bireysel ise haklılık kişisel insiyatife kalabilir,
kurumsal, toplumsal ise susulamaz.
hak korunmalıdır usulünce savunulmalıdır doğru yoldan ayrılmadan.
haksız taraf illaki bir gün haksızlığını anladığında, haklılığı ve kişiliği 5 kat arttıran durumdur.
nerede susulacağının iyi düşünülmesi gerek. enayilik ile ince bir çizgisi vardır.
yorucu yaşanmışlık esintisidir. tecrübeyle öğrenilenlerin yıpratmışlığı kişiyi, "ben kendimi biliyorum, bir de ona mı anlatacağım kendimi" vurdumduymazlığına ulaştırdığında verilen tepkidir. tepki vermemek, karşısındakini söyleyecekleri kadar kıymetli bulmamaktır belki de. en uç noktası ise, söyleyeceklerini, karşısındakinin anlayabileceklerinden daha üstün bulmaktır.
insana en cok koyan durumlardan biridir. agzini acip da iki soz soylemek istersin ama susup kabullenmeyi secersin. cunku anlatsan ne seni anlayacak bir taraf vardir ne de hakliliginin bir hukmu.
haklı olduğu halde susan insan korkaktır. tepki verdiği zaman başıma bişey gelir endişesi taşır. bir insan eğer haklı ise susmaz,susamaz. sustuğu anda kendine yöneltilen her türlü iddiayı,iftirayı kabul etmiş sayılır. hukukta bile yeri vardır bunun "sükut eden ikrar eder"
Sözünün geçmediği bir yerde susmaksa ve sonunda haklı olmaksa efendiliktir, amenna. Ama yok gururuna yediremediğinden, götünün de yememesinden kaynaklanıyorsa eğer korkaklıktır, kimilerine göre de savunma mekanizmasıdır.
Konuşmak bir şeyleri değiştirmeyecekse, konuşarak kendini ifade edemeyeceksen, konuştukça anlaşılmayacak aksine daha da çok karmaşıklaşacaksan en iyisini yapıp sükut etmektir.