--spoiler--
buranin tarzi var
caddebostan'da 50 senesini geçiren yüksek mimar erkan sözen de, "dünyanın bütün plajlarını görme fırsatım oldu. hiçbir yerde bu görüntülere rastlayamazsınız. insanlar belli bedeller ödeyerek yaşıyorlar. buranın bir tarzı var. bu plaj ise buranın tarzına uygun bir plaj değil. nasıl ki taksim meydanı'na gecekondu yapamazsanız, bu bölgeye de böyle bir plaj oluşturamazsınız. bütün vatandaşlarımız denizlerden faydalanmalıdır. ama bunu usulüne uygun olarak yapmaları gerekir. hiçbir yerde sokak ortasında soyunup giyinilmez" dedi.
--spoiler--
40 yıl öncesinden haber ile ilgili bi demeç. 40 yıldır chp kafasının bi milim ilerleyemediğinin kanıtı. bu arada taksime değil gecekondu çadır diktiler beyamca.
--spoiler--
"Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. ikincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek."
--spoiler--
kendini vatandaş sanan halka, gözlük üstünden yazılan bir manşetle yapılan göndermedir.
zihniyet aynı, kafa aynı, mantalite aynı vs ne derseniz deyin bu duruma.
kapitalist düzen ozaman da bir bu zaman da.. hala kemalist geçinen gençlerimize sesleniyorum, atatürk 80 sene sonra gazetelerde aynı başlıkları görmek istemezdi.
bugün 10 yıldır akp iktidarıyla temsil edilen burjuva zihniyetin halk düşmanlığının sınırsız sayıdaki tzahürlerinden biri.
evet bugün akp ile temsil ediliyor bu zihniyet. Çiftçiye "ananı da al git!" diyen, işçilerin sendikal mücadeleleri karşısında "buyursunlar gitsinler greve görelim!" sözleri ile adeta tarafını belli eden, "ayaklar asla baş olmaz!" sözünü direk işçi sınıfı için söyleyen bir parti liderliğinin halkı ne kadar düşündüğü ortada olmalı.
Hele şifrelerin cemaatlerin elinde olduğu bir sistemde kimlerin ne kadar şansı kaldığını tahmin etmek zor değil.
köylü milletin efendisir denip şehir merkezlerine köylü kıyafeti ile alınmayan bir halka karşı uygulanan politikanın devamı niteliğinde bir gazete başlığı.
ne acıdır aynısı bugün olmakta. kemalist tayfanın serzenişi hep bu yöndedir. serdar turgut bir yazsısında beni oldukça şaşırtmış ve bu konuya değinmişti.
"artık heryerdeler" gibi bir tabir çıktı günümüzdede.
o muhafazakar türk insanının bir yerlere gelmesi bile bir serzenişe sebep oldu. nasıl olurda başörtülüler evlerine tıkılmazlar" kamu veya özel sektörde nasıl olurda önemli konumları işgal ederlerdi.
bir çobanın oyu nasıl olurda göz önünde olan vatandaş ile aynı olabilirdi. kendince çağdaş ve elit zihniyetin oyları 2 veya daha fazla sayılmalıydı.
işte bugün o zorunlu çağdaşlaştırmaya karşı gelen bir grup artık öc alıyor. kendince oldukça haklı. bugüne kadar bürokrasi ve kamuda yerleşmiş olan kemalist zihniyetin sözcüleri feryad ediyor kadrolaşma belli kesimlere yapılıyor diye. belli denilen kesim ise o bildiğiniz akp zihniyeti.
not: akp yandaşı şakirt gibi isnatların şahsımda bir anlamı olmadığı gibi sıradan vatandaşın yani halkın yanında olduğum sürece her sıfat kabulümdür.
hala devam eden zihniyet. kendilerini üstün gören bir avuç zibidi. millete koyun derler, ama evlerinde oturup göt büyüten birer lümpen tosuncuk olmuşlardır.
ben kumların üzerine bokumu yaptım, ne var ayıp mı kokarsa koksun ,geçer, karıya kıza da bakarım arkadaş bizim mahallede baktırmazlar, ne var lan biz de vatandaşız ,zenci miyiz diyen zihniyetinin işine gelmediği için antipatik bulduğu başlıktır.
"halk plaja hücum etti vatandaş denize giremiyor"
sıcağın altında kömür yakıp plajda mangal yapıp ortalığı dumana ve kokuya boğmak ,
bağıra çağıra konuşup gürültü yapıp gürültü kirliği yapmak,
herkes mayosuyla şortuyla insan gibi güneşlenirken donla veya pantolonla denize girmek,görüntü kirliliği yaratmak
karıya kıza malak gibi bakmak ,musallat olmak,
playda herkes güneşlenirken top oynayıp kumları havaya kaldırıp çevreyip rahatsız etmek,
kumların üzerine işemek, sıçmak,
zamanında tüm bunları yapmış köyden şehire göçmüş kitlenin marifetleri sayesinde mağdur olmuş şehirli kitlenin duygularına tercüman olmuş başlıktır. tüm bunlar bugun güney sahillerimizde hala yaşanmaktadır.
açılan plaj sezonuyla tekrar duyacağımıza inandığım cümle.
tabi doğru bir ifade...
efenim şimdi şöyle: vatandaş kelime itibariyle uzun bir kelime. ama halk öylemi? bak halk, dedin, bitti; ama vatandaş; va-tan-daş. hem zaten girmesin vatandaş suya... vatandaş suyu taşırır. 8 harf! olmaz... hem o vatandaş hayvan işte halk varken giremiyor. *
o değil de şimdi ben vatandaş mıyım? halk mıyım?
valla bu yıl denize girmedim. girmeye de niyetlenmedim. eee? ben neyim lan? aha buldum ben turistim *
"genç aristokratlar rahatsız" diye de çevrilebilecek başlık. değil mi ya, bu ülkede beyazlar, postalcıbaşları, sabetayistler vs girebilirdi denize. ne haddine kıllı kıllı türk'ün, karakafa kürd'ün, tezek kokulu köylünün denize girmek?!