halı sahadan insan manzaraları

entry8 galeri0
    9.
  1. halı sahada maç zamanını beklerken gördüğüm insan modelleridir.

    şöyle gruplanabilir:

    40 yaş üstü göbekli defans:şimdi arkadaş bu adam görmüş geçirmiş bikere rakip nerden gelir,nereye kaçar ne yapar önceden çakar. (bkz: ahmet çakar)yalnız bir noktada eksiği vardır;stamina sı düşüktür,malum o göbekle 2 metre koşmak yüzlerce kalori götürür.

    ergenlik çağındaki sivilceli kaleci:kötü oynadığından değil,tipi çirkin olduğundan da değil adet diye kaleci yapılmıştır kendisi,o kadar büyük varken forvet oynamak ona mı düşer hiç? eksiği ise uzaktan gelen şutları kolay yemesi ve maçın ortasında yoldan geçen kızları kesmesidir.

    25 yaş üstü azgın forvet:muhtemelen yeni evlenmiş ya da evlenmek üzere olan kişidir bu.bekarlığa veda partisi tadında oynar.evlenmenin bünyede yarattığı hırsla pata küte abanır kaleye denyo.bide bireysel oynar ki bunu neden yapar ben anlayamadım.

    halı saha manyağı orta saha oyuncusu:efenim bu kişiler genelde 18 yaş üstüdür.maçı organize eden, sahayı kiraya verenle pazarlık eden hep bu kişidir.taktikleri de bu verir.lakin oyunda hiç iyi değildir kendisi, paso küfreder.

    top tutucu yapılan ibiş:oynayan kişilerden birisi olan babası tarafından top tutucu olcaksın bahanesiyle maça getirilmiş çocuktur.sonradan kazıklandığını anlar ibiş çünkü saha kafes olduğundan top hiç kaçmaz.
    2 ...
  2. 9.
  3. etrafına durmadan bağırıp çağıran tipler vardır ki bunlar ömür törpüsüdür. hele bir de bu insanların maçı izleyen tanıdıkları varsa işte o zaman bittiniz demektir. adam kendine oynamaya başlar, yaptığı her hareketten sonra izleyicilere yan yan bir bakış atar. bakış atar ama onlara baktığının da farkedilmesini istemez. bi de paso emirler vermeye başlar sen koş sen defansta kal falan diye. eğer böyle tanıdıklarınız varsa, 1 saat işkence süreniz de var demektir. ama faydalı yanı da vardır. zira sabrınızı ölçmek için iyi bir denek olabilirler böyleleri.
    1 ...
  4. 9.
  5. saha dışı görev dağılımı da en az içerde olan-biten kadar takdire şayan, tebrike namzettir.

    halı sahanın sahibi gobekli vatandaş: çoğunlukla eli cebinde maçın bitmesini ve parayı uçlanmanızı bekler. bozuk parayı sevmezler, biter bitmez "siktirin gidin artık" tavrı takınırlar. ancaak, kafilede taş hatun varsa yüz hatlarında olumlu değişiklikler yaptığı ve çapkın bakışlar bile fırlattığı tarafımca gözlenmiştir.

    macı kameraya alan prim insanı: tüm maç boyunca "yürü koçum be", "aslansın kaplansın" şeklinde çıkışlarıyla meşhur bir ankaralı vatandaştır bu, çok konuşur zira. sustuğu anlar ya gol attığınız, ya gol yediğiniz anlardır. o anlarda da kızlara futboldan anladığına dair belli imalar vermek için düşünme süresi kazanır. maçın kaydedilmesini talep etmemenize rağmen ilker yasinesk bir maç sunumu yapma hevesinden "bırak eğlensin" der içsesiniz.

    biri çıksa da girsem diyen kuskun vatandaş: maçı organize eden tarafından çağrılmamış olup kızların yanında oturan küskün kişidir. kızların sorularına bir-iki kaçamak cevap verir, uslu uslu oturur taburesinde. kimseye zararı yoktur, bazı bazı oyuna dahil olması, memnun edilmesi sağlanmalıdır.

    baklava: bu oyunlarda kazananın hakettiği ancak malup takımın da hunharca yediği tatlı. türk tatlısıdır; antep yöresine aittir, cevizliyse dadından yinmez. hele bi de güllüoğlu veya çavuşoğlu patentli ise olsa da yesek dediğimizdir.

    çay kahve tuketicisi çıtır kız guruhu: suskunları makbuldur. çok konuşanı oynadığınız oyundan soğutur. çalışkandırlar, maç bitse de gitsek diyenlerini göndermek maçın selameti için en iyisini yapmaktır.

    maç bittikten sonra eve bırakan zengin pic: zengin olduğu için havalıdır, taşaklıdır. kız arkadaşınızla olan ilişkinizin selameti için bunu da göndermek elzemdir.

    evet sevgili yurdum insanı, bir genellemenin daha sonuna geldiğimiz şu dakikada bunu yapmanın verdiği zevki inan anlatamam. bunu yazacağıma masaşuset'e göndermek üzere bi makale hazırlardım gerçi ama şimdi kim uğraşacak bilimsel makale hazırlamakla filan. hem onda şiir de yazamazsın ki makalenin sonuna, gülerler...

    istediğim zaman, isteğim şiddette,
    abanılmış olmalı benim şutum,
    kalecinin karnı günlerce ağrımalı,
    Tam karnına gelmeli gömdüğüm şutum.
    Ya karnına, ya alnının ortasına;
    En can alacak yerine nişan alınmalı.

    çare bulunmaz her şutun acısına,
    seni ağlatır çocuklarcasına,
    Bir eser olmalı yıllardan kalan,
    tepiği kininle, garezinle vuran;
    top değil, ölüm çıkmalı ayağından,
    Bırak kalecinin kanı olsun dökülecek
    En son şutum da olsa denenecek,
    Nasıl olsa ölüm var, bari ben öldüreyim.
    1 ...
  6. 9.
  7. 9.
  8. saha içi görev dağılımı şöyle olan esnaf/öğrenci/amatör gruplar;

    duvar pasında adı gecen duvar: bu arkadaş, ebeveynlerinin "duvara mı konuşuyorum?" fırçasına muhatap olan, ezik mode on, böyle, dokunsan intihara teşebbüs edecek bi arkadaştır. çok severim kendisini. zira o duvar, ben ise duvar pasının kahramanı payesinde rol alıyorum burada. gerçekte de öyle, gidin sorun. defansın "geri gelin lan" serzenişine en az maruz olanı da budur, gözümden kaçmadı.

    geri gelin lan replikli defansif kaleci önü oyuncusu: "defans oyuncusu" demeye elim varmadı bu arkadaşa. çünkü her iki takımda da vardır bu ibnelerden, binaenaleyh gol atmanız teke tek durumundan daha zor olur bu ibneler yüzünden. fiziksel özellikleri izbandutvari, kimyasal özellikleri her türlü sürtünmeyle sağlanabilecek sertlikte, biyolojik özellikleri ise daha sınıflandırılmamış. gol atmaya gidersiniz, sizin takımdaki manyak hemen başlar yegane repliklerini saydırmaya; "geri gelin lan", "ulan kaptırmayın ibneler" gibi ağlanmaya. ulan kupasına mı oynuyoruz pezevenk. altı üstü bi tepsi baklava, ama gel de dinlet şini.

    orta saha benden sorulur adamı: bu adamdan da her maçta bulunur. her iki takımda da olmazsa yani bir yerde "liderlerin çekişmesi" olmayacaksa bunun olduğu takım diğerini ezer. genellikle bunlar da allah'ın yarattığı diğer mahlukat gibi çifttirler ve her takımda birer tane vardır. bilim ve teknik dergisi abonesidir bunlar. hatta bi keresinde bunlardan birinin, tükürük balığının suyun kırılma indisini hesaplayıp böceği indirdiği tekniği işlemlerle açıklarkenki halini hatırlıyorum da; bunlar topa vururken çok ince hesaplar yaparlar. ben olsam bodoslama vururum. o adam sol ayağıyla duran topa roberto carlos gibi gerilir, ronaldinho gibi vurur, valla bak. kaç tane kız kaybettim aynı hareketleri yapamıyorum diye. ee sonuç aynı, onun attığı da direği yaladı, benimkisi de. ama o gerilme, o duruş, o endam, ne bileyim işte karizma meselesi bi yerde. sahalarda hayatımı zehir eden en şerefsiz böceklerdir yani bunlar.

    kaçacağı yeri iyi hesaplayan forvetimsi: orta saha benden sorulur adamının cancişidir bu. diğer forveti, defansları filan görmeden ona pas verir, gol attırır bu canciş. çünkü ona göre gol atma potansiyeline sahip tek adam bu beleşçidir. hayatında yaptığı en doğru şey, zeki ve teknik elemanı buna inandırmış olmasıdır. yalnız bu rütbenin düşmesi de mümkündür, asla "kaç tane pas verdim, bi tane atamadın lan" dedirtmemeniz gerekmektedir. yoksa kendine yeni bir canciş bulur bu satıcı. onun çün öncelikle kaçacağınız yer, sonrasında ise kaleciyi engin tecrübelerinizle avlamanız şarttır. bu şartları sağladığınız taktirde siz de bizdensiniz ve hayatını futbola adamış orta saha oyuncusundan sonra oyunu izlemeye gelen en güzel ikinci, en zeki, muhtemelen sarışın olmayan bayanın kavalyesi olmaya adaysınızdır.

    zurnanın zort dediği yerin bekcisi: amacı kaleyi korumak değil, topun kaleye girmesine mani olmaktır. çoğu kaleci bu hatayı yapar, kale direklerine sıkı sıkı sarılır falan, yapmayın böyle şeyler. bunu da belli mahlaslara göre ayırmak elzem; uzun boylu ve amatör de olsa herhangi bir takımda kalecilik yapmamışsa çabuk gol yer. çünkü uzun boylu olmanın bir dezavantajı da rahat hareket edememektir. yerden yavaş bir plase onu rahatlıkla avlamanız için yeter koşuldur. kendisi bi kaç golden sonra bunu anlar ve kaleci değişikliği için sağ ya da sol defans oyuncusuna rüşvet verip rol değiştirir ya da uzun boyunun/cüssesinin avantajını kullanıp bunu ona zorlar. bu türün small bedeni daha gelmedi, pazartesiye gelirse onu da anlatırım.
    0 ...
  9. 9.
  10. işte benim futbol hayatımı anlatabileceğim başlık. yıllara göre, dönem dönem kisisel bir iletinin futbol hayatı zaten halı sahadan insan manzarasıdır. farklı kişiliklere, görevlere bürünmüş bir kazmanın 20 yılını anlatacağım. * tamam be halı sahayla tanışmam nereden baksan 10 yıllık bir zamana dayanır.
    orta okul zamanı: kisisel bir ileti bildiğin ot. evet ya bildiğin evden çıkmayan, evde de bi s.k yapmayan oturup bilgisayar başında fifa 97 oynayan ulen bir gün bende göyle olacağım diye yatmadan önce hayaller kuran insanımsı. bebeto diye vuruyor topa sen düşün. * telefon çalıyor. aha kuzen arıyor, halı saha maçı var adam eksik sende oynarmısın dedi. ulen zaten yılda bir halı saha macına cagırmış ne diye artislik yapıyorsun da kaleye devamlı geçmem falan diyorsun. girsene bir yerden yükselirsin belki. neyse kuzenle aramız iyi zaten tamam diyor sen gel hele değişmeli oynarız. iyilik olsun diye ilk ben geçiyorum kaleye. aha top geliyor, ne yapıcam serttir len simdi bu, bana ne olum canımdan değerlimi, ee bana ne ya diyorum çekiliyorum. yiyiyoruz ilk golü. o gol takımımıza atılan bir gol değil elbet benim futbol hayatıma atılan bir kazık o da ne golü hangi i.ne atmış: benjcev hayatımın kazığını atan adam daha sonra vazgeçilmezlerimden oluyor. neyse kaleden çıkıyorum. her kazma futbol oynayan gibi defansın sağında duruyorum nadir gelen toplaradadirek vuruyorum uzaklaştırıyorum, riske girmiyorum. kuzenim helal diyor gururlanıyorum bir kornerde orta sahayı geçiyorum. orta saha ile rakip kalenin tam arasındayım. korner kullanıldı birileri vurdu, döndü, anam top bana geliyor. ne yapmalıyım pas vermeye kalksam şimdi bu heyecanla dağlara taşlara gider, çalım mı? saçmalama kazma. bildiğin odunlamasına vuruyorum topa, hayret üst veya yan demirlere doğru gitmiyor, olum kaleye gidiyor len bu, hassiktir herkes niye bana doğru koşuyor. ben niye gözlerimi kapatmışım? ahanda gol diyorlar ta.sak geçmeyin i.neler. valla gol! aman tanrım ben zaten potansiyelimi biliyordum. sonra defansıma doğru gururlu ve başı dik koşuyorum.
    lise zamanı: çevre edinmeye başlamışım artık aralarında futbolum sırıtsa da kırmamak için çağırıyor bizim takım. artık bizim takım olmuş sen düşün. geleni yeniyoruz gideni yeniyoruz. bizim takım en kazması benim gene, ama karşı takımlarda artık çalımlaya bildiğim takozlar oluyor, geliştiriyorum kendimi, ümit özat misali. maçtan sonra düz koşular sol ayakla orta açmalar şeklinde falan değil tabi. psikolojik olarak. nasılsa ben batırsam, g.tümü toplayacak adamlar var takımımda. benjcev derin mavi bizim takımdalar, toplu defans toplu hücum falan yapıyoruz. ikiside mükemmel, ikisi de salihli belediye sporun az bulunur yeteneklerinden ikisi de daha sonra okumayı seçen insanlar. artık son anda çağırılan adamlara yüklene bilecek, bağırıp çağırabilecek kadar hukuk sahibiyim takımda. aşşağılamıyorum ama çünkü bende oradan geldim. biliyorum o heyecanı.
    üniversite zamanı: eskiden kalmış bir halı saha tutkusu var içimizde. okulun ilk ayında adamları kestiriyorum. şu oynar bu oynar diye. sonrasında zaten kemik takımımız kurulmuş oluyor. bir bakıyorum orta saha forvet arasında takılıyorum. defans sağlam, g.tümü kaldırmayıda başarabiliyorum artık. rakibe göre çalım bile atıyorum artık. düzenli oynuyoruz takım artık herkesin neler yapabileceğini biliyor. ne zaman kaçacak ne zaman arapası atılacak ne zaman çalım yapılacak herkes tanıyor birbirini. nadir yeniliyoruz ama bireysel iyilikten değil takımın birbirini tanımasından. orta okul lisden arkadaşlar maçımı izlemeye geliyor, şaşırıyorlar, kendini geliştirmişsin diyorlar, orta sahanın ilerisinde oynuyorsun diyorlar. len i.neler siz bir kere bana ileride şans verdiniz mi abura koyim, hep defansa kilitlemediniz mi beni, hayatımı kararttınız lan belki futbolcu olacaktım ben, hayallerim vardı, bebeto!. okul bitiyor takım dağılıyor. bendeki halı saha tutkusu geçmiyor. zaten halı saha maçından başka spor aktivitemiz kalmamış bari bunu kaybetmeyelim.
    iş ortamı: üniversite takımından sadece kikimusamba kalmış, gözümde en iyi oyuncudur. koşar, çalımlar, maymun olursun karşısında. aynı takımdayız tabiki kendi kalemizden kısa paslarla gol atıp dönüyoruz, yıllar olmuş nefes alışından topu nereye atacağını biliyoruz tabi artık birbirimizin. artık t.şşak geçiyoruz tüm maçlarda, çok iyi oynadığımızdan değil elbet. her zaman içimde o ilk gölü yediğim günün ezikliği var. kazmayım işte ne kadar iyisin deselerde, ben bizzat kendim kazmayım. lise takımımızdaki insanlar içinde kazmayım. * her maçtan sonra kikimusamba ve bana iyisiniz falan diyor iş arkadaşları ama yaklaşık bir yıldır hep içimde size söyleyemediğim şey var: biz iyi değiliz abura koyim siz kazmasınız! hiç biriniz gö.ünüzü kaldıramıyorsunuz be! anca masa başında g.t büyütün siz.
    ama şunu da iyi biliyorum: ben bizzat kendim kazmayım.
    ve bunu düşünmemi sağlayan adamlar: derin mavi ve benjcev en içten sövgülerimle....*
    7 ...
  11. 9.
  12. etrafında 10 metreden yakın adam yok iken kendi kendine çalım atma olayında dizi dönen salak insanın yaratıcağı manzara.

    (bkz: gerçek)
    5 ...
  13. 9.
  14. "Biter mi?" denilen insan tipidir.

    **weekend warrior: galeri ortağı ya da özel bir şirkette müdürdür. maddi durumu iyi sayılır, maça jiple gelir, forması kramponu tekmeliği kalitelidir. O kadar iyi top oynamaz ama koşar. Defansın sağ tarafı doğal yaşam ortamıdır.

    **gencimsi orta yaşlı: 35 yaşından büyük 40'dan küçüktür. yediği adana kebaplar ve kısa viceroy paketleri spor hayatı üzerinde pek iyi etki yapmamış, kendisini orta sahada etkisiz bir performansa mahkum etmiştir.

    **çoğu kişinin tanımadığı her maça gelen sessiz genç çocuk: kısa boylu ve zayıftır. adeta bir görev adamı, adeta bir genç semihtir. fazla konuşmaz, gol atınca tempolu tempolu geri koşar. körük gibi ciğer vardır, futbol insanıdır.

    **çok koşan ayarsız çam yarması: amatör bir servet çetindir. Ayı gibi fiziğini sınırlı futbol kabiliyetini örtmek için kullanır. ikili mücadelede adam ezer, ocak söndürür. çizgiye inip auta orta yapan bir yarma görürseniz işte o bu tip bir halı saha oyuncusudur.

    **her serbest vuruşu kullanmak isteyen adam: sadece serbest vuruşlarda ortaya çıkar. olmayan tekniğine inat toplara deli gibi abanarak barajdaki oyuncuların kıçında kırmızı yuvarlaklar oluşmasına sebebiyet veren kişidir. topu kaleyi bulmaz, bulamaz. solaktır bir de.
    10 ...
© 2025 uludağ sözlük