Halkçı olmayan milliyetçilik; milletin değil, belirli bir kesimin emrindedir.
Halkçı duygudan uzak, gereksiz saldırgan yapıdadır.
Halkın menfaatini, refahını en öncelikli hedef olarak belirlemeyenlerin milliyetçi söylem kullanması da sadece sahtekarlıktır.
Halkçılık barındırmayan bir milliyetçilik düşünülemez.
“Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır.
Çiftlik değil, yoktur beyi, ağası..
Her köylünün var bir çifti, tarlası,
Öz evinde o hem bey, hem ağadır..
Hiç kimsenin yancısı, rençberi
Olmaz, ancak olur vatan askeri..”
Edit: halkçılık sola isnat edildiği için tanımı kimilerinde birebir ulusalcılık haline gelmiştir.
temelde zıtlardır. yani beraber yürütelemez iki politikadır. bu yüzden türkiye pek çok etnik mensuba sahip vatandaşın bulunduğu bir devlette en mantıklısı halkçılığın ön planda olmasıdır.
anladığım kadarıyla günümüzde türkiyenin geldiği ayrımların başında bulunmaktadır.
aslında bu kavramların tarihçesi bize çok eski değildir.
atatürk, cumhuriyet kurulduktan sonra devletin en yetkilisi olarak bir süre halkçılıkla bu işi götürmüştür, taa ki 1930 lu yılların başına kadar. fakat 1930'lardan sonra belirgin bir şekilde hem atatürk ilkelerine hemde türkiye'nin siyasi hayatına millyetçilik girmiştir. millyetçilik 1930'lardan 1950'lere kadar devam etmiş ve akabindede tekrar halkçılık 1950'lerde hakim olmuştur. darbeler, muhtıralar ve anayasalar ile millyetçilik tekrar siyasi ilke olmuş ve kendini göstermiştir.
gördüğüm kadarıyla akp halkçılığı daha ön plana çıkartmak istiyor, 2007 yılından sonra günümüze kadar halkçılık devam etmiştir. dün ki balkon konuşmasındada görüldüğü üzere halkçılık siyasetimizde daha etkili olacağa benziyor.
iki kavramın bir arada götürülmesi biraz zor olacaktır. atatürk bu iki ilkesini türkiye'ye miras bırakmışsada milliyetçilik kavramı bdp ile yerine halkçılığa bırakma zorunluluğu getirmiştir.