız anlamadığım bir nokta var. Cemşir ve Zehra öldükten sonra bir ara mezarları geldi görüntüye. Mezar taşlarında Cemşir Öğütçü ve Zehra Öğütçü yazıyordu. Malum Orhan Kemal'in asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü'dür. Bu soyadı benzerliği tuhaf değil mi?