muhtemelen gülen cemaatinin yazdırdığı kitaptır, zira siyasetle o denli içli dışlı hale geldiler ki kitaptaki gibi sadece emniyet ve yargıyı ele geçirmişler dediğinizde buna da şükür biz daha fazlalar sanıyorduk karşılığını alıyorsunuz.
cadı avının işaret fişeği olabilecek yazardır. tün bu baskılara, yıldırma harekatlarına rağmen, hala bir babayiğit çıkıp her şeyi açıkca çatır çatır anlatıyorsa bir umut var demektir bu dar boğazdan çıkmak için.
ee elbet gün gelir, benim zeki,çevik ve ahlaklı milletim uyanır da siz o tahttan inersiniz. ben o zaman görürüm sizin pembe götünüzü fetoşcuklar.
delinin biri taş atar kırk akıllı çıkaramaz tadında, zamanında çok gördük biz bunları dediğimiz manşetle gelen ve yine manşetle gidecek olan yapıtlardan birisi...
emniyet müdürü hanefi avcının devletteki cemaat yapılanmasını deşifre ettiği bazıları tarafından uydurma olarak nitelenen ve yaşayan birinin gerçekleri görerek kalema aldığı kitap.
şakirt yavrularının ve çakma demokratların "tam da referandum öncesi, zamanlamasına bak! işte bu artniyet göstergesi" diyerek karalamaya çırpındıkları kitap.
be hey lavuk! adam ne anlatıyor? cemaatin devleti ele geçirmeye çalıştığını. eğer söylediklerine inanıyorsa bu adam, elbette zamanlamasına dikkat edecek, insanların dikkatini buraya çekecek ve ona göre tavır almalarını isteyecek. bokunda boncuk bulmuş ergenler gibi" zamanlaması manidar" demek için ya beyinsiz ya mal olmak lazım.
bu arada, bu yavru yobazlar, yaş devam ederken haklarında tutuklama kararı çıkarılan ve yaş bittikten hemen sonra tutuklama kararları kaldırılan onlarca general söz konusu olduğunda "zamanlama zamanlama" diye bik bik etmiyordu değil mi? neden?
iktidarın götü her zora girdiğinde "yok suikast hikayesi, yok kepçe ile cephanelik kazıları yapılırken" zamanlama önemsiz miydi? ha çük kafalılar?
siktirin gidin çay demleyin ibne yavruları! adam gibi bir eleştiriniz yok susun da bok kokusu yaymayın etrafa.
tüm somut delillere rağmen Hanifi Avcı ya göre Ergenekon, Balyoz, Kafes, Erzincan iddianamesi, Danıştay saldırısı başta olmak üzere yargıya yansıyan olayların birçoğunun içi boş...
tek tehlike var, cemaat.
silahları yok,
mühimatları yok,
faili meçhulleri yok,
ama olanlardan daha tehlikeliler.
biz bu cumhuriyeti ajanlarla, amerikan yanlısı hainlerle beraber kurmadık, biz bu topraklarda ilelebet var olacağız, siz ise tarihin karanlık sayfalarına yok olup gideceksiniz...
tarih elbet bu cemaatçilere gerken dersi verecektir.
hanefi avcı nın mit müsteşarlığı gibi arzu ettiği makamlara ulaşamadan emeklilik günleri yaklaşınca sözüm ona kahramanlık yaparak faraziyelere dayalı yazdığı kitap. buna ne sebep olmuştur, neyin karşılığıdır bu zamanla ortaya çıkacaktır.
unutulmasın türkiye de artık hiçbir şey gizli kalmıyor...herşey eskisine nazaran şeffaf.
kitapta...
diyor ki istanbul emniyette cemaat kendi cihazlarıyla dinleme yapıyor... delil yok...
baykal kaseti cemaat işiymiş... delil yok...
zamanını gelince kullanmak için bir çok siyaset adamı ve asker sivil bürokratın kaseti var diyor...delil yok...
x adamı cemaat istemedi ondan hapse girdi diyor...delil yok...
ergenekoncularda ortaya çıkan kasetler cd ler cemaat üretimi diyor...delil yok...
habervaktim bile cemaatin diyor...delil yok...
kitapta bunun dışında mantık hatalarıda var...
mesela istanbul emniyeti daha önce aranmış...hanefi avcının bahsettiği cemaat cihazları(!) bulunamamış...
gene hanifi avcı hsyk nın savcıları atadığını bilmiyormuş gibi özel yetkili savcıları cemaat atattırdı demiş...
hanefi avcı danıştay davasını ergenekonla cemaat birleştirdi diyor...güzel ama bunu yargıtay 9. daire yaptı...
örnekler o kadar çok ki...
mantıktan sık sık uzaklaşılıyor...
hanefi avcı kitabın başka bir yerinde diyor ki...
bir gazeteci, sözde cemaatten bir emniyet mensubuna sormuş eski emniyet genel müdürünü niçin harcadınız...?
sözde cemaatten polis cevap vermiş...
bilgisayarında cemaat yapılanmasına dair dosya bulduk...
şimdi elimizi vicadanımıza koyup düşünelim...
-bu tip ispatı imkansız dedikodu ile insanlar suçlandırılabilir mi?...
-üstelik bunu hukuk ilkelerine aşina bir emniyet amirinin yapması yakışı kalır mı..?
-böyle bir hadise bir defa mantığa,akla ters gerçekten böyle bir sebep varsa bile tutup bu meçhul gazeteciye ballandıra ballandıra anlatılır mı?...
bazılarının balıklama atladığı kitap aynen böyle bir şey işte...
her hafta aydınlık dergisinde var bu tip iddialardan...
Simonlar... Onlara empoze edilmiş, beyinlerine işlenmiş örgüt gerçekleri uğruna savaşıyorlar, bu gerçekler uğruna ölümü göze alıyorlar, bunun dışındaki haksızlıklara ses çıkarmıyorlar... itaat kültürünün hakim olduğu, grup menfaati için itaatin istendiği her yerde Simonlar var.
Haliç... Haliç bir zamanlar inanılmaz kötü kokuyordu. Midem bulanıyordu, Haliçten geçmek benim için ölümdü... Fakat Haliçin etrafında yaşayanlara bakıyordum, onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta piknik yapıyordu. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki insanlar uzun süre kaldıkları ortamda yanlışlıklara, hatalara ve bütün anormalliklere alışıyor, uyum sağlıyor. Türkiye için de aynı şey sözkonusu...
Bir örgüte ideolojik bir gruba ya da bir cemaate bağlandın mı, kişisel iradeni ve özgürlüğünü kaybedip, o grubun liderliğinin iradesine kendini teslim ediyorsun. Yanlış ya da doğru diye birşey kalmıyor, grubun amaçları her şeyi belirliyor, hak da adalet de izafi hale geliyor. Tıpkı Simondaki gibi... Şunu artık bilmeliyiz ki, karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tabi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz... (bkz: işte ben buna kapak derim)
dün kitabı almak için birçok kitabevini aradım, bakanlık tarafından satışının yasaklandığını söylediler bana, ne derece doğru bilmiyorum ama doğruysa yazık güzel ülkemin düştüğü durumlara.
referandum öncesi ergenekon ve balyoz davalrına ilişkin hassas bir zamanda alalacele yazılmasını manidar bulduğum ama uzaktan değerlendirme yapmamak için an itibariyle okuduğum...kendisi ve yakın ekibinin niye daha üst makamlarda değerlendirilmiyor psikolojisiyle yazıldığını düşündüğüm kitap...
bakın ergenekon davasında masumiyet karinesinden bahsedenler bir anda delilsiz cemaati suçluyorlar.
bu kitapla yandaşlar tutuştu tabii. iyi bilinmelidir ki ağızlarına sakız ettikleri allah doğrularla beraberdir ve doğru er geç ortaya çıkar. bu kadar yalan, dolan ve iftirayla bi de dine hizmet ediyoruz iftirasında olanların ahirette vay haline. allahın azabı şiddetlidir. dünya saltanatı için değmez. benden demesi..
türkan saylan öldü gitti, yaşlı kanser hastasının evi arandığı gece tv'ye çıkan nazlı ılıcaklar ne diyordu: iddialar var efendim, iddialar. karşı taraf delil yok belge yok, kanunsuz isnatsız yaka paça insanları tutukluyorsunuz diye çırpındıkça, her allah'ın akşamı yüz çeşit tv'ye çıkıp iddialar var efendim efendim yaygarasını bastılar. erol manisalı alındı belge sorduk, iddialar var efendim dediler, kanadoğlu'nun evi arandı belge sorduk, iddialar var efendim, ilhan selçuk niye alındı, iddialar var efendim. bu ergenekon balyoz haksız tutuklama sürecinin adını, 'iddialar var efendim' diye koyabilirsiniz.
ve tuncay güney gibi saçma sapanlığı amatörlüğü karışıklığı tezviratı çok açık bir kişinin türkiye'de yaşayan herkesi acı acı güldüren komik iddialarına trt'leri açtınız, yüz çeşit haber bülteni sabah akşam yayın yaptı..
yetmedi, şaibeli gizli tanıkların ifadeleri kaç yıldır manşetlerden inmiyor, yetmedi, pkk itirafçılarının her uydurduğu kahpece tezgah sözler her akşam tv programlarında saatlerce günlerce aylarca ve yıllarca tartışılıyor..
şimdi, eski bir istihbarat daire başkanı ve bugün emniyet müdürlüğü yapan ve geçmiş siciline kimsenin dil uzatamayacağı bir devlet görevlisi türkiye'deki ortaçağ devlet yapılanmasının tam anlamıyla cemaat tarafından yönetildiğini söylüyor. ve düne kadar suçlayan, iftira atanlar hemen 'savunma' pozisyonuna girdiler.
ne diyorlar savunmalarında, hanefi avcı'nın elinde belge yok, delil yok...
düne kadar saldırılan bizdik ve delil yok belge yok diye canımız yanarak haykıran bizdik..
şimdi cemaatçiler ve cemaatseverler 'belge yok, delil yok' diye savunmaya geçtiler..
roller hanefi avcı'nın bir kitabıyla bir günde değişti..
ancak türkiye'ye yıllardır hukuk nizamı vermeye çalışan ve yıllardır bize evrensel hukuk incileri söyleyenlerin hukuk bilgilerinin sıfırın altında olduğu da bugün itibariyle ortaya çıktı..
sayın cemaatseverler, belge yok diyorsunuz, hanefi avcı sorgulanır ne olup olmadığı daha iyi anlaşılır.
taraf gazetesi'ne kimlerin postaladığı bilinmeyen, fotokopi kesme yapıştırma, halen tübitakından teknolojik kriminal merkezlere kadar kimsenin anlayamadığı her sayfası tartışmalı bavullar dolusu kağıtların her biri belge oluyor, kamuoyunda bir yıla yakın tartışılan şaibeli ıslak imzalar belge oluyor, telefon kayıtları belge oluyor, ama hanefi avcı'nın kitabı belge olamıyor hanefi avcı şaibeli kopya bir kağıt parçası değil, canlı canlı karşınızda. halen görevde. sicili temiz. hatta bir dönem çok sevdiğiniz çok yakınınız.
bilmeniz gereken şudur, bir istihbarat daire başkanının kendisi 'belge'dir.. halen görevde ve sicili temiz bir emniyet müdüründen daha gerçek ve daha büyük hukuki belge yoktur.
yıllardır başımıza alikıran başkesen savcı hakim avukat hukukçu özgürlükçü kesildiniz ama hukuki bir belge'nin ne olup olmadığını hala bilmiyorsunuz..
bir daha öğrenin, bu bir gizli tanık, bir pkk itirafçısı değil karşınızdaki.. öğrenin, istihbarat daire başkanının kendisi belge'dir..
öğrenin en değerli hukuki kanıt listesinin başında devletin emniyet müdürleri'nin şahitliği gelir