Yorgun günlerin ardından aslında hep aynı yerde olduğunu anlarken,
Dahası sessiz ve derinden geçen ince birkaç kelime söylerken ,
Kendini kaybedersin..
Öyle bir kayıp olur ki bu ,özlemleriyle sevmek adlı bir masalın içinde yürüyen küçük bir çocuk gibi hissedersin..
Önemsenen bir kelimenin yada kelimeyi söylettirenin üzerimizdeki olumsuz etkisidir..
insanı derin düşüncelere iten tuhaf histir. Geçmek bilmez bazen onunla savaşırsınız ama ne hikmetse herzaman güçlü taraf hüzündür. Bir süre sonra size tatlı gelmeye başlayan duygudur fakat bu aslında oldukça tehlikelidir. Hüzünleriniz size keyif vermeye başladığında acılarınızla beslenmeye başlamısınız demektir. Sonunda kafayı yersiniz bu noktaya gelmek istemiyorsanız hüzünlere hayatınızda yer vermeyin yada illa vazgeçemem ben bu duygudan diyorsanız dozunda tutun. Fazlası ölümcüldür.
bakmak ama görmemektir. hem de uzun uzun. uzun düzlükler arar gözleriniz. içinizde sebepsizce artan bir boşluk hissine kafa tutabilecek bir boşluk ararsınız. kimi zaman bir tepeye, kimi zaman bir deniz kenarına, bazen de otobana atarsınız kendinizi. bütün sesleri duyarsınız ama anlayamazsınız. herkes gereksizdir, her yer aynıdır. çünkü hüzün kafanızın içindedir ve ondan kurtulmak için gidip saklanabileceğiniz tek bir kara parçası, tek bir bulut izi bile yoktur. kendinizi kandırmaya çalışmayın daha fena olur. bırakın içinizi içinizde ezen şeyleri. derin nefeslere gerek yok. çay demleyin, doldurun ince belliye ama içmeyin. bırakın o soğusun. o soğusun siz soğuyun.
insanın en kötü ve en düşündürücü huyudur. Hayata hüzünlenir, Her şeye hüzünlenir, Bırakıp gidilenlere, Bırakıp gidenlere. Ve hayat bazı adları defterinden silmeni gerektirir. Hüzün olmadan hayatta olmaz. Hüzün hayatın bir tadıdır. Mutluluk bile hüzünden geçer bu kısa süreçli hayatta. Mutluluk kısa sürse de hüzün de bazen kısa sürmektedir. Hayata dolu dolu bakmak lazımdır.
naif bir duygudur hüzün. acılar, üzüntüler, çileler gibi dramatik değildir mesela. ihtişamlı bir gürültüsü de yoktur. sessiz ve mağrurdur.
vücudun ruha teslimiyeti, ruhla bütünleşmesidir hüzün. her beden ruh taşır. lakin çoğu bedenler ruhundan bihaber, ruhuna yabancıdır. ruhla tanısikligi sağlar hüzün.
insanin özünü bulma yoluna açılan bir kapıdir hüzün. bu kapı hüzünle açılır. bu yolda hüzünle yürünür. çünkü özünü bulmak izdirap çekmekle olur.
insanı olgunlaştıran bir duygudur hüzün. nice güzellikleri fark etmeni,nice zorlukların üstesinden gelmeni sağlar. gücüne güç katan bir iksirdir adeta.
bir kalbe hüzün yerleşmişse o kalp yaşıyor demektir. öyle ya, yaşamayanlar hissedemezler ki...
en çok gülümseyenlere yakışır hüzün. içindeki fırtınalara rağmen, yüzünde bahar esintisi taşıyanların halini bir tek kendileri bilir
hüznümü seviyorum.
hüznümün bana kattıklarını seviyorum.
hüznümü bana bahşedeni ise her şeyden daha çok seviyorum!
~Kim demisti hatirlamiyorum, ask varligin degil, yoklugun acisidir diye. Belki de bu yüzden ilk gençligimde, o yogun âsik oldugum yillarda, gözüme uyku girmez, dudagimda bir islikla bütün gece sehri, o karanlik, o hüzünlü sokaklari dolasir, insanlari uykularindan uyandirmak isterdim. Uyanip, içimde derin bir siziyla uyanan o derin sancinin acisina ortak olsunlar diye…
Ask çok eski bir seydir sevgili. Onun içinden o çileli çocuklugumuz geçer. Sevdigimiz insanlarin çocukluklari da… Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasiz yatililar geçer. Ve sonra ask bütün bunlari alir, daha da eskilere gider, hep o ilkel aciya, o yaban agriya…~
Nadiren kesişiyoruz. Bir gün açılacak bana biliyorum. Ama cesaret edemiyor. Yıllardır platonik bana. Hepte öyle kalacak. Hüznü hep küçümsedim ve devam da edecek.