türk oyun ve öykü yazarı. yurtdışında da birçok oyunu sahnelenmiştir. devekuşu kabare tiyatrosu kurucularındandır (sözkonusu türün ülkemizdeki ilk örneklerini veren yazardır hem).
"çok iyi koşullarda yetişmiştim. benim gibi iyi yetişmiş insanlar bu ülkede çok iyi meslekler elde edebilirlerdi. bana da çeşitli dönemlerde bu meslekler -bakanlık dahil- teklif edilmiştir. paranın getireceği mutluluğu tepmemin nedeni, kendi mesleğimin bütün mesleklerden daha büyük bir nimet olduğunun bilincinde oluşumdadır. daha başka bir deyişle dünya sahnesinde aktör olmaktan çok seyirci olmayı yeğledim ve böyle bir seyirciliğin insana daha büyük bir üstünlük sağladığı kuruntusundayım."
iki kalas bir heves sözünü de bu büyük insan atmıştır ilk kez ortaya.
yurt içinde ve yurt dışında aldığı pek çok ödül vardır.
ayrıca kendi adına da öykü ödülleri verilir. (bkz: haldun taner öykü ödülü)
babası 42 yaşında hayatını kaybettiğinde beş yaşında bir çocukmuş. bu nedenle dedesinin matbaasında kağıt kokusu ve baskı makinelerinin çıkardığı homurtularla büyümüştür. büyürken birçok yazarla ve kitapla bu matbaada tanışma fırsatı yakalamış.. bu matbaaya, "bir çeşit akademiydi." demesinin nedeni de budur.
eğitim bursuyla gittiği almanya'da zatürreye yakalandığı için eğitimini (siyasal bilimler) yarıda bırakıp istanbul'a dönmüş. iyileşme sürecinde önce okumuş sonra da yazmaya karar vermiş.
her gün yirmi sayfa yazma kuralını getirdiği daktilosunun başından bu sayfa sayısı dolmadan asla kalkmazmış. yazmayı o kadar severmiş ki bir gün bakkaldan alınacakları bile daktilosuyla yazdığını arkadaşlarına anlattığında hepsi sağlam bir kahkaha patlatmış. bu sevdası nedeniyle yirmi üç daktilo eskitmiş.
edebiyat dışında en çok ilgilendiği şey; futbolmuş. futbola yeni taktikler, vuruş teknikleri ve yorumlar getirmiştir. öyle ki, yalıda sabah kitabındaki öykülerinden birinde "nizamettin bolayır" adlı karaktere üç çeşit penaltı attırmış, bunlardan birine "falsolu vuruş" demiş ve bu vuruşun nasıl yapılacağını anlattıktan sonra temeli aldatmaya dayanan bu vuruşun "kalleşçe" olup olmadığını sormuş. bu soru, radyolarda "falsolu vuruş mubah mı?" tartışmalarının yapılmasına bile neden olmuş. *
ve tabii ki keşanlı ali destanı...
bebek'te doğmuş, almanya'da eğitim görmüş, moda'da oturmuş ve devrin en nezih mekanlarına gidip gelen haldun taner'in, bir gecekondu mahallesini ve orada yaşayanları nasıl bu kadar ayrıntılı ve gerçekçi yazdığını kimse anlayamadı. bazı dedikodulara göre altındağ'da bir gecekondu kiralamış ve kılık değiştirerek bir süre orada yaşamıştır. bu dedikodulara yanıt vermeyen haldun taner'in içten içe güldüğüne eminim.
istanbul'da doğdu (1915). Mütareke yıllarında Kurtuluş Savaşı başlamadan önce yazıları, dersleri ve nutuklarıyla, Türkiye'nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü hukuki gerekçeleriyle savunan ilk kişi olan Prof. Ahmed Selahattin'in oğludur. Galatasaray'da, Heidelberg Üniversitesi'nde ve istanbul Üniversitesi'nde okudu. 1950'den sonra istanbul Edebiyat Fakültesi'nde, Gazetecilik Enstitüsü'nde, LCC Tiyatro Okulu'nda binlerce öğrenci yetiştirdi. 7 Mayıs 1986'da istanbul'da öldü.
ESERLERi:
Tiyatro: Ayışığında Şamata, Eşeğin Gölgesi, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Günün adamı-Dışardakiler, Haldun Taner Kabare, Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Vatan Kurtaran Şaban, Ve Değirmen Dönerdi-Lütfen Dokunmayın.
Deneme: Berlin Mektupları, Çok Güzelsin Gitme dur, Hak dostum Diye başlayalım Söze, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil, Koyma Akıl Oyma Akıl,Önce insan.
Hikaye:Kızıl Saçlı Amazon, Onikiye Bir Var,Şişhane'ye Kar Yağıyordu,Yalıda Sabah.
kadköy iskelesinde adı verilmiş olan haldun taner tiyatrosu vardır. kadıköy boğa dan sonraki buluşma noktasıdır. elinde çiçekle bekleyen onlarca delikanlı görebilceğiniz, kadıköydeki çiçek satan çingenelerin bol bulundugu yerdir.